Nusra Cephesi liderlerinden Ebu Mariya El Kahtani'nin IŞİD ile müzakere değil savaşılması gerektiğini belirten açıklaması Suriye'deki tansiyonun yüksek kalacağı şeklinde yorumlandı.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Nusret Cephesi ateşkes ilan ettikten sonra IŞİD’in Haseke valisi Deyrizur’a saldırı emri verdi. Ateşkese cevaben eşzamanlı olarak çeteler Batı tarafındaki Cezire hattından saldırdı. Elhamdülillah biz Emirimize itaat ettik, ancak Şeyh Zevahiri Deyrizur’un üç aydır tek başına çetelerle savaştığını bilmiyordu. Diğer bölgelerden destek almadık, Bağdadi ise petrol kuyuları haricinde tüm şehirlerdeki askerlerini topladı, hiçbir cephede asker bırakmadı. Ancak Şarkiye bölgesi halkı Haricilerle cesaretle savaştı. Şarkiye bölgesinde Haricilerle savaşan tek grup Nusret Cephesi değildi, aksine tüm mücahitlerdi ve aşiretler de mücahitlere destek verdi. Bu aşiretler zulme razı gelmediler.
Nusret Cephesi’nin kurumsal meseleler dolayısıyla Bağdadi çetesi ile savaştığını düşünenler gerçeği bilmemektedir, problem menheçtedir, onların saldırılarını ve fenalıklarını def etmek için savaşıyoruz. Şam halkı, Bağdadi çetesinin Irak cihadını mahvettikleri gibi Şam cihadını da berbat etmelerine izin vermedi. Şam Irak değildir, Zuabri’nin (GIA örgütü lideri, Cezayir cihadına tekfiri sokarak cihadın bitmesine neden oldu – çevirmen) Cezayir’de ve Bağdadi’nin Irak’ta yaptıklarından ders almalıyız. Irak’ın Ehli Sünnet insanlarından bizleri bağışlamalarını istiyoruz, susarak sizi hayale uğrattık ve dilimizle bile desteklemedik. IŞİD’in zulmüne uğrayan mücahitlerden bağışlanma diliyoruz.
Fenalıkta ileri giden ve cihad meydanında kendilerinden öncekilere saygı göstermeyen bu çete şairleri Adnani aracılığı ile kendi ağızlarından cihad liderlerinin menhecine hakaret etti, sapkınlıkla suçladı ve menheclerinin onlarınki ile ayni olmadığını deklare etti. Diyoruz ki: Siz bize Muhammed’e (sav) “Adil ol ya Muhammed!” diyen adamı hatırlattınız!
Vallahi eğer yaptıkları iş üzere bırakılırlarsa, yaptıklarından daha fazla fenalık yapacaklardır. Şam’ın Zuabri’si Cezayir’in Zuabri’sinden şerlidir. Şam’da olanlar tüm ümmetin kaderini belirleyecekken nasıl olur da bu çetenin ümmetin kaderiyle oynamasına izin veririz!
Ümmete ve kendimize karşı net olmalıyız. Bunlar için tek ilaç Resulullah’ın tarif ettiğidir. Biz onlarla Ibn Abbas’ın reçetesini denedik fakat işe yaramadı. (Ibn Abbas haricilerle müzakere ve tartışma için gitmiş, üçte biri pişman olarak Hz Ali’nin ordusuna katılmıştı – çevirmen).
Onları Peygamberin tarifinden başka bir şey iyileştiremez (“Onları Ad kavminin öldürüldüğü gibi öldürün” hadisi – çevirmen). Bu, hastalığı iyi bilen maharetli bir cerrahin reçetesidir.
Onlar hakkında Şeyh Ebu Katade ile istişare ettik. Ebu Katade (Allah onu özgür kılsın) bunların benzerlerini Cezayir’de ıslaha çalışmış, ancak Peygamberin ilacından başka bir ilaç onlarda ise yaramamıştı (savaşılıp öldürülmeleri – çevirmen). Kendisi bu sebeple geniş görüşlülüğe ve tecrübeye sahiptir. Ebu Katade onları Peygamberin tarifi ile vasıflandırdı. Bilinmelidir ki Irak ve Şam’daki mücahitlerin haram kanlarına halel getirenler bunun tiryakisi olmuşlardır. Sapkın inançlarından tevbe edip Kuran ve Sünnete dönmezler, Allah’ın Şeriatını kabul edip haklarımızı geri vermez ve fena amelleri için ümmetten özür dilemezlerse onların için tek çözüm kılıçtır.
Bu çete (IŞİD – çevirmen) rejim ilerlerken iki haftadır Buseyra, Cedid ve Bariha’da ikmal yollarını kesmiş durumdadır. Savaşçılarımızı nasıl ikmal edeceğiz? Yüzlerce savaşçının önlerinden rejim, arkalarından Hariciler saldırmaktadır. Ey ümmetin âlimleri, bize fetva verin. Şeriat mücahitlerin tedarik yollarını kesenler hakkında ne hüküm veriyor? Yeryüzünde fesat yayanlar hakkında ne hüküm veriyor?"
Kaynak: Ummetislam