Nusret Cephesi lideri Ebu Muhammed Cevlani'nin açıklamasının tam metni:
Bismillahirrahmanirrahim
Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd, Resulü ve onun ashabına salat ve selam olsun.
Amerikan bayrağı altında Şam’daki Müslümanlara karşı açılan yeni Haçlı seferine karşı bir duruş belirlemek, Müslümanlara nasihat verip kâfirleri uyarmak için Allah’tan tevfik dileyerek diyoruz ki:
Amerika Suriye’de rejim karşıtı gösteriler patlak verip halkın silaha sarılmasından ve cihad sancağının yükseltilmesinden beri sayısız vesilelerle cihadi yok etmeye çalışmaktadır. Nusret Cephesi daha Tanzim Kaidetul Cihad’a bağlılığını ilan etmeden önce Nusra’yı terör listesine almış, mücahitler zaferler kazandıktan sonra ise Şam halkını yönetmek için sözde koalisyondaki (SUK) siyasi liderleri kullanarak Batı’nın ajandasını kendilerine itaat eden kişiler sayesinde uygulamaya çalışmıştır. Onlar bizlere yardımcılar olduklarını söylediler ancak gerçekte bizim için hastalık ve ölümden başka bir şey değillerdi. Bu Şam’ı Iran vesayetinden çıkarıp Batı’nın kontrolüne almak için kurnaz bir plandı, ancak birçok vesilelerle bu plan akamete uğradı. Bilhassa berrak İslam sancaklarının belirmesi ve izzetli Müslümanların bu sancakların çevresinde toplanarak onları yüceltmek için caba sarf etmeleri ve Şam halkının mücahitlere olan desteği sebebiyle planlar basarisiz oldu. İnsanlar baskı ve zulümden kurtulmanın tek yolunun cihad ehlini desteklemek olduğunu biliyordu. Batı’nın bugüne kadar askeri müdahaleye girişmemesinin sebebi bu müdahaleyi haklı çıkaracak bir gerekçe yokluğuydu ki bu gerekçe su anda Tanzim Devle tarafından sağlanmıştır.
Afganistan ve Irak savaşlarından sonraki askeri gerilemeleri nasihat almak isteyenler için dersler ve ibretlerle doludur, ancak bize öyle geliyor ki Amerika ve müttefikleri bir anlayış darlığından mustariptirler, dersi iyi anlamamışlardır. Onlar bölgeyi cihad sancaklarının belirmesinden önceki haliyle değerlendirmeye devam ettiler, bu sebeple belki ders alırlar diye gafil kaldıkları bazı noktaları izah edeceğiz. Kim bilir belki helak olmadan önce akılları başlarına gelir, çünkü onlar patlamak üzere olan bir volkanın kenarında durmaktadırlar. Bugün Ortadoğu depremler ve volkanlar bölgesidir, kim ki buna dokunursa bilmelidir ki büyüklüğü ve gücü ne olursa olsun iktidarı ve saltanatı üzerine kumar oynamaktadır. Bu iki sebeptendir:
Birincisi Bati bölgeyi hala eski idarecileri üzerinden okumaktadır, bu idareciler halklarının kontrolünü kaybetmiştir. Bu sistemler halklarını idare etmeyi bırakın onlardan korkmaktadır, bazıları koltuklarını zorlukla korumaktadır. Bu idarecilerin aldatmacaları artık herkesin göreceği şekilde ifşa olmuştur ve insanlar üzerindeki son kontrol mekanizmalarını da kaybetme korkusu içindedirler. Bölgede yeni bir Bati işgali sonrasında olacak olan da tamamıyla budur. Medya yalanlarıyla küffara çalışan fasit idarecilerin tebaalarını kandırma dönemi bitmiştir. Onların güvenlik güçleri artık insanlara korku salip susturamamakta, insanları silaha sarılmaktan alıkoyamamaktadır. Zafiyetleri aşikâr olan orduları mücahitlerin darbelerini kaldıracak kuvvette de değildir. İdarecilere koruma sağlamak için kılıf olarak kullanılan kraliyet âlimlerinin sultanların lehine verdikleri fetvalar da artık faydasız hale gelmiştir.
