ABD Başkanı Barack Obama lütfetmiş, İsrail'in Haziran 1967'de işgal ettiği Filistin topraklarından geri çekilmesi gerektiğini söylemiş...
Bu zaten uluslararası hukukun gereği.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına göre, Doğu Kudüs'ün de dahil olduğu Batı Şeria toprakları İsrail'e ait değil; İsrail bu toprakların bir karışını bile ilhak edemeyeceği gibi, bu topraklarda bir tek konut bile inşa edemez ve bu topraklara bir tek vatandaşını bile yerleştiremez.
Doğu Kudüs'te ve Batı Şeria'nın başka bölgelerinde 44 yıldır Yahudi yerleşim birimleri kuran ve 1980'den beri "Doğu Kudüs İsrail toprağıdır, doğusuyla-batısıyla Kudüs bizim ebedi başkentimizdir" diyen Siyonist işgal rejimine herhangi bir yaptırım uyguladı mı ABD?
Uygulamadı.
Bundan sonra uygular mı?
Batı Şeria'da Yahudi yerleşim birimleri kurmaya devam eden İsrail'in BM Güvenlik Konseyi'nde kınanmasına bile müsaade etmediğine göre, herhalde uygulamaz.
Öyleyse, Obama'nın 1967 muhabbeti bomboş bir muhabbet.
İsrail bu işe tamam demeyecekse -ki dememeye yeminli görünüyor- ve ABD de onu tamam demeye zorlamayacaksa -ki zorlamamaya yeminli görünüyor- hiçbir kıymeti yok.
ABD ordusu Afganistan ve Pakistan'da su gibi kan akıtmaya devam ederken Obama'nın 'Ortadoğu halklarına hak, hukuk, adalet!' gibi laflar etmesinin de hiçbir kıymeti yok.
Amerikalılar, işgal ettikleri Irak'ta hangi hakkı-hukuku gözettiler?
Gazze'yi ve Lübnan'ı bombalayan İsrail'i desteklerken hangi evrensel adalet kriterlerine göre hareket ettiler?
1948 ve öncesinde Siyonist teröristler tarafından yurtlarından kovulan, 60 küsur yıldır mücavir ülkelerdeki derme-çatma mülteci kamplarında yurtlarına dönecekleri günü bekleyerek çilde dolduran, çocukları ve torunları ile beraber bugün sayıları 5-6 milyonu bulan Filistinli sürgünlerin acılarına kayıtsız kalırken hangi uluslararası standarda dayanıyorlar?
Bu kafayla devam etsinler bakalım!
Hiç hesaplarında yokken İntifada depremi ile çalkalandılar, Filistin ve Lübnan İslami direniş hareketleri ile sarsıldılar... Arap ülkelerindeki devrim rüzgârları da emperyalistlere / Siyonistlere şok edici yeni sürprizler getirecektir inşaallah.
Türkçe'de büyük felaket anlamına gelen "Nakba"nın yani İsrail'in kuruluşunun 63. yıldönümünde birçok Filistinli mülteci Suriye ve Lübnan'dan işgal altındaki Filistin topraklarına geçti; Siyonist işgal ordusunun açtığı ateşe aldırmadan, vurula vurula, şehadet şerbetini içe içe...
Suriye'deki devrim hareketinin ve bu hareketi bastırma çabalarının bazı 'komplikasyonları', henüz inşa aşamasında olan Yeni Mısır'ın hazırlıksızlığı, ayrıca Ürdün Haşimi Krallığı'nın malum angajmanları ile ilgili bazı sebepler yüzünden, Lübnan Hizbullahı'nın öncülük ettiği bu sembolik 'Vatana Dönüş' kampanyası maalesef zayıf kaldı; fakat söz konusu sorunlar aşıldıkça bu gibi eylemlerin büyüyerek tekrarlanacağı ve sadece sivil toplum örgütlerinin değil İsrail'i çevreleyen Arap devletlerinin de İsrail'e fiili baskı uygulamaya başlayacakları -Beşşar Esed'in kuzeni ve sırdaşı Rami Mahluf'un sözünü ettiği "istikrar"ın İsrail için mazi olacağı- muhakkak.
Hülasa:
ABD Başkanı şöyle demiş, böyle demiş, bize vız gelip tırs gitmeli.
Biz kendimize bakmalıyız; kendimizi muhkem bir şekilde inşa etmeye...
Bunu başardığımızda, birbirimize karşı husumetlerimizi veya birbirimizle rekabetlerimizi emperyalistlerin ekmeğine yağ sürdürecek boyutlara vardırmadan sona erdirdiğimizde, İran Ekseni / Suudi Arabistan ekseni 'diyalektiğine' filan kapılmadan safları sıklaştırdığımızda, her şeyden evvel ülkelerimizde devlet-halk kaynaşmalarını gerçekleştirdiğimizde, ABD'nin kendisi de vız gelip tırıs gidecektir.
YENİ ŞAFAK