O Büste O Kartopunu Nasıl Atarsın?

Bu düzeyde bir saçmalığı hak etmiyoruz artık. Kamalistlerin büst seviciliği ile putperestliği ile sınanmayı, Kamalizm’in akıl dışılıklarını bir kamçı, bir işkence aleti olarak sırtımızda taşımak istemiyoruz.

İsmail Kılıçarslan, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında Bayburt’ta 12 yaşında bir kız çocuğunun Mustafa Kemal büstüne kartopu atmasıyla başlayan linç hareketini yorumluyor:

Şurası kesin. Türkiye’nin en tedavisiz hastalığı Kamalizm’dir. Mustafa Kemal’in mirasını önce bir heyulaya çevirip ardından da yağmalayarak hayat geçiren Kamalizm, neredeyse her türden insaniliğe, her türden sıcaklığa düşman bir akıl tutulması ideolojisi olarak, bir hortlak, bir hayalet, bir ecinni gibi dolaşıyor aramızda.

Mustafa Kemal’in mirasını -Mustafa Kemal’in samimi beyanlarından anladığımız kadarıyla onun isteklerinin de hilafına olmak üzere- şekilciliğe, sığlığa, heykelciliğe, putperestliğe indirgeyen Kamalizm, sürekli “artık ölmüştür” dediğimiz ama sürekli can sıkıcı şekilde dirilip duran bir zombiye benziyor.

Can sıkıyor.

Son örnek Bayburt’tan… Üstelik bu örneğin içinde 12 yaşında bir kız çocuğu, bir Atatürk büstü, halim selimliğiyle bilinen bir beden eğitimi öğretmeni, “iyi biridir” denilen bir okul müdürü var.

Mesele de şu: 12 yaşındaki imam hatip öğrencisi kızımız, en sevdiği ders olan beden eğitiminde, öğretmeninin de verdiği izinle, arkadaşlarıyla kartopu oynuyor. Çocuklar da, kendilerine hedef olarak Atatürk büstünü seçiyorlar. Hani “vurdun-vuramadın” hesabı.

Eh, tabii ki beden eğitimi öğretmeni, bu bence normal ama yasalarca kötü görünen meselede öğrencilerini ikaz ediyor. Diğer öğrenciler duruyor ama bu 12 yaşındaki kızımız, bu ikaza rağmen bir iki daha deniyor şansını… Sonra öğretmeni bir kez daha ikaz edince -annenin beyanıyla- ağlayarak özür diliyor kızımız.

Olay buraya kadar normal... Sonrası ise akıl dışı. Herkesin “halim selimdir” dediği beden eğitimi öğretmenimiz, “tutanak tutun bu öğrenci hakkında, yoksa ben yapacağımı bilirim” diyerek müdüre koşuyor. Herkesin “iyi biridir” dediği müdürümüz de tutuyor tutanağı.

Niye biliyor musunuz? Çünkü hem beden eğitimi öğretmeni hem de müdür Kamalizm’in zulmünden korkuyorlar, o büstten tırsıyorlar da ondan. Benim “bir akıl tutulması ideolojisi” dediğim tam budur işte.

Burada kalsa yine de “eh, oluyor böyle şeyler” deyip geçeriz. Ama tutanak tutuldu ya, şikâyet edildi ya. Okul müdürü “bari bu iş benden seksin” diye düşünerek bu kez de “kızınız bir kavgaya karıştı” bahanesiyle kızımızın annesine “alın kızınızı okuldan” deyip defteri kapatmaya çabalıyor.

Öyle de oluyor. Kızın annesi çocuğunun naklini başka bir okula alıyor. İş sosyal medya üzerinden yayılınca da bu kez Bayburt İl Milli Eğitim Müdürlüğü, kızımızı dümdüz suçlayan bir basın bildirisiyle öğretmeni ve müdürü temize çıkarıveriyor.

Bakın açık seçik yazayım. Bu düzeyde bir saçmalığı hak etmiyoruz artık. Kamalistlerin büst seviciliği ile putperestliği ile sınanmayı, Kamalizm’in akıl dışılıklarını bir kamçı, bir işkence aleti olarak sırtımızda taşımak istemiyoruz. Makul bir beden eğitimi öğretmeninin, makul bir okul müdürünün, makul bir milli eğitim müdürünün Kamalizm ideolojisi lehine 12 yaşında bir kızımızı cezalandırmalarına, bu cezayı da savunmalarına tahammül etmek zorunda değiliz.

Çoktan çürümüş, kemikten ve korkudan ibaret kalmış bu Kamalizm isimli akıl tutulması ideolojisinin tozunun, zerresinin, gölgesinin üzerimize isabet edip bize, çocuklarımıza zarar vermesini arzu etmiyoruz.

Şunun gereğini yapalım artık. 5816 ile başlasak şahane olur. Zira bizim ihtiyacımız olduğu kadar ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün de ihtiyacı var bu Kamalizm ideolojisinden kurtarılmaya.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!