Bayram bitti, şimdi sırada yeniden sinir bozucu bir gündem var.
Her gün 3 madde geçecek.. Söz alan milletvekilleri, Anayasa üzerinde değil de AK Parti karşıtı sloganlarını tekrarlayacaklar. Muhalefet milletvekilleri gündemi bir kenara bırakıp seçmene selam kabilinden, aklına geleni söyleyecek. Laf olsun torba dolsun kabilinden, AK Parti’ye yıpratma adına ne bulurlarsa yüksek sesle bağırıp çağıracaklar..
Nasıl bir muhalefet, nasıl bir siyaset mantığı ise. Ciddiyetten uzak, siyaset ahlâkının dışından bir ağız dalaşı.
Topluma kötü örnek oluyorlar aslında..
Yapılacak değişikliğe, ya da düzenlemeye niçin karşı olduklarına dair hemen hemen hiçbir şey söylemiyorlar..
Peki bu yönde değişiklik olmayacaksa, nasıl bir değişiklik olsun ya da niye bu madde değişmemeli, umurlarında değil..
Tek bir mantıkları var: AK Parti’nin dediği olmasın da ne olursa olsun..
Bu değişikliklerin çoğu, Türkiye’nin uluslararası teahhüdü aslında.. Bu değişikliklerin önemli bir kısmı, norm hukuk statüsüne sahip olduğu için fiilen mer’iyet kazanmış düzenlemeler.. Bu irade, meclis onayından da geçmiş..
Bu değişikliklerin önemli bir kısmı, daha önce muhalefet partilerinin kendi parti programlarında, seçim bildirilerinde, parti raporlarında yer almış konular..
CHP, süreci engellemek için şimdi de gerilla takdiklerine başvurarak Meclis’in yasama faaliyetini engellemek için arkası arkasına gensoru vermeye hazırlanıyor..
Versinler, iyi olur. Ne kadar bu işe devam ederler görürüz. Bir noktaya kadar giderler, sonra millet “yeter artık” der. İnsaf sahibi belediye başkanları, il yöneticileri, milletvekilleri tek tek istifa etmeye başladıklarında, onlar da anlarlar artık.
CHP bu süreçte yanına MHP’yi değil, sadece BDP’yi de aldı ilginç bir şekilde. Birleri içeriden, birileri dışarıdan süreci engellemek için var güçleri ile asılıyorlar..
Bu işe ne kadar devam edecekler, göreceğiz.. AK Parti, kışkırtmaya gelmemek zorunda. Sabırlı olmalı.. Bırakın onlar hırçınlaştıkça hırçınlaşsınlar. Sonuçta her şey milletin gözü önünde oluyor.. “Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder.” Toplumsal sağduyu, şiddeti reddeder.. Sadece marazi ruh haline sahip, ya da gırtlağına kadar bu işlere bulaşmış militanlar kalır çevrelerinde.. Aklı selim sahibi insanlar, bu tür şiddet merkezlerinden uzaklaşırlar.. Bu hareketler giderek marjinalleşirler..
3 gün sonra olsun, ama sindire sindire olsun.
Danıştay saldırısı ile ilgili video kayıtlarının silinmesi tartışmasının gölgesinde bu olayları izlemek daha bir anlamlı oluyor.. 23 Nisan, Çetin Doğan’ın yeniden tutuklanması, polise yapılan saldırılar, yumruk operasyonu, Çetin Doğan’ın Balyoz’a gönderme yaparcasına meydan okuması, bütün bunlar bir puzzlenin parçaları gibi, toplumsal hafızada yerine oturunca derin gerçek ortaya çıkıyor..
Göreceksiniz, yakında yeni tanıklar, yeni belgeler, yeni ses kayıtları düşecek gündeme..
Polise yapılan saldırıların ardından, polis istihbaratı daha sıkı çalışacak. Haber kaynaklarını harekete geçirecek.
Yeni MİT Müsteşarı’nın göreve başlamasının ardından, yeni İstihbarat Koordinasyonu’na yönelik merkezin oluşturulması ile arşiv kaynakları ve istihbarat bilgilerinin asimetrik sorgulaması ile, daha neler çıkacak ortaya, neler..
Ergenekon davasında yeni bir dönemin eşiğine gelindi.. Birileri de bundan sonrasının kendileri için daha tehlikeli olacağını gördüğü için, daralan kuşatma çemberine karşı harekete geçme noktasına geldi.. Meclis’teki stresin arkasındaki asıl sıkıntı da burada gizli..
Kürt Ergenekonu da bundan sonraki gelişmelerle ilgili tedirgin..
Birilerinin muhalefete, Meclis’te yaptıkları konuşmaların bir gün aleyhlerine delil olarak kullanılabileceğini, kendilerine hatırlatması gerek.. Bunlar demokrasiye, Milli İradeye karşı kaba bir tehdit içeriyor. Bunlar darbelerin ve darbecilerin avukatlığını üslenmekten başka bir anlam taşımıyor..
Aslında elbirliği ile AK Parti’yi yüceltiyorlar. AK Parti’nin değirmenine su taşıyorlar sonuçta.. Antitez konumuna sürüklendiler.. Hiçbir fikirleri yok.. Kuru gürültüden ibaret bir muhalefet.. Sadece hakaret ediyor ve meydan okuyorlar..
Sanki söyleyecek hiçbir şeyleri yok gibi.. CHP, MHP, BDP Milletvekilleri konuşurken farkı fark edemiyorsunuz bile. Söz ve üslub aynı.. Hepsi de metodik anlamda, CHP’nin biçimlendirdiği tek parti döneminde kalan 1940 model Kemalist çizgiye savrulmuş durumda.. Kökleri, derin ilişkileri, aktüel refleksleri ve gelecek ütopyalarının da farklı olduğunu sanmıyorum..
“Yok aslında birbirlerinden farkları” sanki..
Bu arada CHP tam anlamı ile gerici ve muhafazakâr bir çizgiye savruldu.. “İnkılabçı”lık artık CHP için bir “öcü” gibi sanki.. Kendine Türkiye’yi birlikte inşa edecekleri kadrolar aramıyor, kavga edecek partnerler arıyor. Barış ve özgürlükten, Milli İradeden hiç dem vurmuyorlar..
Sahi Danıştay saldırısı ile ilgili aktüel gelişmeler konusunda neden susuyor bu çevreler..
Hükümete ve Meclis’e darbe yapmak isteyen çevrelerin, yasama ve yargı içinde, kamu görevlisi birtakım insanlar arasında kendilerinden yana birilerinin olduğunu düşünmek, ne kadar acı bir durum..
Sinir harbi yeniden başlıyor.. Şimdi koltuğunuza oturun, bir bardak süt için ve sabırlı olun..
Bu günler de geçer ya hu! Sabır..
Selam ve dua ile..
VAKİT