İkincisi, bugün bölge halklarının dilindeki söz İslam’dır ve onların on saflarında da sadik mücahitler bulunmaktadır. Bu İslam ki zayıfken Allah onu güçlendirmiş, doğu ve batıdaki en büyük imparatorluklar mağlup etmiştir. Bugün İslam ehli eski ve yeni çatışmaların tabiatına ve müdahil tarafların rollerine dair daha büyük bir şuura sahiptir. Bu çatışma geçmişte Persler, Romalılar ve Yahudilerle Müslümanlar arasında olmuştur. Bugün olanlar ve yakın gelecekte olacaklar da ancak bu çatışmadan sahnelerdir ve Allah’ın izniyle terazinin dengesi Müslümanların lehine değişecektir.
Hak zayıf olan batıla galip gelecektir
Allah kararından şaşmaz
Zorluk ve imkânsızlıklarla karşılaşırsan bil ki
Kadir olan yüce Allah asla değişmez
Zorluktan sonra kolaylık vaat edilmiş
Zafere ulaşmak için sabır tavsiye edilmiştir.
Bölge haritası üç bin yıldan beri kontrol için mücadele eden güçler arasında bölüşülmüştü. Bu güçler bugün haritayı yeniden çizmek için bir araya geldiler. Irak, Suriye ve Lübnan, Yemen’de yaptıkları gibi Pers imparatorluğunu yeniden kurma rüyaları gören hayalperestlerin elindedir. Körfez ülkeleri ve Mısır ise kalleş idareciler sayesinde Romalıların elindedir. Filistin ve Urdun Yahudilerin kontrolündedir. Bunların hepsi de kontrollerini genişletmek istemektedirler. Yollarına tas koyup rüyalarını bozan ise cihad ehlidir. Mücahitler güç sahibi olmuşken ve insanlar onları takip ediyorken -Persler, Romalılar ve Yahudiler- nasıl başarılı olabilirler? Müslümanlara karşı yapılacak askeri bir müdahale Lübnan, Ürdün, Filistin, Hz Muhammed’in (sav) yarımadası, Yemen, Kinane’nin Mısır’ı, Magrib ve doğu Asya’da bir volkan patlamasına yol açacaktır, modern tarih buna şahittir.
Ve Bati ülkeleri halklarını Müslümanlarla savaşa girmeyi seçen liderlerinin ahmaklıkları konusunda uyarmak istiyorum. Bush halkına Taliban’ın devrildiği müjdesini vermişti, bundan 10 sene sonra ise Obama gelip ayni insanlara Taliban’la iletişim kanalları açmak için caba gösterdikleri teminatını verdi. İyi bilmektedirler ki saldırıdan önce Afganistan’la sinirli olan El Kaide savaş sahasını genişletmiş, oradan Pakistan, Yemen, Somali, Mali, Cezayir, Irak ve oradan da Suriye’ye genişlemiş, en son da Hindistan kıtasına yayılmıştır. Allah’ın izniyle mücahitler halen sebat etmektedirler ve Bati halklarının liderlerinin ahmaklıklarını kullanmada ustadırlar. Merak ediyorum tarihi ve coğrafi konumu itibariyle Şam ile kıyas bile edilemeyecek olan Afganistan’da saldırıya uğradıktan sonra El Kaide bu kadar yayılıyorsa Şam’a yapılacak bir Amerikan işgalinden sonra neler olacaktır? Şam’da Batı’nın yürüttüğü savaş şüphesiz onlar için bir kayıptır, bizler içinse bir kısım acılar tatsak da inşallah bir kazançtır. Allah buyuruyor ki: Eğer siz acı çekiyorsanız sizin acı çektiğiniz gibi onlar da acı çekiyorlar. Üstelik siz Allah’tan onların ummadığını umuyorsunuz. Allah ilim sahibidir, hâkimdir. (Nisa, 4/104). Batılılar uzaklardan vekâlet savaşları aracılığıyla bizimle savaşmaya çalışırken zayıflamalarının önüne geçeceklerini sanıyorlar. Ancak biz savaşın onlara faturasının yüksek olacağından eminiz, soyluyor ve uyarıyoruz ki bu savaş Batı’yı 100 yıl geriye götürecektir.
