ABD her ne kadar iç ve dış sarsıntılar sebebiyle yaptırım gücünü kısmen kaybetmiş olsa da hâlâ bu ülkede meydana gelen gelişmeler tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Dünyadaki tüm ülkelerin yöneticileri ve halkları ABD’deki siyasi gelişmelerin ve seçimlerin sonuçlarının kendilerine nasıl yansıyacağı üzerinde kafa yorma, fikir yürütme ihtiyacı duyuyor. ABD’ye hâkim zihniyetin sömürgeci zihniyet olması sebebiyle seçimlerde de insanlar genellikle kötüyle iyi arasında değil kötüler arasında tercih yapmaya zorlanıyor. Tercihi yapmada iradelerini kullanma imkânına sahip olanların çoğu belki böyle düşünmüyordur. Ama ABD sömürgeciliğinden zarar görenler açısından böyledir. Üstelik onlar kendileri tercih hakkına sahip olmadıklarından yapılan tercihe razı olmak zorunda kalıyorlar. Bu durum daha az kötü olanın tercih edilmesi beklentisinin bir ümide dönüşmesine vesile oluyor. O yüzden ABD’de son iki dönem başkanlık seçimlerinde dünya genelinde Obama etrafında bir ümit ve iyimser yaklaşım oluştu. Hatta onun seçilmesi arzu ve beklentisiyle heyecan oluştu. Dolayısıyla sonuçların belli olmasıyla birlikte özellikle İslâm aleminde bir rahatlama ve sevinç gözleniyor. Bundan önceki seçimlerde Obama’nın, İslâm dünyasına yeni haçlı seferleri başlatmış olan Bush’un hâkim kıldığı politikayı değiştireceği ve barışçı bir tutum sergileyeceği vaatlerinde bulunması Müslüman halklarda iyimser yaklaşımın temel dinamiğini oluşturdu. Buna ek olarak yıllarca ırkçı politikalarla yönetilmiş ve zencileri birçok yerde köpeklerle aynı kategoriye sokmuş ABD’de ilk kez bir siyahın başkanlığa aday olması köklü değişim beklentisinin oluşmasına vesile oldu. Bu da iyimser yaklaşımı güçlendirdi. Müslüman toplumlardaki olumlu yaklaşımın bir diğer nedeni Obama’nın babasının “Müslüman” olduğu bilgisiydi. Seçilmesinden sonra Kahire’de yaptığı bir konuşmaya Müslüman selâmıyla yani “Selamun aleykum” diyerek başlaması da epey yankı uyandırdı. İkinci kez aday olduğunda ise karşımızda, hakkında bazı olumlu işaretlerden hareketle iyimser kanaat oluşmuş Obama yerine denenmiş, nasıl olduğu artık bilinen bir Obama vardı. Kahire’de karşısına çıkanlara “selamun aleykum” derken Afganistan’da Müslümanların üzerine füze yağdırmaya devam ediyordu. Fakat bu kez rakibi Mitt Romney’in mesajları ve sergilediği tutum onun lehinde kanaat ve beklenti oluşmasını sağladı. Çünkü Romney yeni haçlı seferlerine George W. Bush’un kaldığı yerden devam etme niyetinde olduğu mesajı vermeye çalışıyordu. O, ABD emperyalizminin bileğinin yeniden güçlendirilmesi ve demir yumruk politikasının tekrar hâkim kılınması için mümkün olan bütün araçlardan yararlanacağı mesajlarıyla Amerikan toplumundan oy toplamaya çalışırken dünyada bu emperyalizmden olumsuz etkilenen halklarda özellikle Müslüman toplumlarda da endişenin ve telaşın oluşmasına yol açtı. İşte bu endişe ve telaş Obama açısından da bir ümit ve olumlu beklenti duygusunun hâsıl olmasını sağladı. Her ne kadar ortada denenmiş, ABD’nin sömürgeci politikalarını uygulamaya devam konusundaki ısrarından vazgeçmeyeceği artık iyice gün yüzüne çıkmış bir Obama olsa da! Müslüman toplumların ABD ile ilgili tavır ve arzularında siyonist lobinin duruş ve tercihi de belirleyici etken oluyor. Bu lobinin politikasının ve tercihlerinin hiçbir zaman Müslüman halkların lehine olmayacağını düşündüklerinden temenni ve arzularını da siyonist lobinin tercih ve politikalarının tersine ayarlıyorlar. Son iki dönemde başkanlık seçimlerinde arzu ve beklentilerini Obama lehinde belirlemelerinde de siyonist lobinin ondan yana durmamasının etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu belirleyici etkinin son dönemde ABD toplumunun bazı kesimlerinde de aynı paralelde müşahede edildiğini söylemek mümkündür. Her ne kadar henüz geniş bir alanda kendini gösterdiğini söylememiz mümkün olmasa da. Bu da paranın ve mevkinin gücünü kullanarak birtakım kilit noktalar üzerindeki hâkimiyetlerini korusalar da, siyonistlerin kitlesel tabanda artık “istenmeyen” durumuna düşmeye başladıklarını ortaya koyuyor. Obama’nın yeniden seçilmesinin ABD’nin Suriye ve Filistin politikalarına ne şekilde yansıyabileceği hakkındaki kanaatlerimizi de inşallah müteakip yazımızda dile getirmeye çalışacağız.
YENİ AKİT