Nobel Ödüllü Gazeteci Tevekkül Karman’dan Suudi Arabistan’a Tepki

Nobel ödüllü gazeteci Karman, Suudi gazeteci Kaşıkçı'nın kaybolmasına dair, "Eğer tutukluysa Kaşıkçı'nın bırakılmasını ve Suudi yetkililerin bu politikalarından vazgeçmelerini talep ediyoruz." dedi.

Washington Post Yazarı Cemal Kaşıkçı'nın, 2 Ekim'de evlilik işlemleri için gittiği ve bir daha çıkmadığı Suudi Arabistan Başkonsolosluğu önündeki bekleyiş devam ediyor.

Levent'teki başkonsolosluk binası önünde yerli ve yabancı basın mensupları sabah saatlerinden itibaren beklemeye başladı.

Başkonsolosluk binasının önüne gelen sivil toplum kuruluşları temsilcileri de ellerinde Kaşıkçı'nın fotoğrafının olduğu dövizler taşıdı.

Nobel ödüllü gazeteci Tevekkül Karman, Demokratik Devrimler Arap Meclisi adına yaptığı açıklamada, Cemal Kaşıkçı'ya yapılanlar hakkında kesinlikle susmayacaklarını belirtti.

Cemal Kaşıkçı'nın kaçırılmasının çok büyük bir insanlık suçu olduğunu vurgulayan Karman, şöyle konuştu:

"Buradan nereye geçtiği ve ne durumda olduğu, hangi zorluklar içerisinde tutulduğu hakkında bir bilgimiz yok. Bu durumda biz Demokratik Devrimler Arap Meclisi olarak bu yapılan eylemi kınıyoruz ve bununla alakalı bütün sorumlulukları Suudi Arabistan rejiminin istihbaratına yüklemekteyiz. Bu eylem kesinlikle bir tahkikattan geçmeden kabul edilemeyecektir ve bu tahkikatın uluslararası bir mahkeme düzeyinde, uluslararası düzeyde yapılması gerekiyor. Bununla alakalı bütün sorumlular, bütün işbirlikçiler soruşturulmalı ve hiçbir şekilde suçlarından ve sonuçlarından kaçmamaları gerekiyor. Artık canilerin bu sorumluluklarından kaçmamalarının vakti geldi. Bundan sonra da herhangi bir kaçışı kabul etmeyeceğiz."

Meclis üyeleri ve Arap aydınları, politikacılar, basın mensupları ve Arap vatandaşlarının olayı protesto ettiklerini dile getiren Karman, uluslararası camiayı Arabistan otoritesine baskı yapmaya davet etti.

Kaşıkçı'nın akıbeti ile ilgili bir an önce bilgi sahibi olmak istediklerini vurgulayan Karman, "Kaşıkçı, eğer tutukluysa ani bir şekilde bırakılmasını talep ediyoruz. Suudi Arabistan hapishanelerinde yapılan işkenceleri kesinlikle kabul etmiyoruz. Suudi yetkililerin bir an önce bu politikalarından vazgeçmelerini talep ediyoruz. Arap Meclisi olarak, daha fazla bir arada bulunmamız gerektiğini, yeni bir Arap Projesini başlatmaya davet ediyoruz. Vatandaşlık temelli bir devletin kurulmasını, bu devletin içinde de ajanlığın olmamasını istiyoruz." dedi.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'a güveniyoruz"

Arap Baharı Devrimlerini Savunma Konseyi Başkan Yardımcısı Eymen Nur da Meclis olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a güvendiklerini belirterek, şöyle konuştu:

"Ümmetin lideri Recep Tayyip Erdoğan'a sonsuz güvenimiz ve inancımız var. Biz Recep Tayyip Erdoğan'ın, arkadaşımız Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında bütün bilgileri son derece şeffaf bir şekilde açıklayacağına inanıyoruz. Biz kendilerinden Meclis olarak bu konu hakkında daha da fazla şeffaflık istiyoruz. Arap medyacıları olarak, birçok zulme maruz kalmaktayız. Bizler konsolosluklarda ya da elçiliklerde ne ikametlerimizi ne pasaportlarımızı yenileyebiliyoruz. Türkiye'de ya da başka bir ülkede kalmak ya da seyahat etmek için gerekli dokümanları elde edemiyoruz. Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın basına verdiği önemin farkındayız. Kendilerinden basın mensupları ve aktivistler olarak Türkiye'de faaliyetlerimizi sürdürmek için gerekli kolaylıkları istiyoruz."

