Kenan Alpay’ın yazısı:
Kanunla Terbiye, Kayyımla Bilim ve Sanat
Söylemler değişiyor çünkü zihinsel kodlar ve pratikler epeyce değişti hatta kritik pek çok alanda savrulmalar, başkalaşmalar yaşandı. Muhafazakâr-dindar çizginin siyasi, bürokratik, akademik aktörleri başta olmak üzere farklı sahalardaki temsilcileri öncelikli ve alamet-i farika kabul edilen iddialarıyla ağır bir imtihandan geçiyorlar. Bu ağır imtihanlardan yüzümüzün akıyla çıktığımızı, bugünden yarına yaşadığımız dünyaya imrenilecek bir miras bıraktığımızı söyleyebilsek keşke.
Bilim ve Sanat Vakfı’na neden el konuldu? Kayyım atanan Şehir Üniversitesi’nin kurucu vakfı olduğu için. Vakıflar Genel Müdürlüğü en acil tarafından üç uzman gönderip BİSAV’ı “teslim aldı”. Meğer YÖK’ün talimatnamesine göre BİSAV’ın tüzel kişiliğini korumak, maddi varlıklarına ve kuruluş amaçlarına sahip çıkmak bizzat Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün göreviymiş. Bilim ve Sanat Vakfı’na el konulması ile Şehir Üniversitesi’ne el konulması süreci tabii ki birbirine paralel işliyor.
Ne var ki; BİSAV’a el konulması Şehir Üniversitesi’ne el konulması gibi kamuoyunda hiç de sessizlikle karşılanmadı. BİSAV’a el koyma ve teslim alma işleminin huzursuzluk ve hüzünden öteye siyasal ve toplumsal yapıyı derin ve kronik bir takım hastalıklara sürükleyeceğine dair endişeler dile getirildi. Yumuşak ve içeriden bir üslupla ancak usul ve teamüllere ilişkin son derece esaslı bir takım uyarılar kamuoyuyla paylaşıldı.