Nevruz’un Gününü Tayin Hükümetin İşi mi?

Devletin Kürt ulusalcılarına, Kürt ulusalcılarının da devlete yönelik Nevruz üzerinden sürdürdüğü “çivi çiviyi söker, budur bunun ilacı” inatlaşmasının gelip dayandığı yer aşılmaz-yıkılmaz bir duvardır.

Kenan Alpay, Nevruz'u ve Nevruz kutlamalarının 18 Mart Pazar günü yasaklanması sonrasında ortaya çıkan manzarayı yorumluyor:

Krizi Otomatik Pilotaja Bağlamak

Her sene halkıyla siyasetiyle Nevruz öncesi ve sonrası gerginlik yaşamak Türkiye için değişmez bir kader oldu artık. Fakat bu sene BDP’nin 21 Mart’ta değil de 18 Mart Pazar günü kutlama girişimlerini İçişleri Bakanlığı valilikler eliyle yasakladı. “Bayram, gününde kutlanır” denildi, provokasyon ihbarı alındı denildi, KCK-PKK şehirleri kana bulayacak denildi ve Nevruz için Pazar günü kutlama yapılmasına kesinlikle izin verilmeyeceği resmen ilan edildi.

Nevruz’un Gününü Tayin Hükümetin İşi mi?

Nevruz kutlamalarının gününü tayin etmek Hükümetin işi değildir. Hükümetin bu kutlamaları günü üzerinden dahi olsa yasaklaması beklendiği üzere sadece gerilim ve çatışmaların trendini yükseltmiştir. Yasak her türlü şiddetin fazlasıyla boy göstermesine kapı açmıştır.

Taşlı-sopalı, molotoflu şiddet sahneleri geniş kitleler nezdinde kızgınlık, öfke ve nefret duygularını yükseltirken PKK-BDP siyaseti açısından hedef kitle olan Kürt toplumunda ise mağduriyete karşı yükseltilen haklı bir mücadele sergilendiğine dair milliyetçi hisleri besliyor.

Hükümetin 18 Mart Pazar günü kutlama yapılamayacağı yönündeki kararı bir işe yaradı mı peki? “Nevruz’un günü değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” şeklinde tezahür eden bu karar ile Hükümetin nasıl bir kazanç sağladığını bilemiyoruz fakat neler kaybedildiğine dair ekranlara yansıyanlar herkesin malumu.

PKK-BDP çizgisinin toplumsal olaylara yüklemiş olduğu anlam ve bu sırada kullanmış olduğu kör şiddet defaatle tecrübe edildiği gibi engellemelerle daha da tırmanıyor. Bu tecrübî bilgiye rağmen Hükümetin yasakta ısrar etmesi hukuki açıdan olduğu kadar siyasi açıdan da yanlış olmuştur.

AK Parti, Kürt sorununun çözümünde önemli adımlar attı. İnkâr ve asimilasyona dayalı devlet politikalarını sonlandırdı. Fakat temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması yolunda riskler üstlenerek adım atan Hükümetin Nevruz’un kutlanacağı gün gibi basit bir yere takılması eğer otorite göstermeye vesile kılınmak istendiyse geri tepmiştir.

Nevruz: Taşlı-Sopalı, Molotoflu Hararet

Nevruz’un İslam açısından hiçbir değeri olmamakla beraber önce sosyal sonra da siyasal bir ‘bayram’ olarak Kürt ulusalcıları açısından mücadelede kazanımların, devlet açısından ise otoritesini muhafaza etmenin göstergesine dönüştüğü bir gerçek.

Siyasal tartışmaların, toplumsal kutuplaşmaların ‘Nevruz’ üzerinde keskinleşiyor ve tırmanıyor oluşundan kimler fayda sağlayacak, kimler zarar edecek? (...)

YAZINI DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ...

 

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...