Ey Avrupa ve Amerika halkları, Müslümanlara ve mücahitlere savaş açarak ülkeniz ve çocuklarınız için daha fazla trajedi ve acıdan başka ne elde etmeyi umuyorsunuz? Müslümanların meselelerine müdahale etme, onları tahakküm altına alma, topraklarını ve zenginliklerini talan etme cabalarınız ve bölgedeki Yahudileri desteklemenizin size neye mal olduğunu unuttunuz mu? Irak, Somali ve Afganistan’daki ölü ve yaralılarınızın sayısını unuttunuz mu? 11 Eylül kâbusunu, USS Cole’un tahrip edilmesini ve bölgedeki çıkarlarınızın tehdit altına girdiğini unuttunuz mu? Ey Batılılar, bu macera savaşlarını finanse etmek için cebinizden ne kadar para çıktığını ve sizi şiddetli bir ekonomik krize soktuğunu unuttunuz mu? Karaya asker göndermeyerek uzaktan vuracağını, bu şekilde sizi çocuklarınızın mücahitlerin darbelerinden güvende olacağına inandırmaya çalışan liderleriniz sizleri aldatmasın. Bu savaşı sizin topraklarınızın kalbine transfer edecektir. Müslümanlar onların topraklarında çocuklarını bombalayıp öldürürken sizlerin kendi topraklarınızda güven içinde yaşamasına seyirci kalmayacaktır. Savaş vergileri sadece liderleriniz tarafından değil, büyük kısmı siz tarafından ödenecektir, kendinizi bu savaştan kurtarmak ve liderlerinizin sizi bu felakete duçar etmesine engel olmak zorundasınız. Ve liderlerinizin yalanlarına dikkat edin, bu savaşın sizi korumak için olduğunu iddia ediyorlar ancak onlar hakikatten ne kadar da uzaktırlar!
Allah buyuruyor ki: Onlardan öncekiler de tuzak kurdular, hâlbuki bütün tuzaklar Allah’a aittir. O her nefsin ne kazandığını bilir, kâfirler de bu yurdun (dünyanın) sonunun kime olacağını bileceklerdir! (Rad-42)
Ve defalarca Şeyh Usame tarafından mücahitlerle savaştan kaçınmanın tek yolunun onların topraklarının ellerinizi tamamen çekmek, Yahudileri desteklemeyi ve korumayı bırakmak ve Müslümanların mülklerini talan etmekten vaz geçmek olduğu, bizleri rahat bırakıp bölge idarecileriyle olan hesabımızı görmemize karışmamanız olduğu konusunda bilgilendirildiniz. Öyleyse sizinle bizim arasında olan şey nedir? Bunu yapar, kendi meselelerinizle ilgilenirseniz Müslümanlardan ve mücahitlerden emin olacaksınız. Eğer bunu yapmazsanız liderleriniz eliyle Müslümanların kalplerine nefret tohumları ekecek, anaların rahimler binlerce Halid bin Velid, Selahaddin Eyyubi ve Usame bin Ladin doğuracaktır (Allah hepsine rahmet etsin). Bu bölgedeki savaşlar sizler için savaş korkusu olmayan binlerce yeni genç nesil üretmiştir. Onlar uçakların bombalamalarına, zırhlıların kükremesine, füzelerin ve tankların vurmasına alışık olan, ölüme âşık ve nihai emeli canini Allah yolunda cihad ederek vermek olan kişilerdir. Müslüman askerlerle birden çok defa karşılaştınız ve biliyorsunuz ki İslam askerleri sizinle savaşırken Allah’a yalvarıp sizin elinizle şehit edilmeyi dilerler.
(Şiir okuyor.)
Sizde olmayan bu imanla daha önce Roma İmparatorluğu’nun mağlup ettik, ayni şekilde rakibiniz Persleri de yendik, Yahudileri Muhammed’in (sav) yarımadasından çıkardık, Paris kapılarını ayaklarımız altında çiğnedik, Moskova’yı 80 sene vergiye (cizye) bağladık.
Onların hali ve zenginliği seni aldatmasın/Bize hami olarak Allah yeter, onlarınsa bir hamisi yoktur.
