Kenan Alpay’ın yorumu:
Türkiye açısından yoğun bir biçimde Amerika ve Avrupa’nın güvenilmezliğine yapılan vurgular kim ne derse desin Rusya ve İran’a yönelik en küçük bir güven duygusu oluşturmuyor. Fakat bu arada çok garip hatta çok ayıp bir şekilde Rusya ve İran’ın Astana Anlaşması’nda varılan mutabakatı çiğnemesini dahi tevil ederek veya ‘radikal örgütleri’ bahane edip meşrulaştıracak son derece kompleksli bir ruh halinin tezahür edişine şahitlik ediyoruz.
Tahran Zirvesi’ne eşlik eden hayal kırıklığı ve anlaşmaları sabote eden saldırıları makul bir biçimde izah edememenin derinleştirdiği şaşkınlık güya Hükümet’e müzahir bazı stratejist ve analistleri “Rusya bombardıman ediyor ama hele bir sor neden?!” kıvamına sokuverdi. Aynı zirvede İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin sarf ettiği “Amerika’yı Fırat’ın doğusundan çıkarmak gerek” cümlesinde esas olarak PKK-PYD’nin değil bu örgütün kontrolüne dair rekabet yaşandığını izhar eden sinsi siyasetinden dahi umut ve memnuniyet devşirilebildi ne yazık ki.
(…)
Yazının devamını okumak için tıklayın: Nihai Tespitiniz ‘Son Kale’ ve ‘Son Savaş’ Söylemi mi?