HAKSÖZ HABER
Türkiye’de en büyük sorunlardan birisi; Türkiye’nin sorunlarını konuşabilmek. Bu sorunun çıkış sebepleri üzerine düşündüğümüz vakit tarih, sosyoloji, psikoloji vb. sosyal bilimlerin hepsinden faydalanmak lazım geliyor. Zira dün ortaya çıkan bir sorunla karşı karşıya değiliz. Çok daha eskilere giden bir problem bu…
Milli Görüş geleneğinden gelen siyasiler uzun yıllardır birlikte politika yapıyorlar. İş ortaklığının ötesinde dünyaya aynı yerden bakan bir politik duruş ortaya koyuyorlar. Ancak Türkiye’nin özellikle son dört senesi birliktelikleri, arkadaşlıkları yerle bir eden bir kamplaşma ortaya çıkarttı.
Türkiye’de siyasetin çatışmacı bir dile sahip olduğu doğrudur. Ancak toplumun ayrışmasının temel sebebi olarak bunu görmek çok doğru bir tespit olmayabilir. Öncelikle Türkiye’de devletin üzerine inşa edildiği ideolojik konumlanış ile toplumun değer yargıları arasında büyük bir farklılık söz konusudur. Bu sebeple devletin ideolojik konumlanışından uzaklaşan iktidarlar (Özal ve Erdoğan örneğinde olduğu gibi) halktan teveccüh görmüşlerdir. Ancak devlet bambaşka bir şey. Kendisinden uzaklaşmaya çalışan iktidarları dahi pekâlâ zamanla kendisine benzetmeyi başarabiliyor.
AK Parti’nin içine düştüğü bu devletleşme krizinden kurtulması gerekiyor. Öyle ki bu kriz onu yok edebilecek bir sorun haline gelmeye başladı. Bülent Arınç'ın sözlerinin muhtevasında katılmayacağınız kısımlar olabilir ancak en temelde normalleşme ve hukuku hatırlatan ifadelerine gösterilen tepki kriz sahiplerinin durumu aşmak gibi bir derdi olup olmadığı noktasında soru işaretleri ortaya çıkartıyor. Reform söylemiyle ümitlenen toplumun ümidini yerle bir etmek için bir araya gelen troll medyası, Bülent Arınç’a linç başlattı. Dediğimiz gibi söylenen sözlerde haklılık payesi verilemeyecek kısımlar olabilir ancak en temelde dikkat çekilen husus yani adalet meselesi şuan bu toplumun en öncelikli problemidir.
Eski devlet kafasıyla girişilen ittifakta belirleyici olanın küçük paydaş olması ise siyasi tarihimizin en trajikomik olaylarından birisi olsa gerektir. Gün geçtikçe eriyen bir parti kendisiyle birlikte memlekete birçok kazanım sağlayan cari hükümeti de yok oluşa götürüyor. Herkes her şeyin farkında ama kimse bir şey yapamıyor. Bu duruma karşı bir şeyler söyleyenler ise linç ediliyor. Sistem neresinden tutsan elinde kalıyor!