Ey Şam’daki halkımız! Dünya sizin sabrınız ve batıla karşı direnisiniz karsısında şaşkınlık içindedir, üç yıldan fazla bir suredir Beşar’ın çeteleri tarafından bombalanıyor, evleriniz yıkılıyor ve çocuklarınız katlediliyor ancak siz hala savaşta düşmana şiddetle darbeler indiriyorsunuz. Onlara Ehli Sünnete karşı hadlerini aşmanın bedelini öğrettiniz, tarihte nesiller boyu hatırlanacak parıltılı bir sayfa açtınız, savaşın yükünü taşıdınız, o yük ki dünya ehline dağıtılsa hepsi altında kambur olurdu ve bu yalnızca sizin sabrınızı ve kararlılığınızı artırdı. Bu haçlı ittifakı sizin rejime karşı zaferinizi önlemek ve sizi Beşar’ın tabutlarına geri döndürmeyi amaçlamaktadır, onlar size sadece kölelikten kurtuluşun yolunu bildiğiniz için öfke duyuyorlar. Onlar sizin Mısır’daki Mursi ve Sisi, Yemen’deki Abdu Rabbi Mansur gibi bir tiyatronun oyuncuları olmanızı istiyorlar. Batıl ehlinin gücüne karşı Allah’ın lütfu, sizin sabr ve sebatınız ve cihadınız sayesinde Batı’nın alçakça emelleri basarisiz oldu. Batılılar üç yıl boyunca bölge hükûmetleri ve hainler koalisyonu ile işbirliği yaparak cihadınızı engellemek için kendilerini zorladı, ellerinde bir masa olması için biraz para ve cephane ile satın aldıkları bazı gruplar vasıtası ile haçlı ajandalarını uygulamaya çalıştılar. Barış anlaşması tiyatroları, 1. ve 2. Cenevre Konferansları, kimyasal silah saldırısı suçlarını ele alış şekilleri, BM barış elçileri, onlar için çalışan grupların haince görevlerini yerine getirmedeki başarısızlığı ve tüm bu fiyaskolardan sonra haçlı ittifakı kendi islerini kendileri görmeye karar verdiler, Nusret Cephesi’ndeki evlatlarınıza, kadın ve çocuklara saldırdılar, evlerini dümdüz ettiler. Sizin Allah’ınız var ey Şam ehli!
Haçlı ittifakının bizi hedef alan saldırıları Nusayri rejime karşı ribat noktalarımızı ve operasyonlarımızı zayıflatmaya çalışacaktır. Halep sahasında bombalanan adamlarımız rejime karşı savaşlarına ve ribatlarına şehadet edecektir, bu kaybımızın etkisi sadece Nusret Cephesi’nde değil sahanın tamamında hissedilecektir. Ey Şam halkı, bu konuda tavrınızı koyun ve aranızda haça tapanlarla işbirliği yapanlara karşı sert olun. Vallahi bizler sizlere fedayız ve kanlarımız ucuzdur, çünkü vefa ehline feda kolaydır!
Söz veriyoruz ki Nusret Cephesi sahip olduğu tüm güçle Allah düşmanı Nusayri rejimi ve müttefikleri ile tüm cephelerde savaşmaya devam edecektir ve tüm gücüyle haçlılara karşı Şam halkını ve muhacirleri savunacaktır. Bunun için varımızı yoğumuzu ortaya koymaya hazırız. Ihlas ile mücadele eden tüm gruplara nasihat ediyor ve uyarıyoruz ki Bati ve Amerika’nın Tanzim Devle’nin (ISID) liderlerinizi öldürmek ve mallarınıza el koymak gibi sizlere karşı islediği suçları kullanmasına izin vermeyin. Onlar Şam’a bedelini bizim ödediğimiz bir fenalık getirdiler. Lehlerine yahut aleyhlerine olan şeyleri karara bağlamak ve adaleti tesis etmek için İslami mahkemeye gitmeyi reddediyorlar. Bu ve diğer meseleler hangi boyutlara ulaşmış olursa olsun sizleri Batı’nın yanında durmaya ve bu ittifaka katılmaya sevk etmemelidir. Onlar cihad ateşini söndürmek, kendi seküler ajandaları için sizi kullanmak ve bu saldırının ilk hedeflerine ulaştıktan sonra sizi Nusayri rejimle siyasi bir çözüme zorlamak istiyorlar. Kim ki Devle Örgütü’nün ve başkalarının saldırılarına karşı kendini savunursa bunu Haçlı İttifakı’nın bir parçası olmadan yapmalıdır.
Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse o onlardandır. Allah zalimler topluluğunu doğru yola eriştirmez. (Maide-51)
Kimse Bati ve Amerika’nın Müslümanları zulümden kurtarmaya geldiğini sanmasın. Burada Beşar üç yıldır olduruyor, katlediyor, hapsediyor, işkence ediyor, Şam halkı üzerine kimyasal bombalar atıyor, ölü ve yaralı mazlumların sayısı 1 milyona vardı ve bütün bu olanlar barışı ve emniyeti korumaya geldiklerini iddia edenler için barışa ve güvenliğe tehdit oluşturmuyordu? Onlar Irak ve Afganistan’da insanlarımızı öldürenler değil mi? Yahudilere para, silah ve güç vererek Filistin’de Müslümanların öldürülmesine gözcülük etmiyorlar mı? Onlar Yemen, Somali ve Veziristan’da masum ve savunmasız insanları bombalayanlar değiller mi?
Ey sahada savaşan gruplar! Tarih ve Allah’ın şeriatı kendi ülkesine ve topraklarına karşı düşmanlara yardım edenleri en adi tabirlerle anar. Bazıları Şeytan’ın vesveseleri ile kendisinin hedefleri için Batı’yı kullandığını ve onlardan gelecek zararı def ettiğini düşünüyor olabilir. Allah buyuruyor ki: Kalplerinde hastalık olanların başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz diyerek onların aralarına koşuştuklarını görürsün. Ancak olur ki Allah bir fetih nasip eder ve yahut kendi katından bir emir gönderir de onlar kalplerinde gizlediklerine pişman olurlar. (Maide-52)
Şerif Hüseyin adındaki Mekke Emiri hain, Osmanlı zulmüne karşı mücadele adı altında İngiliz ve Fransızlara yardım etti, onlardan kurtulacağını düşündü ve iyi bir şey yaptığını zannetti. Kendisi tarih boyunca en utanç verici tabirlerle anılacaktır. Osmanlı baskısının yerini Yahudi zulmü ve Balfour Deklarasyonu almış (Allah’tan yok ettiğimiz günleri bize göstermesini diliyoruz), Şerif Hüseyin fenalıkları yüzünden İngilizler tarafından sürgün edilmiş, günlük yiyeceğini bile bulamayacak duruma gelmiştir. Bugün hala onun ihanetinin ceremesini çekiyoruz, Irak’taki İngiliz ve Şam’daki Fransız kontrolü bugün tüm bölgede Amerikan hâkimiyetine dönüşmüştür. Bu güne kadar sonraki nesiller yüz yıl boyunca bu utancı ve aşağılanmayı taşıdılar. Bulutları dağıtmak için ciddi hareketlenmelerin başladığı bu anda en başa geri mi dönmeliyiz? Bizler, salih olanlarla birlikte yeni bir Filistin trajedisi yaşanmasına ve İslam projesinin çökmesine izin vermeyeceğiz ki biz ve nesiller boyu Ehli Sünnet Müslümanlar ve mücahitler sahip oldukları her şeyi bu uğurda harcamıştır.
Müslüman milleti bugün salih mücahitler eliyle kendilerini felç eden zincirleri kırmak ve utanç elbisesini çıkarmak için bu hayati öneme sahip ani beklemektedir. Bu an Batılılar eliyle zafere erişme rüyası gören hayalperestlerden uzaktır. Bizler karşımıza hangi engel ve bela çıkarsa çıksın kimliğinden, tarihinden ve prensiplerinden vazgeçmeyen insanlarız. Biz onlar için yasar, onlarla oluruz, Mahşer günü de onlarla birlikte diriltileceğiz. “De ki, iste bu benim yolumdur. Ben ve bana tabi olanlar aydınlık bir yol üzerineyiz. Ve ben Allah’ı tenzih ederim, ona sirk koşanlardan değilim (Yusuf-108)”.
