Niye karşı çıkıyorsunuz?

Ekrem Dumanlı

İlginç tartışmaların tam merkezinden geçiyoruz. Bu geçiş sırasında kimin şuur altında ne varsa ortaya o çıkıyor. Bir başka deyişle, kimin ne kadar demokrat, kimin ne kadar vesayet taraftarı olduğu da çıkıyor gün yüzüne.

Tartışmalar o kadar alevleniyor, öfkeler o kadar kabarıyor ki, o saate kadar hep maskeli konuşanlar bir anda gerçek yüzünü göstermek zorunda kalıyor. Anlaşılan o ki bu durum bir süre daha böyle devam edecek...

Mesela hafta içinde askerî yargı konusu gündemdeydi. Çünkü iki maddelik yasa, iki önemli yenilik getiriyordu. Bir: Bundan sonra asker kişiler disiplin suçu dışındaki suçlamalarda sivil yargıda yargılanacak. İki: Sivil kişiler askerî mahkemede yargılanmayacak. Uzun lafın kısası bu. Tam bu noktada herkese şu soruları tevcih etmek gerekiyor: Siz bu iki düzenlemeden hangisine karşı çıkıyorsunuz ve hangi mantıkla kendinize makul sebep uydurabiliyorsunuz? Bunlardan birine karşı çıkan bir adam kendine hâlâ demokrat diyebilir mi? Bu iki meseleye karşı çıkan siyasi partinin Meclis'te ne işi olabilir? Bu konularda dünya standardında demokrasi istemeyen ve askeri kışkırtarak ultra ulusalcılık yapanların dünyanın en özgürlükçü mesleği olan gazetecilikle ne gibi bir ilgisi bulunabilir?

Neymiş? Yasa gece yarısı çıkmışmış. Ne önemi olabilir ki bunun! Zaten bizim Meclis sabahlara kadar çalışıyor. Önemli olan, yasayı çıkarmak için yeterli sayıya erişip erişilemediği. Nitekim yasanın çıkmasına uygun sayı bulunmuş. Diğer itiraz noktası daha vahim: Yasa çıkarılırken CHP ve MHP'ye bilgi verildiği, görüşmeler yapıldığı, yasa metni önceden sunulduğu halde 'Bizim haberimiz yoktu' gibi bazı ucuz siyaset numaralarının yapılması, kamuoyunun beklentisi olan siyaset olgunluğuna yakışmıyor.

Daha birkaç hafta önce '12 Eylül darbesini yapanları yargılayalım' diye yeri göğü inleten CHP, şimdi bu yasaya neden bu kadar şiddetle itiraz etti? Ayıp değil mi? Bu kadar köklü bir partinin ibresi iki hafta da olsa demokrasiyi gösteremiyor mu? 'Darbeciler'i hangi mahkemede yargılamayı düşünmüşlerdi ki şimdi 'askerlerin sivil mahkemede yargılanmasını öngören yasa'ya itiraz ediyorlar? CHP daha şimdiden tutturmuş 'Anayasa Mahkemesi'ne gideriz' diyor. Bu utanç CHP'ye yeter! Askerî yönetimlerce kapatılan bir parti, askerî mahkemelerde sürüm sürüm süründürülen bir siyasî gelenek bu kadar mı samimiyet sınavında yere çakılır? 12 Eylül darbesinden hafızalarında kalan hiç mi bir hatıra yoktur CHP'liler için? Demek ki bu zihniyetin antidemokratik dönemleri sorgulaması, sadece bir tribün şovundan ibaretmiş. Eğer bu ülkede gerçekten sol varsa CHP'nin son tavrını mutlaka eleştirecek, yapılan arkaik muhalefet anlayışının hesabını soracaktır...

MHP, bir dönem çok ağır sınavlardan geçti. 12 Eylül darbesi, hayatını devlet için ateşe atan genç kuşakların devlet tarafından feci bir şekilde cezalandırılmasıdır. Bu acı hikâyeyi bugünkü MHP vitrin kadrosunun bir kısmı bilmiyor. Bilemez de. Türk-İslam ülküsü deyip yola çıkan gencecik çocukların 'devlet elden gidiyor' diye, 'iş başa düştü' diye giriştiği kavganın ne kadar romantik ama samimi; darbecilerden gördüğü muamelenin ne kadar gerçekçi ama yıkıcı olduğunu o gün başka âlemlerde gezenler bilemez. Dönüp kendi çilekeş tabanlarına sorsunlar ve desinler ki: 'Darbe yaparak kanunları çiğnemiş askerin sivil mahkemede yargılanmasına karşı mısınız?' Bir de kırık gönüllerini daha fazla örselemeden sorsunlar: 'Sivillerin askerî mahkemede -emir komuta zincirine dayanarak- yargılanmasına karşı çıkmak bizim acı hatıralarımıza dokunur mu?'; eminim ölümcül işkenceye maruz kalmış, kıldan tüyden bir mesele için yıllarca zindanda kalmış 'ülküdaşları' onlara bir şeyler söyleyecektir.

Herkesin yan çizmesi bir şekilde anlaşılabilir de; bazı gazetecilerin bu kadar askerî mahkeme heveslisi olduğuna bir anlam verilemez. Hani darbe karşıtıydınız, hani demokrasiye tam destek veriyordunuz, hani darbeyi insanlık suçu olarak görüyordunuz? Sizin mantığınıza göre askerlerin disiplin suçları dışındaki suçlardan dolayı (bu arada darbe yapmak suçu da dahil olmak üzere) sivil mahkemede hesap vermemesi gerekiyor.

Niçin? Muhtemel cevap şu: 'Askerimizin itibarını koruyalım!' Buna hiç kimsenin itirazı olmaz. Ancak, askerin itibarını korumak, darbecileri korumak anlamına gelmez; tam aksine asker içinde cuntaların oluşmasını ciddi suç haline getirmek ve o tür teşebbüslerin hesabını sivil mahkemede sormak askerin itibarını korumaktır. Ordumuzun itibarı, hepimizin itibarı. Tam da bu yüzden darbeciliğe karşı çıkmak gerekiyor. Bu ülkenin en büyük darbe karşıtı, bu ülkenin Genelkurmay Başkanı olmalı. Darbecilerle ilgili sorulan bir soruya Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ "İçimizde barınamazlar." demişti. Gayet güzel bir cevap, tarihî bir yaklaşım. Ancak bu sözün -bütün kamuoyu huzurunda söylenen sözler gibi- bir samimiyet sınavından geçmesi mukadder. Yanlış uygulamalar konusunda bir tereddüt varsa yeni düzenlemelerle izale edilebilir; ancak bu saatten sonra atılacak geri adım demokratik kazanımların kaybedilmesi manasına gelir. Bunun hesabını Anayasa Mahkemesi'ne başvuran da veremez; çift başlı yargıdan her fırsatta yaka silken yüksek yargının herhangi bir organı da... Adama sorarlar: Dünya hukuk sisteminin en temel meselesine ve dünya demokrasi standardının en belirgin özelliğine neden karşı çıkıyorsun? Bu karşı çıkış bir vesayet sistemine duyulan özlemden başka nedir?..

ZAMAN