Topkapı Sarayı; bugünkü mevzuata göre bir müze..
Trabzon’da Sümela Manastırı da, aynı şekilde bir müze..
Devlet, Topkapı Sarayı’na da bir müze müdürü tayin etmiş. Sümela Manastırı’na da..
Topkapı Sarayı, her ne kadar kutsal bir mekan olmadığı ileri sürülüyor ise de, Hz. Peygamber’in bazı eşyalarının bulunduğu bir mekan niteliği taşıması ve özellikle de 24 saat kesintisiz Kur’an-ı Kerim okunan bir yer olması hasebiyle, müslümanlar için manevi değeri olan bir alan!
Sümela Manastırı’nı ise anlatmaya hiç gerek yok. Adı üstünde manastır.
Ama tekraren belirtelim, devlet her ikisini de müze olarak belirlemiş! Doğrudur, yanlıştır ayrı konu.. Sonuçta devletin her iki mekana da bakışı, buraların bir “müze” statüsünde olduğu şeklinde!
Hukuki tesbitten sonra, fiili uygulamaya bakalım.
Topkapı Sarayı, geçtiğimiz ay “İdil Biret konseri” ile, yarın da aynı organizatörün imzasını attığı bir başka konserle adını duyuruyor! Adam adeta, Topkapı Sarayı’nı, babasının tapulu mülkü gibi kullanıyor!
Müze; gezilip, bilgi alınacak mekanlar olarak bilinir.
Ama Topkapı Sarayı, “Hakan Erdoğan” isimli organizatörün, para kazanması için konser dinlenecek mekan olarak kullanılmanın iki ayrı örneğini, bir ay içinde veriyor!
Tam da bu günlerde, Trabzon’daki müze olan Sümela Manastırı’nı gezmeye gelen turistler, mum yakmak, ayin düzenlemek istemişler..
Trabzon’daki müze müdiresi, ısrarla karşı çıkmış bu isteğe..
Müze müdiresinin, aslı “manastır” olan bir mekanda, manastırın anlamına zıt olmayan bir fiili önlemeye çalışmasının doğruluğu tartışılır..
Ama benim esas dikkat çekmek istediğim husus, Trabzon’da, mekanın aslına uygun bir fiili bile önlemeye kalkışan müze müdiresinin karşısında, İstanbul Topkapı Sarayı’ndaki farklı tavır.
Trabzon’daki müzenin, yapılış amacına uygun ayine izin verilmiyor ama, orada yapılmak istenen ayinin bir başka versiyonu, konser adı altında, İslam dinine göre büyük bir manevi anlamı olan Topkapı Sarayı’nda icra ediliyor!
Büyük bir çelişki değil mi sizce?
Bakın, Trabzon Valisi Recep Kızılcık, Sümela Manastırı’nda önceki gün yaşananlarla ilgili neler anlatıyor: “Geçen yıllarda olduğu gibi, bu yıl da, bu turist kafilesi ayin için talepte bulundu. Onlara, Sümela’nın bir müze olduğunu hatırlatarak, talebi geri çevirdik.”
Trabzon Valisi böyle diyor da, İstanbul Valisi ne yapıyor?
Öyle ya, Trabzon Valisi Recep Kızılcık, gelen talebi, “Müzenin hukuki statüsüne uygun değil” diyerek geri çeviriyor da, İstanbul Valisi Muammer Güler niçin, Topkapı Sarayı için yapılan hemen her müracaatı, adeta kapıda karşılayıp, hemen kabul edip, ‘olur’ veriyor?
Trabzon’da başka, İstanbul’da başka kanunlar mı yürürlükte?
Yoksa Sümela Manastırı’na gidenlerin başında “Hakan Erdoğan” isimli işbilir organizatörün olmaması mı sorun oluşturuyor?
Sümela Manastırı’nı ziyaret edenlerin hatası, Hakan Erdoğan’ı organizatör olarak seçmemiş olmaları mı?
Baksanıza, Hakan Erdoğan, Müslümanlar için özel değeri olan bir mekanda, ağırlıkla kilise müziğini bile çaldırtmayı başarabiliyor da, gariban Gürcü, Yunan, Rus turistler aslı manastır olan bir yerde iki tane mum yakamıyorlar!
Oysa, Trabzon’daki turistler, “Hakan Erdoğan” abilerine beş-on kuruş verseydiler, o da Ertuğrul abisine (Kültür Bakanı Ertuğrul Günay) bir ‘alo’ deseydi, hemen onay gelecekti, eminim!
Öyle mi sayın Günay?
Olay sizden mi kaynaklanıyor?
Bir ilde, müze mekanının, amacı dahilinde kullanımına izin verilmezken, bir başka ilde müzede sergilenecek konser için günler öncesinden duyurular yapılıp, davetiyeler bastırılabiliniyorsa, hele hele bu organizasyonun başındaki kişinin, bakan Günay ile eskiye dönük bir parti arkadaşlığı varsa, durumu nasıl izah edeceğiz?
Buyrun açıklayın Hakan bey..
Ve dahi, Ertuğrul bey..
Açıklayın da, Türkiye’de yürürlükte olanın; “TBMM’nin çıkarttığı kanunlar” mı, “Günay Kanunları” mı olduğunu bilelim..
VAKİT