Zeliha Nisan Önder / Haksöz Haber
Bazı kişi ve çevreler tarafından çeşitli nedenlerle sürekli eleştirilse de Nobel Edebiyat Ödülü’nün kime verileceği edebiyat dünyası için her yıl merak ve tartışma konusu oluyor. 2006’da Orhan Pamuk’un da aldığı bu ödülü, Jean Paul Sartre 1964 yılında İsveç halkından özür dileyerek reddetmişti. Pasternak, Soljenitsin gibi yazarların politik baskılar nedeniyle zamanında alamadıkları bu ödülü açıkça reddeden tek yazar Sartre.
Nobel Edebiyat Ödülü bu yıl, Çinli yazar Mo Yan'a verildi. 1955 doğumlu yazar için “gelmiş geçmiş en meşhur Çinli yazar” ifadesini kullananlar var. Mo Yan; sıklıkla sansüre maruz kalmış, eserleri korsan yollarla okurlara ulaşmış bir isim. 1987 yapımı “Red Sorghum” adlı filme ilham veren iki romanıyla Avrupa ve ABD'de ünlenen yazar; Franz Kafka ve Joseph Heller'e, Çin'in verdiği cevap olarak niteleniyor.
Ödülü bu yıl biraz daha merak ve tartışma konusu yapan gelişmelerden biri de bahis konusu bile olmasıydı. Dünyanın en büyük bahis şirketi Ladbrokes'un verdiği oranlara göre kazanması en muhtemel isim Japon yazar Haruki Murakami olarak görülüyordu. Ladbrokes'un bu yılki tahminleri arasında ayrıca Suriyeli şair Adonis, Hollandalı yazar Cees Nooteboom, Britanyalı yazar Ian McEwan ile söz yazarı Bob Dylan bulunuyordu.
İsveç Akademisi Daimi Sekreteri Peter Englund’un, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, Çinli yazar Mo Yan’ın, eserlerinde "tarih, masal ve çağdaş olanı harmanlayan sanrısal gerçekçiliğini" öven sözler yer alıyor. Geleneksel Çin edebiyat kültürü ile birlikte, eserlerinde kendine özgü bir dünya yaratan yazarın, bu dünyada fantezi ile gerçekliği birleştiren bir tarza sahip olduğu belirtiliyor. Asıl adı Guan Moye olan yazarın, kendisine müstear olarak seçtiği “Mo Yan”, Çincede “konuşma” anlamına geliyor.
Ajanslara düşen ilk haberlere göre Çinli yazar, ödülün kendisine verilmesine çok şaşırdığını söylemiş. Komünist Parti'nin yerel yetkilileri tarafından, doğup büyüdüğü kasabada onuruna verilen ve balıkla istiridyenin servis edildiği yemekte konuşan Mo Yan, ''Gaomi'nin bu kadar kaliteli bir restorana sahip olduğunu bilmiyordum.'' demeyi de ihmal etmemiş.
Mo Yan'ın son romanı, Çin'in tek çocuklu nüfus kontrol politikasını ele alıyor. ''Kurbağa'' adını taşıyan romanda kürtaj, zorunlu kısırlaştırma ve benzeri korkunç uygulamalara tanıklık etmiş bir doğum uzmanının hayatı anlatılıyor. Bu doğum uzmanının hastalar, aile kavramı ve partiye duyduğu ama birbirleriyle çelişen sadakat duygularını uzlaştırma çabası romanın temelini oluşturuyor.
*
1955'te Çin’in kuzeyindeki Shandong eyaletine bağlı Gaomi kasabasında, çiftçilik yaparak geçinen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen yazar, 12 yaşında okulu bir süreliğine bıraktı. Yazarın 1981 yılında yazdığı ilk kısa hikâyeleri olan "Kuru Nehir", "Sonbahar Suyu" ve "Halk Müziği", 1981’de bir edebiyat dergisinde yayımlandı.1986’da Çin'in başkenti Pekin'deki Halkın Kurtuluş Ordusu Sanat Akademisi’nden mezun olan yazar, ilk kısa romanını da bu yıl kaleme aldı. Yazar, 1987 yapımı “Kızıl Darı Tarlaları” adlı filme ilham veren iki romanıyla Avrupa ve ABD'de ün kazandı. Eserleri sıkça sansüre maruz kalan yazarın eserleri korsan yollarla okurlara ulaşmıştı.
"Gelmiş geçmiş en meşhur Çinli yazar’’ olarak anılan Mo Yan’a, Hong Kong Açık Öğretim Üniversitesi tarafından fahri doktora, Çin’in Qingdao Bilim ve Teknoloji Üniversitesi tarafından da misafir profesör unvanı verilmişti.
Yapıtlarında, fantezi ile gerçekliği birleştiren bir tarza sahip olan Mo’nun, geleneksel Çin edebiyat kültürünü de gözeten yeni bir bakış açısı ve yazma tarzı oluşturduğu söylenebilir.
Mo Yan, yaptığı bir açıklamada, ilk romanlarını yazmasının nedeninin yoksulluktan kurtulmak olduğunu söylüyor. Fakat durumun zamanla değiştiğini de ekliyor: “Şu an oburluk yapabilmek için yeterince para ve zamana sahibim. Ama hâlâ niçin yazıyorum? Çünkü söyleyeceğim şeyler var.”
Mo Yan’ın, henüz Türkçeye çevrilmiş bir eseri yok.