Bütün dünya Saraybosna'yı bombalayan Çetnikleri (Sırp faşistlerini) konuşurken, Emir Kusturitsa, "Bu bombaları kimin attığını bilmiyorum" diyordu.
Bütün dünya Miloşeviç'in Yugoslavya kılıklı "Büyük Sırbistan" projesini konuşurken, Emir Kusturitsa, Yugoslavya'ya ihanet eden Boşnaklardan dem vuruyordu.
Bütün dünya Sırp faşistlerinin Bosna'daki "etnik temizlik" vahşetini konuşurken, Emir Kusturitsa, 'karşılıklı çılgınlık' edebiyatı yapıyordu.
Çetnik işareti (baş parmak, işaret parmağı, orta parmak havada) yaparak fotoğrafçılara poz vermeyi de ihmal etmiyordu Emir Kusturitsa.
Miloşeviç'i tutuklayıp Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'ne çıkardıklarında 'Suçlamalar mesnetsiz' demekten de geri durmadı.
O bir soykırım destekçisi.
İçinden çıktığı Boşnak halkının, doğup büyüdüğü Saraybosna şehrinin uğradığı felaket karşısında "Mutsuzluğu kendileri seçtiler, seçimlerinin sonucuna katlanacaklar"dan başka diyecek sözü olmayan vicdansız bir hain.
Boşnak kimliğini reddedip Sırplığını ilan eden ve Nemanya ismini alan, aşağılık kompleksinden mustarip bir zavallı.
Kusturitsa'nın Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne jüri üyesi olarak davet edildiğini duyan Srebrenista anneleri "Bu bizim şehitlerimizin hatırasına saygısızlıktır, Türkler bunu nasıl yapar?" diye isyan ettiklerinde, başımız utançtan yere eğilmişti.
Bir grup yazar, davet sahibi Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın ve festival organizatörlerini uyaran yazılar yazıldı; fakat hiç oralı olmadılar.
Oralı olmaları için, Berlin'den ödüllü "Bal" filmi yönetmeni Semih Kaplanoğlu ve Kültür-Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın festivali boykot etmesi, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi'ndeki Ak Parti ve MHP'lilerin ayağa kalkması, MHP'li Belediye Meclisi üyesi Reşat Oktay'ın festival açılış programında tepkisini yüksek sesle dile getirmesi ve Türkiye'nin dört bir yanından vatandaşların Antalya'ya gidip –Antalyalıların da katılımıyla- protesto eylemleri düzenlemeleri gerekiyordu.
Şükür ki protestolar etkili oldu ve Kusturitsa jüri üyeliğinden istifa edip Antalya'dan defolmak zorunda kaldı.
Defolmadan evvel düzenlediği basın toplantısında, kendisine gösterilen tepkileri "barbarlık, ilkellik" olarak nitelemiş...
Sevsinler!
Bize medeniyet dersi vermek, barbarlık ve ilkellik destanı yazan Çetniklerin yalakasına mı düştü?
Yürü Nemanya, anca gidersin!
* * *
"Kusturitsa dört ay önce Bursa'ya geldiğinde niye kimsenin sesi çıkmadı?" diye soranlar var.
Bunun sebebi, herhalde, Bursa'daki etkinliğin Antalya Altın Portakal Film Festivali kadar popüler olmamamsı ve Kusturitsa'nın gelişinin yeterince duyulmamasıdır.
Ama, es geçilmemesi gereken bir eleştiri.
Doğrusu ben Kusturitsa'nın Bursa'da ağırlandığını duymamıştım (Mavi Marmara'yla yatıp Mavi Marmara'yla kalktığımız günler).
Bursa'ya kim davet etmişse hata etmiş.
Kusturitsa'nın Çetnik yalakalığını bile bile davet etmişse halt etmiş.
Sorumluların her halükarda özür dilemeleri gerekir.
NOT: Cumartesi günkü yazımda Bülent Akyürek'in "Mavi Marmara Risalesi"nde geçen bir cümleyi eksik aktarmışım. Cümlenin aslı şu: "Tüm evreni bir ayete sığdıran Allah, cihana adaleti yine bizim elimizle niçin dağıtmasın, inanıyorum ki olacak..." Yazımda "niçin" kelimesi düşmüş, anlam kaymış. Düzeltir, özür dilerim.
YENİ ŞAFAK