Ilım talebeleri, âlimler, vaizler, düşünürler, yazarlar, sairler ve asil bir kaleme sahip olan herkesi bu yeni haçlı seferine karşı Şam halkını savunmaya, evlatlarının ve mücahitlerin onurunu korumaya çağırıyoruz. Sizlere Ümmeti eğitmek, rehberlik etmek ve teşvik etmek vazifeleri tevdi edilmiştir, ön saflarda yerlerinizi alin!
Ey Lübnan Ehli Sünneti! Sizler için Şam’daki kardeşlerinizin yolunu takip etmenin ve size karşı gece gündüz planlar kuran düşmanınız Hizbusseytan’a karşı ayaklanmanızın zamanı gelmiştir. Şam Sünnilerinin kadın, çocuk ve yaslılarını öldürenler fırsat doğduğunda Lübnan Sünnilerini aynısını yapmaktan çekinmeyecektir. Onlar yakın zamandaki olaylardan sonra dişlerini gıcırdatmaya başladılar. Bu kişiler Sünnilere öfke duymakta, onları birinci düşmanları olarak görmektedir. Sünnilerden 1400 yıl önce öldürülen Muhammed’in (sav) kızının oğlu Hüseyin’in (ra) intikamını almak istemektedirler ve dinlerinin bunun üzerine bina etmişlerdir. Bu iddialarla kendilerine Sünnileri öldürme ruhsatı vermişlerdir ki bu Ömer’in (ra) ellerinden aldığı (Pers) imparatorluğunu tekrar kurmanın tek yoludur. Bugün Lübnan Hizbullah’ı hikmetli zatların kendilerini defalarca uyardığı bir iç çekişmeye sürüklenmiştir. Zavallı Hasan Nasrallah ne Nusayri rejime olanlardan, ne mücahitler eliyle oldurulan yüzlerce savaşçısından, ne onları kendi evlerinde vuran güney semtlerindeki patlamalardan, ne Irak Rafızilerinin başına gelenlerden ne de Sünnilere zarar eriştirmek için nefislerine aldananlardan ders almamıştır. Ve hala Şam’da Sünnilere yaptıklarına devam ederek yaralarından gurur duymaktadır. Arsel’de olanların sonrasında ve bunun öncesinde herkese aşikâr olmuştur ki Lübnan ordusu Hizbullah tarafından kontrol edilmektedir, onların emirlerini yerine getirmekte ve Lübnan’da Şiilerin ajandasını uygulamaktadır. Ey Sünniler, evlatlarınızı düşmanlarınızın hizmetinde olan ordudan alin ve mücahitlerin saflarına katin. Onlar sizin dininizin ve akidenizin koruyucusu ve Müslümanlara yapılan zulümleri yok etmenin tek yoludur.
Ey Nusret Cephesi savaşçıları! Sizler Allah’ı razı edecek isler yaptınız, sizler güzel hatırlanacak isler yaptınız ve Cennetin kapıları sizler için açılmıştır! Ey mücahitler, Allah’a destek olun ki o da sizlere destek olsun, Allah için savaşın ve kendinizi onun yolunda sayın. Ey inananlar, sabr ve sebat edin, Allah’tan korkun ki başarılı olasınız. Bilin ki bu düşmandan sonra böyle başka bir düşmanla karşılaşmayacaksınız, onlarla bizim aramızda tek bir round kalemistir, Allah’ın izniyle biz kazanacağız. Savaşta geri çekilmeyin ki Allah sizi mağlup görmesin. Siz ve Şam halkı Nusayrilere karşı savasınızda o kadar fedakârlık ettikten sonra Haçlı İttifakı sizinle savaşarak sizleri dininden döndürmeye ve bir toz yığını gibi savurmaya niyetlendi. Aramızdaki insanların en iyilerini kaybettik ve sizin Sünnileri savunmak ve insanların bu amaçla etrafınızda toplanmasından başka sucunuz yoktu. Simdi haça tapanlarla ve Arap’ın süprüntüleriyle yeni bir savaşa girme sırası size gelmiştir ve bu Allah’ın izniyle sizin aleyhinize değil, lehinizedir.
(Şiir okuyor.)