"Hayatından ciddi bir şekilde endişe ediyoruz"

MAZLUMDER Genel Başkanı Ramazan Beyhan, Cemal Kaşıkçı'dan 1 haftadır haber alınamadığını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Cemal Kaşıkçı bu kapıdan içeri girmiş ama çıkışı henüz belgelenmemiştir. Cemal Kaşıkçı en azından burada mazlumdur. Hayatından ciddi bir şekilde endişe ediyoruz çünkü bu konuda kesin bir bilgi vermekten kaçınıyorlar. Eğer burada işkence ve kötü muameleye tabi olmuşsa bu bir insanlık suçudur, eğer hayatına kastedilmişse bu taammüden, pusu kurarak, tasarlayarak adam öldürmektir. Bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek gibidir. Cemal Kaşıkçı'ya hangi suçtan dolayı böyle bir muamele yapıldığı sorulduğunda cevabı, eleştirmesi, fikrini ve düşüncesini doğru bildiği şekilde ifade etmesidir. Bu aynı zamanda ifade hürriyetine, düşünce, fikir ve vicdan hürriyetine yapılmış bir haksızlık, bir saldırıdır. Bu sadece bir gazeteciye karşı yapılan bir saldırı değil, konuşan, düşünen, ifade eden bütün insanların ifade hürriyetine müdahaledir. Gazetecinin doğasında zaten eleştirmek, fikrini ifade etmek vardır. Dolayısıyla habercileri bu şekilde bastırmak doğru değildir."

Beyhan, "öldürüldüğü" haberlerinin sorulması üzerine, "Herhangi bir bilgi üzerine söylemiyoruz, sadece 1 haftadır bu konuda bilgi alamadığımız için bunu söylüyoruz. Bu endişelerimizi arttırıyor. Burada Cemal Kaşıkçı'nın bu muameleye tabi olması Suudi devletinin, yetkililerinin, rejimin bilgisi dahilinde yapılıyorsa bu gerçekten uluslararası bir skandala sebep olur. Eğer buradaki yetkililer görevini aşmışsa, böyle bir şeye cüret etmişse bunların hukuk önüne çıkarılması ve yargılanması gerekir. Aksi halde bugün yeryüzünde bulunan bütün Suudi elçilikleri ve konsolosluklarına insanlar endişeyle gireceklerdir. Böyle bir ithamın altından kalkmak elbette ki mümkün değildir. Suudi yetkililerin bir an önce bu olayı açığa kavuşturması, kötü davranılmış ya da canına kast edilmişse onların yargılanmasına müsaade etmesi gerekmektedir. Cemal Kaşıkçı yalnız değildir. Haksızlığa karşı susmayıp, kalemini kullandığı için onun yanındayız."

Basın Konseyi'nden açıklama

Basın Konseyi, Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosluğu'na girdikten sonra kendisinden haber alınamayan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti ile ilgili Suudi Arabistan yetkililerinin acilen tatmin edici bir açıklama yapmasını beklediklerini bildirdi.

Konseyden yapılan yazılı açıklamada, Washington Post yazarı Kaşıkçı'nın geçen hafta salı günü İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamadığı bilgisinin medyada yer aldığı hatırlatıldı.

Söz konusu haberlerde gazetecinin öldürüldüğüne dair bilgilerin de paylaşıldığına vurgu yapılan açıklamada, Suudi Arabistan devletine ait politikaları eleştiren muhalif kimlikli bir gazetecinin kaybolmasının, korku ve endişeleri daha da artırdığına işaret edildi.

Açıklamada, hiçbir gelişmenin bir insanın yok edilmesine neden olamayacağı belirtilerek, "Üstelik bu olayın bizim ülkemizde yaşanmış olması da ayrı bir üzüntü kaynağıdır. Cemal Kaşıkçı'nın akıbeti hakkında, Suudi Arabistan yetkililerince makul ve tatmin edici bir açıklama yapılmasını acilen bekliyoruz." ifadeleri kullanıldı.

Suudi Arabistan yönetiminin açıklamasına rağmen, Kaşıkçı'nın öldürüldükten sonra cesedinin binadan çıkartıldığına dair iddiaların olduğu aktarılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu bakımdan, Başkonsolosluk binalarına giriş-çıkışları gösteren görsel kayıtların eksiksiz olarak mevcut olup olmadığını soruyoruz.

Şüphesiz ki var olması gereken bu kayıtların bir bütün olarak Türk makamlarının incelemesine sunulmasından sonra gerçeğin kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyoruz. Konuyu soruşturduklarını açıklayan Türk makamlarının da bu olayın aydınlatılması hususunda daha ısrarlı ve daha kararlı bir tavır sergileyeceklerine, olası siyasi-diplomatik uzlaşmalar sonucunda işin peşini bırakmayacaklarına inanıyoruz. Cemal Kaşıkçı’nın akıbeti netliğe kavuşturulana kadar, konunun takipçisi olmayı sürdüreceğimizi kamuoyuna duyururuz."

Kaynak: AA

Gündem Haberleri

THY 13 yıl sonra Şam ve Halep seferlerini başlatıyor
Mağlubiyeti sindirememiş Esedçiler mağduriyet üretme peşinde
CHP'li Muğla Büyükşehir Belediyesi Atatürk büstü olmayan tek yer bırakmayacak
Filistin için İran'ın gemisine “1000 Genç”
Ticaret Bakanlığı: İsrail mallarının Türkiye limanlarına indirilmesi müsaade edilmiyor