Obama'nın IŞİD Harekâtının Kördüğümü: Suriye

ABD yönetimi Suriye'deki isyancı gruplar arasında henüz güvenilir bir müttefik bulabilmiş değil.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Barack Obama'nın Irak Şam İslam Devleti'ni (IŞİD) "zayıflatıp yok etme" stratejisi, tamamen Amerikan hava gücü tarafından yapılamayacak işlerin bölgedeki müttefik güçler eliyle kotarılmasına dayanıyor. Söz konusu formül, son haftalarda Irak'ta bir miktar ilerleme göstermişse de, Suriye'de buna hazır ortaklardan yoksun.

Muhalefet yanlısı insan hakları izleme örgütlerine göre, şu anda Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 35'ini elinde tutan IŞİD, hem Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed liderliğindeki rejime, hem de Suriyeli isyancı güçlere karşı savaşıyor. Bu noktada ABD'li askeri planlamacıların karşı karşıya olduğu soru şu: IŞİD hedefleri bombalandıktan sonra harekete geçerek örgütün çekildiği bölgeleri temizleyip elinde tutacak güçler hangileri olacak? Ortada böyle bir ortak olmadığı takdirde, ABD, İsrail'in Gazze konusundaki yaklaşımını tekrar etmekten öteye gitmemiş olacaktır. İsrailli yetkililerin alaycı bir dille "çimleri biçmek" olarak adlandırdığı bu yaklaşım, düşmanı bertaraf etmek şöyle dursun, ona siyasi avantaj bile sağlayabilir.

Obama, Suriye topraklarının neredeyse yarısını kendisine bağlı güçlerce kontrol altında tutan (ki ülke nüfusunun yarısının çok daha fazlası hükümet kontrolündeki bölgelerde yaşamakta) Esed ile işbirliğini reddetti. Bunun yerine, Suriye "muhalefeti" ile çalışacağını dünya kamuoyuna açıkladı, ancak isim vermedi.

Güvenilir ortak sorunu

Suriye muhalefeti, herkesin malumu olduğu üzere halen kendi içinde bölünmüş ve güvenilmez durumda. Obama, ortaklık kurulacak milis kuvveti veya örgüte dair bir isim zikretmedi, çünkü üç buçuk yıldır ülkedeki isyancı grupları incelemelerine rağmen, ABD henüz güvenilir bir müttefik bulabilmiş değil.

Amerikan istihbaratının tahminlerine göre, Suriyeli isyancılar birbirinden son derece farklı siyasi eğilimlere sahip 1.500'den fazla gruptan oluşuyor. Suriye topraklarının yaklaşık yüzde 20'si bu kesimin elinde. İsyancı güçlerin ılımlı olarak konumlandırılan kesimi ise ülke topraklarının yüzde 5'inden azına sahip. Söz konusu grupları tek bir askeri ve siyasi komuta altında birleştirmeden silahlandırıp finanse etmek, Suriye'yi bir başkaldırı kaosuna mahkûm eder.

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) başkanının verdiği bilgiye göre, ABD, Suriye'nin kuzeyinde 12-14 milis gücüne, güneyde ise 60'ın üzerinde gruba silah ve para yardımı yapıyor. Bahsi geçen milis kuvvetleri şu ana dek muharebe meydanında kayda değer bir başarı elde edemedikleri gibi, ulusal çapta bir etkiye de sahip değiller. Çoğu tek bir karizmatik komutana ya da tek bir bölgeye dayalı ve ortaya koydukları net bir ideolojileri yok. Ayrıca hepsi, dış kaynaklı finansmana mecbur.

Suriyeli isyancı grupların büyük çoğunluğu, ABD tarafından fazlasıyla İslamcı, mezhepçi ve demokrasi karşıtı olarak görülüyor; işte IŞİD'in karşı cephesine mevzilenmiş gruplar bunlar. El Kaide bağlantılı Nusra Cephesi'nden, 40 bin isyancıyı bünyesinde barındıran İslami Cephe'ye kadar, Selefi ideoloji yelpazesinin farklı noktalarına yayılmış durumdalar. ABD'nin şüpheciliğine rağmen, Obama'nın IŞİD'e karşı mücadelede kilit müttefik olarak flört ettiği Sünni Arap rejimlerin bazılarının bu gruplarla çalışmışlığı var.

Körfez ülkelerinin ABD tarafından aksi yönde ikna edilinceye kadar İslami Cephe'ye para akıttığı bildiriliyordu. İslami Cephe liderleri demokrasiyi "güçlülerin diktatörlüğü" diye eleştirerek bir İslam devleti kurulması çağrısında bulunuyordu. Cephe'nin askeri lideri Zehran Alluş'un Suriye'nin "Şii ve Alevilerden temizlenmesi" konusundaki ısrarı Amerikalıları endişeye düşürdü. Yakın zamanda Ahrar-u Şam'ın başına da getirilen, İslami Cephe'nin siyasi lideri ise rütbelerini ABD'ye karşı savaşan Iraklı direnişçilerin safındayken kazanmış bir isim.

Türkiye, Nusra Cephesi de dahil IŞİD karşıtı bu İslamcı grupların ABD tarafından silahlandırılmasında ısrar ediyor. ABD'nin isyancı güçlerini Türkiye'de eğitme ve Türkiye topraklarını IŞİD'e karşı gerçekleştirilecek saldırılarda üs olarak kullanma talebinin Ankara tarafından reddedilmesinin sebeplerinden biri de, hangi isyancılara destek çıkılacağı konusunda yaşanan ihtilaflar. ABD'nin baş müttefikleri, hangi isyancı güçlerin bu desteğe hak kazanacak kadar ılımlı olduğuna dair düpedüz anlaşmazlık içinde.

