Filmin başında, Oda TV muhabiri İklim Bayraktar, "Baykal beni taciz etti" diyordu.
Deniz Baykal, iddiayı yalanlamış, asıl taciz edilenin kendisi olduğunu işaretlemişti; "Çifte komplo var" çıkışıyla da ikinci operasyonu "çözdüğünü" göstermişti.
Şimdi, dikkat buyurunuz...
Savcı, Baykal'ın "mağdur" olarak ifadesini alacak.
***
Bir başka fotoğraf...
"İklim" değişikliği sonrasında, Oda TV cenahında "panik" havası seziliyor.
İklim Bayraktar, resmi muhabirleri değilmiş; kartı bile yokmuş, "Oda TV'nin adını kullanıp her kapıdan içeri süzülmüş" falan gibi...
"Geçiyormuş, öylesine uğramış" türünden, "alakasız biri" gibi resmetmeye çabalıyorlar, Bayraktar'ı...
***
İklim Bayraktar...
Oda TV ile o kadar "alakasız" birisi ki...
Kemal Kılıçdaroğlu'na Soner Yalçın'la ilgili "doyurucu bir açıklama" yapması için...
"Yoldan geçen" Bayraktar'ı tutup, CHP liderine gönderiyorlar!
Kemal Bey de, ilk Oda TV operasyonuna sert tepki gösterip...
"Soner Yalçın, soyadı gibi yalçın bir adamdır. Baskınla onu durduramazsınız" diye babalar gibi savunuyor, Yalçın'ı...
***
Haliyle, bu "uzak gösterme" numarası fena halde dökülüyor.
Şu "tesadüf"e bakar mısınız, Hürriyet de, İklim Bayraktar'ı "Cem Uzan'a yakın isimler arasında" gösteren bir "uzaklaştırma" manşeti çekiverdi...
"Optik Çarpıtma"yı afiyetle "yiyelim" diye!
***
Deniz Baykal, "İklim" değişikliği patladığında ne demişti:
"Bu kişiyi Soner Yalçın'ın gönderdiği, böyle bir komplo ve şantaj projesinin hayata geçirildiği kesindir. Bu projenin arkasında kimler var? Kim yüreklendirdi, Soner Yalçın ve ekibini? Savcılığın bunun üzerine gitmesi gerekir..."
***
Soner Yalçın, Hürriyet yazarlığına devam ediyor. Hürriyet, Oda TV operasyonlarına bozuk çalıyor.
Oda TV...
Hürriyet malikanesindeki "gizli" odalardan birisi midir?
Soner Yalçın'ı Hürriyet yazarı yapan "nehir kenarı" adamı, her bir yeni "dalga" sonrasında nedense biraz daha fazla kaygılanıyor.
***
Mayıs'taki skandal patladığında, Baykal'ın istifasını ilk gündeme getiren Oda TV idi.
Soner Yalçın...
"CHP için iktidarın yolu, içindeki safraları atarak safını netleştirmekten geçiyor" diye yazdıktan bir gün sonra istifasını açıklamıştı, Deniz Baykal...
Baykal'ın istifasını "ısrarla" talep edenler de, "Gandi Kemal parıldıyor" diye "destansı" satırlar döktürenler de Hürriyet yazarlarıydı.
***
Bir de "CHP-BDP İttifakı" fotoğrafı var...
Deniz Baykal, geçen kasım ayında, söz konusu ittifak, "gündem fırını"na verildiğinde anında "itiraz" etmişti:
"İktidar olmak için kestirme yollar aramaya kalkarsanız, sihirli değnek dokunuşuyla birden bire iktidara gelme hevesleri, hesapları sizi çok ciddi yanlışlara sürükleyebilir...
Bizim geçmişte yaşadıklarımız, ilkelerimiz vardır. O nedenle hiç kimse bizi 'şöyle yap böyle yap, sizi iktidara getiririz' diye aldatamaz!"
***
Yine bir "tesadüf" eseri...
"CHP-BDP İttifakı"nı destekleyen yazılar, başından beri Doğan Grubu gazetelerinde çıktı.
Örneğin, CHP eski yöneticilerinden ve Aydın Doğan'a da çok yakın bir isim "BDP ile ittifak, CHP'yi iktidar yapar!" diye Radikal'de yazdı...
Aynı gazetedeki, bir başka CHP ile özdeşleşmiş yazar da BDP ile "ittifak" kartını açmıştı, tesadüfen...
"CHP-BDP ittifakı bir turnusol kağıdıdır" diyen Hürriyet yazarı ise...
Bir vatandaşın "Gandi Kemal" benzetmesine tanıklık ettiğini, ardından bunu sütununa taşıdığını, dolayısıyla "Gandi" patentinin kendisine ait olduğunu "gururla" anlatıyordu, geçen Mayıs'ta...
Baykal istifa ettiğinde, Kemal Bey önce "Aday değilim" demişti, hatırlarsanız...
"İsim babası" o yazar da, anında gazetesinin internet sitesinde yaptırdığı anketin sonuçlarını yayınlamış ve Kemal Bey'i açık ara birinci ilan etmişti!
Sonrası malum...
***
"Partiler aday listelerini YSK'ya vermeden önce, seçim döneminin henüz başında iken...
CHP, BDP ile işbirliği yapıp yapmamaya bir an önce karar vermelidir" diye...
Doğan Grubu'nun yazarlarından "ısrarlı" yol göstermeler bugünlerde de devam ediyor...
"Tesadüfen" neler oluyor, görüyorsunuz...
YENİ ŞAFAK