Obama neyin habercisi!

Ali Bulaç

Obama'nın ABD devlet başkanı seçilmesi beşeriyetin tarihinde çok derinlerde süren çatışmada bir makas değişikliği olarak görülebilir.

Hemen söyleyeyim, bu hayli iddialı hüküm cümlesine bakıp Obama'yı beklenen Mehdi'nin zuhurunu haber veren bir işaret saydığım sanılmasın. Obama'nın görünür politik, ekonomik ve uluslararası düzende ona oy veren dip dalganın talepleri doğrultusunda radikal değişiklikler yapacağı beklentisi içinde değilim. Seçimin -avami tabirle- "iyi bir numara" olduğunu da düşünüyorum. Dahası, yardımcısı Biden'ın "dışı demokrat içi cumhuriyetçi" olduğunu biliyorum. Ve çoğu zaman esmerlerin hindistan cevizi gibi "dışı siyah-içi beyaz" davrandıklarını da unutmuş değilim.

Öyle de olsa, Obama'nın seçilmiş olması beni sevindirdi. Derisi siyah, kökeni Kenya'nın Kegola köyüne dayanıyor, az bir tarafı Müslüman ve demokrat. Demokrat olması önemli; örneğin siyah da olsalar Güvenlik Konseyi'nde yalan söyleyen Colin Powell'a ve Bush'un dışişleri bakanı Rice'a hiç sempati duymadım. Belki Obama herkesi hayal kırıklığına uğratabilir, ama ona Amerika'da destek veren siyahların, hispaniklerin, yoksulların, ırk ayrımından utanç duyan beyazların ve seçimini heyecanla bekleyen dünyanın yoksul, ezilmiş, dışlanmış ve güçten düşürülmüş kitlelerin ona yüklediği misyon yabana atılamaz, hakikatte zafer kazanmış olan Fanon'un dediği bu "yeryüzünün lanetlileri"dir. Seçim sonrası konuşmayı izleyen orta yaşlı bir siyahinin gözlerinden dökülen yaşlar hem yüzyılların ırkçılık altında inleyen kölelerin ıstıraplarını hem bugün küresel mütegallibe sınıfların hegemonyası altında ezilen milyonların acılarını ifade ediyordu. Bu küresel haraç düzenine Obama ile iyi bir cevap verildi, yarın Obama'nın başka yerlerde sıkça gördüğümüz üzere bu "haraç düzeni"nin bir parçası olması ayrı bir bahis.

Amerikan aleyhtarlığının tavan yaptığı bir dünyada McCain kazansaydı bu oran düşmez daha da artardı. İçeride siyahiler, hispanikler ve diğer dışlanmışlar, "yeni Amerikan kimliği"nin hedef tahtasına oturttuğu "ötekiler" hükmündedir. Neoconlar, içeride bu güçsüz milyonları, dışarıda da Müslümanları ötekileştirerek bir kimlik inşaına girişmişlerdi; bunun sonucu olarak Irak ve Afganistan'a ölüm ve gözyaşı getirdiler, Filistinlilere sadece intihar yolunu gösterdiler. Kennedy "Katolik" olması dolayısıyla iktidar eliti WASP'ın (beyaz, anglo-sakson, Protestan) kriterlerine uygun düşmemişti. Obama da -eğer Kennedy'nin akıbetine uğramayacak olursa- Amerika'ya bir süreliğine nefes aldırabilir. En azından radikal politikalar olmasa da üslup ve tarzda değişiklikler bekleyebiliriz ve bu dahi Obama'nın Amerikası'nı Bush'unkine göre tahammül edilebilir kılar.

"Daha 50 sene önce siyahilerle aynı otobüse binmeyi reddeden beyazların ülkesinde Obama'nın seçilmiş olmasını bize ibret levhası" gösterenler var. Bu elbette önemli bir olay. Ama bizim zaten insan görüşümüzün temelinde Büyük İslam Peygamberi (sas)'nin şu düsturu yatmaktadır: "Başınızda başı üzüm tanesi gibi kuru Habeşli bir köle (kökenli biri) olsa dahi, Allah'a ve Elçisi'ne uyduğu müddetçe siz de ona itaat edin!"

Gelelim ilk hüküm cümlesine. Dünya gelirlerinin yüzde 80'ini cebine indiren yüzde 20'lik küresel beyazlar, artık siyasi mücadelede ne beşeri enerjileri ne sayısal çokluklarıyla iktidarı ellerinde tutabiliyorlar. Ya güç kullanarak daha çok ezecekler veya öfkeli kitlelerin çıkardığı liderlerden kendilerine emanetçiler bulacaklardır. Bütün dünyada aşağıdan gelen dip dalgalar her yerde esmerleri öne çıkarıyor. Her ülkenin Obama'sı vardır. Fakat bu, ezilenlerin sahiden iktidar olacakları anlamına gelmeyecek, bu biraz daha ileride olacaktır. Şimdi esmerler, küresel haraç düzenine karşı çıkarak iktidara gelecek, sonra derilerini beyazlatma çabasına girecek, kökenlerine ihanet edecek, kurulu sistemle iş tutacaklardır. Bu da ilelebet sürmeyecektir. Dünyanın ezilenleri, gerçek liderlerini hindistan cevizi türü insanlardan ayırt etmeye başladıklarında o zaman gerçekten Allah'ın arzı üzerinde salihler iktidar olacaklardır.

ZAMAN