Öfke!

David Fincher'in sarsıcı filmi Se7en'da, kahramanlarımızdan Somerset'i canlandıran Morgan Freeman, Ernest Hemingway'in bir sözünü hatırlatır; 'Dünya güzel bir yerdir ve yaşamaya değerdir!' Gerçi siyahî dedektif cümlenin ilk kısmına pek katılmamaktadır ama 'yaşamak' konusunda yazara hak vermektedir.

Yeryüzünde yaşanan tüm canilikleri, alçaklıkları, hainlikleri filan düşündüğünüzde aklınıza 'neden?' sorusu takılıp duruyor hep; neden?

Sanırım küre-i arzda hiçbir yerde olmadığı kadar çizgilerin birbirine karıştığı bir ülkede yaşıyoruz. Neredeyse tüm renkler kirletilmiş ve birbirine karıştırılmış. Tabiri mazur görün, at izi ile it izinin bu kadar içli dışlı olduğu başka memleket var mıdır bilmem?

Teröristi ile cuntacısının aynı çizgide birleştiği, belki ortak eylem kararı alıp uyguladığı bir ülkede yaşamak insanı hem üzüyor hem öfkelendiriyor.

Öfke...

Sanırım bu ülkenin kanlı bir cadı kazanına dönmesini isteyenlerin en çok hasretini çektikleri ve görmeyi arzuladıkları his.

Kendi zihniyetindeki yayın organlarını bombalatırken de, kendilerine paralel olarak düşünen insanları kurşunlatırken de benzer bir duyguyu hedefliyordu birileri. Tıpkı ne zaman ülke biraz emeklemeye, doğrulur gibi olmaya, terör korkusu ve kokusu biter gibi olduğu an başka bir kanlı provokasyonla ülkeyi tekrar duyguların kilitlendiği sıkılı yumruklar diyarına çeviren terör örgütünün hedeflediği gibi.

Aynı safta birleşmeleri doğal belki, bilemiyorum.

Cuntacının istediği ile teröristin istediğinin aynı şey olduğu çoğu kez konuşulmuş, ispat edilmiş şeyler. Birinin attığı merminin diğerinin hesabına yazılması sanırım bu nedenle çok doğal. Birinin aldığı can, diğerinin ömrünü uzatıyor çünkü.

Yine Se7en filmine dönersek, John Doe karakterini canlandıran Kevin Spacey, kahramanımız Mills'e (ki Brad Pitt oynuyordu) 'Öcünü al' diyordu, 'öfkeni göster!'

Sapık bir seri katilin ortada olan kendi hayatı olsa bile istediğini elde etmesini sağlayacaktı Mills'in tetiği çekmesi.

Bakmayın siz Başbakan'ın meseleyi 'bir belagat sanatı' olarak algılamasına, alakası yoktur. Öfke, anlık idrak kilitlenmesidir. Ve başta öfkelenen kişi olmak üzere kimseye hayrı yoktur.

Olmamıştır çünkü.

Elbette derin hesaplar, büyük entrikalar, şeytanın bile aklına gelmeyen Ali Cengizler var. Ne var ki, siz zannediyor musunuz ki, Tokat'ta 7 tane fidanımızın şehit düşmesi bu ülkedeki Kürt halkının işini kolaylaştıracak, sıkıntılarını ortadan kaldıracak?

Bırakınız Kürt halkını, DTP'ye ne gibi bir yararı olacak, söyler misiniz? Ve hatta PKK'ya. Bu eylem sonrasında hapishane yetkilileri, 'Madem öyle Apo'nun hücresini 15 santim daha genişletelim' mi diyecekler?

Öyle mi sanıyorsunuz?

Tam tersinin olacağını biliyorlar ama esas istedikleri öfke belirtileri. İlk başta bu millet öfkelensin istiyorlar, sonra medya, siyasîler. Herkes öfkelensin ki; akıllar tutulsun, çözümler unutulsun. Demokrasi, özgürlükler, etnik haklar konusunda alınan mesafeler tekrar sıfırlansın ve ülke en az yirmi yıl geriye gitsin.

Bunu yaptıkları takdirde kendilerini başarılı olarak göreceklerinden emin olun.

Oluyorlar da... Herkesin kendi mülahazasına göre öfkeye kapıldığını görmek mümkün. Ateşin düştüğü yerde öfke dolu yumruklar sıkılıyor, bilmem ne kadar vergi borcundan dolayı iktidara zaten öfkeli olan medya manşetten çakıyor öfkeli puntoları. Siyasîlerin zaten muhalefetten anladıkları şey tam da bu.

Geriye İmralı'dan, DTP'nin içindeki gagaları kanlı şahinlere, cuntacılardan Ergenekon'un karanlık kurgucularına kadar birçok kesim avuçlarını ovuşturarak, kıs kıs gülüyor.

Ve biz, sıradan vatandaşlar şehitlerimizi yüreğimiz kan ağlayarak uğurlarken öfkemizi bastırmaya çalışarak "ya sabır" çekip duruyoruz.

Nereye kadar? İnanın kimse bilemiyor bu sorunun cevabını. Ama bu zihniyetten öç almak, sanırım daha fazla özgürlük ve demokrasinin gelmesi için çabalamaktan başka bir şey değil.

ZAMAN