Ödenecek bedel var, ödenmeyecek bedel var

Nihal Bengisu Karaca AK Parti tabanının yaşanan meşum gelişmeler karşısındaki çaresiz konumuna dikkat çekiyor.

HAKSÖZ HABER

AK Parti özellikle 15 Temmuz’dan bu yana yaşanan gelişmelerle kabuk değiştiriyor. Bu değişim ne yazık ki müspet çağrışımlara sahip değil. Medya ilişkiler ağının utanç verici durumu, mafyayla anılan siyasiler vb. örnekler düşünüldüğünde ortaya karamsar bir tablo çıkıyor.

Bunun yanında ise özellikle dış politikada AK Parti’nin kendi çizgisini takip etmeye çalıştığı görülüyor. Eksiklikler yine olabilir ancak genel eğilimin olumlu olduğu pekala görülebilir. Libya, Suriye, Mısır, Azerbaycan ve Filistin’de ortaya konan siyaset ümmet adına önemli kazanımlara işaret ediyor.

İşte bu ikircikli durum AK Parti’nin özellikle dindar-İslamcı seçmenini bir kriz ile karşı karşıya bırakıyor. Kazanımlar ve kayıplar dengesinde nasıl bir tutum takınması gerektiği noktasında içine düştüğü şüphe bu kesimleri zorluyor. Ahlak ve adalet merkeze alındığı zaman holigan tutumların ötesinde bir tavır ortaya konulması gerektiği de anlaşılacaktır. Ancak bu o kadar kolay bir şey olmasa gerek…

AK Parti’yi bir köşeye atıp düşmanlaştıran veya olduğu gibi sahiplenip söylemin merkezine yerleştiren tavır alışların aslında birbirinin muadili olma özelliğine sahip. Takım tutar gibi düşünce geliştirmek problemli bir durum ortaya çıkartıyor.  Dediğimiz gibi adaleti merkeze alarak AK Parti’nin veya bir başka siyasi oluşumun yapıp ettikleri değerlendirme konusu yapılmalı.


Nihal Bengisu Karaca da AK Parti seçmenin az evvel zikredilen ikircikli tablo karşısındaki durumuna dikkat çekiyor. Yazının ilgili kısmını iktibas ediyoruz:

Türkiye’nin var olması, etkin ve güçlü olması için yapılmış işlerdeki hata ve sorunlardan dolayı bedel ödenir.

Filistin’in yanında olmak için gösterilen her çaba için bedel ödenir.

Zalim Esad’a karşı yıllarca zindanlarda çürütülmüş muhaliflerin sesi olmaktan dolayı bedel ödenir.

Rabia meydanında infaz edilenleri protesto etmek için kefen giyip mitinge koşanlar eminim ki, yarın bunları ‘suç’ olarak takdim edecek kişiler kurumlar olursa, onların karşısına alınları ak duruşları dik biçimde çıkıp "Evet yaptım noolmuş?" der.

Ama bir maaşla dört çocuk okutan namazlı abdestli AK Parti tabanı neden üç beş kokocu daha çok mala çöksün diye işlenmiş suçların bedelini ya da söz konusu iddiaların örtbas edilmesinden doğacak soru işaretlerinin yükünü üstlensin?

Neden böyle bir hikayeye ortak olunsun?

Bu sorunun hiçbir makul mantıklı akla vicdana uygun cevabı yok.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!