Niko; Niko’luk yapmazsa, niye karşı çıkalım?

Ali İhsan Karahasanoğlu

HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, Vatan gazetesinden Deniz Güçer’e konuşmuş.

Yeni HSYK sistemini değerlendirip, kendilerine yönelik eleştirileri cevaplamış!
Şöyle demiş Kadir Bey: “Keşke teşkilatımızda değil Alevi, ‘Niko’ adında bir hakimimiz olabilseydi, ‘Artin’ isminde bir savcımız olabilseydi.”
Bu cümlenin kuruluşundan, sanki Alevi hakim ve savcımız hiç yok da, Kadir Bey; Alevi hakim-savcı olmasını istediği gibi, daha ötesinde Niko ve Artin isimli hakim-savcı da istiyormuş, bu kadar özgürlükçü imiş gibi bir görüntü çıkıyor...
Bu görüntüyü hemen düzeltelim.
Alevi kökenli bir tane, iki tane değil, yüzlerce hakim ve savcımız var.
Hem de, diğer hakimlere oranla, özellikle Yargıtay ve Danıştay’daki oranları, diğer tüm hakimlere oranla hayli yüksek olarak.
Şöyle söyleyelim, tüm hakimler içindeki Alevi hakim ve savcılarımızın oranı % 5 ise, yüksek yargıdaki Alevi hakimlerin oranı % 50’dir!
Bu kadar orantısızlık var yani..
Kadir Bey buyursun bunu bir izah etsin!..
Nasıl izah edecek?
“Aleviler, baba mesleği olarak hukukçuluğa çok yatkın. Diğer hakimlere göre bu meslekte çok daha fazla başarılı oluyorlar, onun için de kolay yükseliyorlar” mı diyecek?
Böylece diğer hakimlere hakaret mi edecek?
Yoksa gerçeği teslim edip, “Seyfi Dede ile Moğultay Baba sağolsun!” mu diyecek?
Kadir Bey’in izah edeceği (aslında edemeyeceği) konu çok.
Kadir Bey röportajında, Alevi hakim ve savcının varlığına karşı çıkanlar varmış gibi bir söylem geliştirmiş!
Oysa, Alevi hakim ve savcıya kimsenin karşı çıktığı yok.
Alevi hakime karşı çıkmadığımız gibi, Niko’ya da, Artin’e de karşı çıkan yok...
Ama biz de, her aklıselim insan da, şuna karşı çıkar: Hakim Niko, mahkemesinde açılan davalarda Yuhannes’in davasını bir ay sonrasına, Ahmet’in davasını üç ay sonrasına bırakıyorsa, buna herkes karşı çıkar..
Artin, Ahmet’e yapılan hakaretlerde takipsizlik kararı verip, Avram’a yapılan hakaretlerde hemen dava açıyorsa, işte buna karşı çıkarız.
Aynı kurallar, Alevi hakimler için de geçerli.. Diğer hakimler için de geçerli.
Kısaca söylersek; karşı çıkılan husus, hakimin inanç kökeni değil.
Karşı çıkılan husus, hakimin inanç kökenine göre farklı karar vermesi, karar verdirmesi..
Bunlar biraz soyut nitelemeler. Somuta gelelim, müşahhas örnek verelim.
HSYK üyeleri şikâyetçi oluyor.
Vakit’in, diğer gazetelerin yazarları sanık konumuna düşüyor.
Haydi diyelim ki, hangi yazıda hakaret var, hangisinde yok kıyaslaması yapılması çok zor.
O zaman çok somut bir veriyi paylaşalım.
HSYK üyesi şikâyetçi ise, duruşma 1 ay sonrasına veriliyor, başka kişilerin şikâyetçi olduğu davada duruşma 3 ay sonrasına veriliyor ise, burada bir subjektiflik yok mudur?..
Bu uygulamaya karşı çıkılması gerekmez mi?..
Bir başka somut örnek: HSYK üyeleri, birçok gazeteciye tazminat davası açtı.
Ankara Asliye Hukuk Mahkemelerini şöyle bir gezin ve açılan davaların bilgilerini toplayıp, sonucunu söyleyin: “Manevi tazminat davaları, normalde 3, 4 veya 5 duruşmada hatta çok daha uzun sürede karara çıkarken, HSYK üyelerinin açtıkları davaların tamamı, sadece bir duruşmada karara çıkmış mı, çıkmamış mı?”
Yalan olmasın, sadece 1-2’si de, o da çok açık bir kural gereği, ikinci duruşmada karara çıkıyor! (Kararın, mutlaka HSYK üyeleri lehine olduğunu söylemeye gerek yok sanırım.)
İşte karşı çıktığımız husus budur bizim.
HSYK üyesi şu inançtan da olsa, bu inançtan da olsa; karşı çıktığımız husus işte bu!
Yoksa, hakimin inancından bize ne!..
Hakim, davacı Niko da olsa, Ali de olsa, Ahmet de olsa aynı uygulamayı yapıyor, hiçbir ayrımcılık ve ayrıcalık sergilemiyorsa, biz o hakimin inancına niye bakalım?..
Ama gerçekler ortada işte..
Sadece kendileri değil, bir de alt mahkemelerdeki hakimleri de etki altına alan bir ekip var yargıda..
Buna karşı çıkmayacak mıyız?
“Bizim inanç kökenimize karşı çıkıyorlar” dediniz diye, sizin yaptığınız subjektif uygulamaları görmezlikten mi geleceğiz?..
“Alnımızın teri ile göreve geldik” dediniz diye, kabullenip oturacak mıyız? Araştırmayacak mıyız, “Göreve gelişiniz, alnınızın teri ile mi, yoksa Seyfi Dede’nin etkisi ile mi?” diye..

VAKİT