Askeri komuta üstünlüğü savaşı

ABD, geçen sene Batı taraftarı milisleri tek bir yüksek askeri komuta altında toplamaya çalışmış, ancak başarılı olamamıştı. Aralık ayında İslami Cephe, Özgür Suriye Ordusu'nun (ÖSO) askeri komuta üstünlüğünü çiğneyip ÖSO'ya ait birçok depo ve antrepoyu yağmalayarak bol miktarda Amerikan ve Suudi kaynaklı malzeme çaldı. ABD destekli savaşçılar domuz bağı ile bağlanıp iç çamaşırları ile bırakıldı. İslami Cephe'den çaldıkları malzemeleri iade etmelerini isteyen Amerikan Büyükelçisi Robert Ford, bu talebine hiçbir yanıt alamadı.

Batı destekli Özgür Suriye Ordusu'nun meşru yüksek askeri lideri olduğunu iddia eden en az üç komutan mevcut ve hepsi de Obama'yı kendilerine ihanet etmekle suçluyor. Obama'nın da gruptan pek övgüyle bahsettiği söylenemez. Nitekim Amerikan Başkanı [New York Times'a verdiği bir röportajda] "doktor, çiftçi, eczacı gibi" farklı altyapılardan insanların oluşturduğu bir grubun Esed'i devirebileceği düşüncesinin "hayal" olduğunu öne sürdü.

Obama, isyancıları silahlandırma konusunda da, onlara güvenmekte de acele etmiyor. Şayet amaç Esed'in ordusu ile boy ölçüşebilecek kapasitede bir güç yaratmak ise, Obama'nın asilerin eğitimi için istediği yarım milyar dolar çerez parası sayılır. ABD, Irak ordusunu inşa etmek için yüzlerce milyar dolar harcadı ki, buna rağmen o ordu IŞİD karşısında dağıldı.

İsyancı grupların yeterlilik ve yönelimlerinin ötesinde, ABD ve müttefikleri arasında Suriye'de ne amaç güdüleceğine dair de ciddi bir görüş farkı var. Obama, isyancıları ancak IŞİD'e karşı savaşıp örgütün çıkarıldığı bölgelerde güvenliği sağladıkları müddetçe destekleyeceklerini; Esed'i devirme mücadelelerine destek vermeyeceklerini açık bir şekilde belirtti. Obama, Esed'in meşru olmadığı ve kenara çekilmesi gerektiğini ısrarla söylemekle birlikte, Suriye için siyasi bir çözüm öngörüyor. Bu tutum, ABD'nin menfaatleri açısından mantıklı olsa da, Suriyeli isyancılar için bir anlam taşımıyor.

Washington'ın niyeti, Suriye'deki şiddeti Suriye içinde kontrol altına almak. İsyancı güçler, rejimin denetimindeki Şam, Hama, Lazkiye, Cebel, Banyas, Tartus ve Süveyda gibi kilit şehirleri ele geçirdiği takdirde, Suriye'den yayılacak ikinci bir mülteci dalgası komşu ülkelerde istikrarı tehdit edecektir.

Bölünmeden siyasi çözüm şansı az

Suriye rejimi Alevilerin egemenliği üzerine kurulu olduğu, silahlı isyancılar ise ağırlıkla Sünnilerden oluştuğu için, ülkedeki iç savaş da mezhepçi bir çizgide yürüyor. Dolayısıyla bölünme seçeneğinin olmadığı bir siyasi çözüm ihtimali uzak.

Obama'nın konuşması, her ne kadar isyancılar ve yabancı destekçileri arasında ABD'nin eninde sonunda Suriye'deki dengeleri belirlemek için müdahalede bulunacağı yönünde umut yaratsa da, ABD Başkanı'nın bu konudaki hedefi, IŞİD'i zayıflatma amaçlı bir hava harekâtı düzenlenmesi ile sınırlı. Şam ve yabancı müttefikleri, o ölçekte bir müdahaleye dahi karşı çıkarken, müdahale sınırlarının dar tutulmasının, Esed'i silah gücüyle devirmek için daha sağlam bir destek bekleyen isyancıları ve Amerika'nın müttefiklerini hayal kırıklığına uğratması muhtemel.

IŞİD'in yükselişinin de gösterdiği derin siyasi çöküşü düzeltmek Obama'nın kapasitesinin üzerinde bir iş. Irak'ta on yıl boyunca 100 binden fazla Amerikan askeri ile yürütülen ulus kurma süreci, yeni bir istikrar ortamı yaratmakta başarısız oldu; bugünkü başarısız devlet sorunu ise Irak'ın da ötesine uzanan bir mesele. Bombardıman, bölgenin sorunlarına geçici bir çözüm olarak öngörülüyor. Oysa bu sorunlar son derece derin ve geniş ölçekli.

Joshua Landis, Oklahoma Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Direktörü

Al Jazeera

Suriye Haberleri

Ahmed el-Şaraa: Türkiye her zaman Suriye'nin yanında yer aldı, bunu unutmayacağız
Hakan Fidan: Doğru tarafta yer almış olmanın haklı gururunu yaşıyoruz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye devrim lideri Ahmed el-Şaraa ile görüştü
İşgalci Çin’den Suriye’nin yeni yönetimine Uygur küstahlığı
Suriye'de 14 yıl sonra köyüne kavuşan Semir Akça evini mayınlarla çevrili buldu