PKK lideri Abdullah Öcalan uzun bir aradan sonra (78 gün) ailesiyle görüşme imkânı buldu. Kardeşi Mehmet Öcalan ile 45 dakika görüşen Öcalan, “dışarıya”, Kürt hareketine önemli mesajlar verdi. Mehmet Öcalan, görüşmenin ayrıntılarını Fırat Haber Ajansı’na anlattı. Ama abi-kardeş arasındaki görüşmenin basına yansımayan önemli bölümleri vardı. Bana ulaşan bilgiye göre PKK lideri, dört başlık halinde kardeşine Kandil’e uyarı ve eleştiriyi de içeren görüşlerini dile getirdi.
Bunlardan birincisi PKK’ya ‘sivil’ uyarısı. Öcalan, Kandil’i sivil ölümleri için eleştirdi. Hatırlatmak gerekirse 21 eylülde Siirt’te altı genç kadın, 26 eylülde Batman’da bir anne ile kızı, 27 eylülde Yüksekova’da öğretmen eşini ziyarete gelen bir kimya teknisyeni PKK saldırılarında hayatını kaybetmişti. Ankara’da dört sivilin öldüğü bombalı saldırıyı da buna ekleyebiliriz. Kısacası PKK’nın 14 temmuzdan itibaren hız verdiği saldırılarda sivillerin hedef olması Öcalan tarafından da eleştirildi.
Öcalan’ın ikinci önemli mesajı BDP’yle ilgili. BDP’nin Meclis’e dönmesiyle ilgili süreçte Kürt hareketi içinde birtakım farklı görüşler ortaya çıkmıştı. Ki BDP’nin Meclis’e dönmesinin ardından başlayan KCK operasyonları, Kürt siyasetçiler üzerinde, yeniden “Sine-i millete dönün” baskısını gündeme getirdi. Bu görüş, PKK’ya yakın internet sitesinde “Kürtler sistemden tümden çekilsin” şeklinde ifade edildi. Ancak İmralı, dönüş konusunda BDP’yi destekledi. Öcalan, BDP’nin Meclis’e dönüş kararını olumlu ve doğru bulduğunu söyledi.
Öcalan’ın diğer önemli sayılabilecek açıklaması ise, kendi pozisyonu ile ilgili. Silvan’dan sonra Öcalan hem devleti hem de Kandil’i “Beni taşeron olarak kullanıyorlar” diyerek eleştirmiş ve aradan çekildiğini duyurmuştu. Tekrar dönmek için de koşullarının düzeltilmesini istemişti; bu şartlar sağlık, özgürlük ve güvenlik alanlarını kapsıyordu. Öcalan, kardeşi Mehmet Öcalan’a “Hâlâ aynı pozisyonu koruduğunu” açıkladı.
Uzun süredir avukatları ve ailesiyle görüşemeyen Öcalan, bunun sebebini ise kardeşine “devletin daha fazla taviz koparmak istemesi” şeklinde açıkladı. Öcalan’a göre hükümet, “taviz koparmak” peşinde ve bu yüzden de üzerindeki tecridi ağırlaştırdı.
Kamuoyunun merak ettiği diğer bir konu ise İmralı’da devlet heyetiyle Öcalan arasında görüşmelerin sürüp sürmediği. Kulislerde 14 temmuzdan sonra devletin Öcalan ile görüşmeleri kesmediği yönündeydi. Ancak Öcalan, bunu doğrulamadı. Kardeş Mehmet Öcalan, bu konuda Öcalan’ın sözlerini Fırat Haber Ajansı’na şöyle aktardı: “Bizimle olan görüşmeler uzun zamandır kesilmiş durumda. Tabii bu da süreçle bağlantılı. Daha önce yaptığımız görüşmelerde süreci bir yere kadar getirmiştik. Ancak şu an itibariyle tıkanmış durumda. Görüşmelerin yeniden başlayıp başlamayacağı konusunda bir bilgim yok. Ancak başlaması durumunda ben yine kanın ve ölümlerin durması için elimden geleni yapacağım.”
İmralı üzerindeki tecridi insani ve siyasi açıdan doğru bulmadığımı vurgulamak istiyorum. Ancak 78 gün sonra olsa da Öcalan’ın ailesiyle görüşmesi önemli. Öcalan’ın “Daha önce görüşmelerde süreci bir yere kadar getirmiştik” sözüyle ifade ettiği, yarım kalan müzakerelerin, bu görüşmeden sonra tekrardan başlaması ümidini taşıyorum.
Hükümete yönelik eleştirileri de içeren görüşleriyle Öcalan’ın hem Kürt hareketine hem de devlete ‘dengeli’ sayılabilecek mesajlar verdiğini söylemek mümkün. Bu da siyasetin yükselen tansiyonunu düşürebilir, İmralı/ PKK/ BDP ile devlet arasında kesilen görüşmelerin yeniden başlamasına vesile olabilir.
Görüşmelerin hangi koşullarda ve nasıl başlayacağına dair de kamuoyunda değişik görüşler bulunuyor. Müzakerelere başlamadan şiddeti durdurmak ve silahları devre dışı kalmasını sağlamak bana pek mümkün görünmüyor. Yani masaya oturmadan bu koşullarda PKK’yı şiddeti durdurmaya ikna etmek zor. Mevcut durumda taraflar arasında diyalogun tümden kesildiğini iddia etmek pek mantıklı gelmiyor. Taraflar arasındaki temasların dolaylı da olsa sürdüğünü düşünüyorum. İnternete sızan MİT-PKK görüşmeleri de, çatışmaların tırmandığı, gerilimin arttığı dönemlerde bile tarafların yan yana gelebildiğini gösteriyor.
Aynı sağduyuyu yine gösterme zamanı. Halkın taraflardan ortak beklentisi şu: Barış masasına oturun ve şu silahları susturun!
KURTULUŞ TAYİZ / TARAF