Ey İslam askerleri, uçaklardan korkmayın, çünkü onlar sizinle savaş meydanında karşılaşmaktan korkmaktadırlar ve Allah onların üzerindedir, onlardan büyük ve yücedir. Ey iman ve Kuran ehli, sizden öldürülenler Cennet’e, sizin düşmanlarınızdan öldürülenler Cehennem ateşine gitmektedir, haddini asanlar fiillerinde destek görmezler, sevinin ki inşallah bu ilk zafer olacaktır. “Kâfirler tuzak kurarken Allah da onlara tuzak kuruyordu. Şüphesiz Allah tuzak kuranların en iyisidir” (Enfal-30).
Ey Nusret Cephesi askerleri, insanlara karşı nazik olun, taşıyabileceklerinden fazla yük yüklemeyin, hizmetlerinde bulunun, yanlarında tevazu gösterin. Yeryüzündekilere merhamet gösterin ki cennetteki size merhamet göstersin. Gençlere şefkat, yaslılara hürmet gösterin, ileri gelenlerinin fikrini alin.
Cahilin cehaletini ve hakikatin senelerdir yok olduğunu aklınızda bulundurun. Sizin yanınızda duran insanlardan uzaklaşmayın, izzetlerini ve kanlarını savunmaya devam edin. Allah muhacirler ve aileleri ile birlikte olsun, her Ensar bir Muhaciri evine almalı, ona barınak sağlamalı ve kanıyla onu savunmalıdır.
Ilım sahiplerine ve âlimlere saygı gösterin, yaslıların tavsiyelerine kulak verin. İyilikte liderlerinizi işitin ve onlara itaat edin, adaletsizlik ve zulümden kaçının, çünkü zulüm mahşer günü karanlık demektir. Emanete sadik kalın, size hıyanet etmeyene ihanet etmeyin, adil olun ve insanların haklarını teslim edin. Bazılarına duyduğunuz nefret sizi adaletten uzaklaştırmasın, hakki açıkça söyleyin ve suçlayıcının suçlamasından korkmayın. İslediğiniz her günah için Allah’a tevbe edin. Batıla batılla cevap vermeyin ki batılla ancak hak söz ile savaşılır.
İyilikte samimi olan gruplara yardım edin, İslam ve Tevhid bağını aranızda emniyet kemeri yapın, onlar için dostluk ve düşmanlık besleyin, İslam idaresi altında birlesin. Haçlılarla müttefik olan ve onlarla çalışan gruplara karşı dikkatli olun. Dostlara ve tarafsız olanlara saldırmayın. Düşmana karşı sert olun. Casus ve muhbirlere, haça tapanların yardımcılarına merhamet göstermeyin.
Allah’a itaat edin ve aranızda ahitleşin, çünkü yenilgi ancak başıbozukluktan gelir. Arkadan konuşanlardan (koğucular-laf taşıyanlar/çevimen) ve iftiracılardan uzak durun, sihirbazın bir yılda yapamadığı fesadı kogucular bir saatte yapar. Dinde aşırılıktan uzak durun, muhakkak dinde fazla yükleme yapan o yükün altında ezilir. Hariciler ve Irca ile aranıza doğu ve batı kadar mesafe koyun. İnsanlar arasında hüküm verirseniz adaletle hükmedin, günümüz Fıkhını, insanların ahvalini ve şartları gözetin, şüpheli durumlarda had cezalarını uygulamayın. Bilginiz olmayan konularda konuşmayın, karmaşık meselelere fetva vermeyin ve şüpheli şeyleri âlimlere havale edin.
Ve bilin ki zafer sabırdan, kolaylık zorluktan sonra gelir. Allah kitabında vaat ediyor ki: Siz Allah’a yardım ederseniz o da size nusret verir ve ayaklarınızı sabit kılar (Muhammed-7). Vallahi görüyorum ki sizlere bir nusret gelmiş ve Allah sizlere büyük bir lütuf bahsetmiştir.
Ey Allah’ım, aramızdan öldürülenlere merhamet et, onların derecelerini şehitler makamına yükselt ve onları lütfunu bahsettiğin elçilerin, salihler ve şehidlerle birlikte hasret. Onların kardeşlerini amellerinin misliyle mükâfatlandır, kalplerine güç ver, ayaklarını sabit kil ve kâfirlere karşı zafer ihsan eyle. Muhakkak ki sen her şeye kadirsin. Âmin.
Hamd âlemlerin rabbi Allah’adır.
Kaynak: Islahhabet.net