Numan Kurtulmuş Suriye’yi ‘Vekalet Savaşları’ Üzerinden Okumakta Israrlı!

Başbakan Yıldırım’ın birbiriyle çelişen beyanlarıyla düşünüldüğünde tam olarak ne anlama geldiği bilinmeyen dış politikada ‘dostları arttırma’ söylemi, Numan Kurtulmuş’un ısrarlı “vekalet savaşları” açıklamalarıyla daha da karmaşık hale geliyor.

HAKSÖZ-HABER

İsrail ve Rusya’yla ilişkilerde uygulamaya sokulan dış politika ‘dostları arttırma’ söyleminin Mısır ve Suriye’ye de uzanıp uzanmayacağı tartışmaları bir süredir ülke gündemini meşgul etmeye devam ediyor. Konuyla ilgili özellikle de Başbakan Yıldırım’ın yapa geldiği birbiriyle çelişen açıklamaları sıcaklığını korurken bugün Numan Kurtulmuş’un aslında Suriye halkının haklı davasının karşısında duran kesimlerin geliştirdiği literatüre ait bir kavram olan “vekalet savaşları” vurgusunu yeniden dile getirmesi düşündürücü.

Numan Kurtulmuş’un beyanlarına bakılırsa Suriye’de son 3 yıldır tam bir vekalet savaşları durumu yaşanmakta! Galibi olmayan bu vekalet savaşlarında Ortadoğu’da etkili her güç bölgede mevzi kotarmak için içeride belirli bir örgüte patronaj işlevi görüyor. Durum bu olunca da haliyle Suriye’de adalet ve özgürlük mücadelesinden bahsedilemez! Keza “örgütler konfederasyonu”na dönüşen ülkede kimin eli kimin cebinde belli değil!

Farkında olup olmadan Suriye halkının düşmanlarının ürettiği “vekalet savaşları” diliyle konuşan Numan Kurtuluş’un bir de Suriye ve Mısır’da müjdelediği farazi “barış” süreçleri de var ki insan sormadan edemiyor: Kiminle, kim adına ve nasıl bir barış? Bu “barış” rüyalarının Sisi ve Esed canileri ile uzlaşmadan sağlanması mümkün mü? Kurtulmuş’un dillendirdiği “barış” söylemi veya temennilerinin çelişkili yapısı tam da bu soruda karşılık buluyor. Çünkü Kurtulmuş bir yandan Suriye direnişini ve bu direnişi sürdüren örgütleri genellemeci bir yaklaşımla gayri meşru ilan ediyor, öte yandan da Esed’siz gerçek dışı bir barış şarkısını dillendiriyor. Peki, bu nasıl olacak? “Vekalet savaşları”nın arkasındaki güçlerle; mesela İran’la, Rusya’yla, Esed’le uzlaşarak mı “Suriye barışı”nı sağlayacaksınız? Anlaşılan dış politikada “dostları arttırma” retoriğini pek de seven Başbakanda olduğu gibi Numan Kurtulmuş’ta da bu soruların net cevabı yok!

***

Numan Kurtulmuş’un Konya'da Novotel'de düzenlenen Uluslararası Kültür Turizmi ve Medya Kurultayının açılışında yaptığı konuşmada konuyla ilgili sarfettiği sözler:

"Önce halkın barbar rejime, diktatör bir rejime karşı özgürlük mücadelesiyle sokağa çıkması, arkasından rejimin halkın üzerine ateş etmesi, arkasından iç savaş ve son 2-3 yıldır devam eden vekalet savaşlarıyla harabeye dönmüş bir Suriye. Suriye, örgütler konfederasyonu haline gelmiş vaziyette. Her örgütün arkasında da şu ülke, bu ülke. Bu ülkeler desteklerini veriyor ve vekalet savaşlarıyla Ortadoğu'da bölgesel güç elde etmenin peşinde koşuyorlar. Olan Suriye halkına oldu. 450 bin masum Suriyeli öldü. O canım şehirleri yerle bir eden önce rejimin uçakları, arkasından ona destek veren ülkelerin uçakları. Suriye bu durumdan çıkmak, kurtulmak mecburiyetindedir. Eğer Suriye'deki bu kaos ve kriz çözülemezse, artık Suriye üzerinden Ortadoğu'daki vekalet savaşlarının sonu gelmiştir. Bundan sonra Suriye'de vekalet savaşının arkasında duranlar, Suriye'deki bir bölgesel savaşın, Suriye kaynaklı bölgesel bir savaşın ve giderek küresel bir savaşın içinde kendilerini bulurlar. Dolayısıyla ben, Suriye'de çözümden yana bir umut doğduğu kanaatindeyim. Türkiye olarak da Suriye'de, Suriye halkının istediği bir barışın sağlanmasının kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum ve Türkiye olarak da buna destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum."

"Bu söylediğimiz ilkelerden taviz vereceğiz anlamına gelmiyor. Türkiye, çevresindeki ülkelerle barışırken, ne barıştan ne uzlaşıdan ne hukukun üstünlüğünden ne özgürlükten ne demokrasiden ne de adalet ilkelerinden taviz vermeden yeni bir barış düzeninin kurulması için elinden gelen gayreti ortaya koyuyor.

Ümit ederim ki başta Suriye'de bir barış düzeninin ortaya çıkması, bir bütünlük içerisinde bir komşu ülke olarak halkın istediği bir rejimle yoluna devam etmesi, Irak'ta merkezi hükümet ve diğer bölgesel yönetimlerin uzlaşı içerisinde ama tek bir Irak olarak yoluna devam etmesi, Mısır ile Mısır halkıyla yeniden köprülerin kurulup adalet temelinde, özgürlük temelinde yeni bir Mısır'ın inşasına Türkiye'nin katkıda bulunması mümkün olur, imkan dahilinde olur."

Yorum Analiz Haberleri

Camiler Ermeni, Rum ve Yahudilere de satılmış
Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?