Nimetler artınca refah da artar mı?

Tuna-1 ve Sakarya Doğalgaz Havzası'nın daha güçlü hukuk ve siyaset yolunda güzel bir adım olduğunu söyleyen Alpay, Türkiye'nin bu nimetlerle hem ortadoğuda hem batıda oluşturduğu stratejilerini geliştireceğini belirtiyor.

Kenan Alpay'ın yazısı:

Türkiye bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı müjdeyle Karadeniz’de önemli bir doğalgaz havzası bulduğunu bu hafta bütün dünyaya ilan etti. Çalışmalar kapsamlı ve süratli bir biçimde devam ediyor ve ilave yeni kaynakların bulunması da kuvvetle muhtemel. Kuşkusuz bu keşif Türkiye gibi enerji ihtiyacı had safhada olan bir ülke için ekonomik açıdan olduğu kadar stratejik açıdan da önemli kazanımlar elde etmek manasına geliyor. Bu yönde bir yolun açılmış olması ise hepsinden daha değerli bir kazanımdır.

Sevinmek ya da Sevinmemek Değil Bütün Mesele

Karadeniz’de geniş ve değerli bir doğalgaz havzasının bulunmuş olması karşısında oldukça geniş bir kesim sevince gark oldu, ümitlerinin yakın ve kuvvetli olduğu hissine kavuştu. Toplumun bir kesimi ise haberlere temkinle yaklaşıp daha çok “nasıl çıkarılacak, nasıl pazarlanacak, ne şekilde ekonomiye katkısı olacak?” gibi kimi sorular seslendirdiler. Öteden beri bildiğimiz ve görüp işittiğimizde hiç de şaşırmadığımız bir kesim ise meseleyi tahfif edip alay konusu yapan bir şekilde tavır aldı. Kabaca üçe ayrılan bu üç tavrın her şeyiyle bilimsel, objektif, istatistiklere dayanan ve rasyonel izahlara sahip olduğunu söyleyecek değiliz elbette. Kim ne derse desin bu tavırların şekillenmesinde siyasal kimlik ve tercihlerin ağırlığı diğer faktörlerin ağırlığından daha fazladır. Çünkü Türkiye toplumu öteden beri politik bir toplumdur. Devlet-toplum ilişkisinde geniş tecrübelere sahip olduğu için de haber ve gelişmelere siyasal anlamlar yüklemeye her zaman temayüllüdür.

Yazının Devamı >>>

Yorum Analiz Haberleri

Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!
İşgal edilen zihinler
AK Parti ve MHP’nin gençlik teşkilatları Filistin davasının neresinde?
Metalaşan değerler ve ahlaki çözülme