Nekbe’nin 76. yıl dönümü: Filistinliler yeni Nekbe'yi kabul etmiyorlar!

Tasaheel Abukmeil, Nekbe'nin yıldönümünde Filistinlilerin yeni bir zorunlu tercihle karşı karşıya olduğunu ifade ediyor.

Tasaheel Abukmeil / Fokus Plus

Nekbe’nin 76. Yıl Dönümü: Filistinliler Yeni Nekbe İçin Hazırlanıyor 

Filistin’de 15 Mayıs’ta anılacak olan Nekbe’nin 76. yıl dönümü yaklaşırken, Filistinliler bir kez daha tehcir edilmeyi reddediyor.   

Filistin meselesini bölgesel ve uluslararası siyaset sahnesinde tekrar ön plana çıkaran Aksa Tufanı Operasyonu sonrasında, Filistinlilerin davaları önceki yıllarda tanık olunanlara göre farklı bir süreçten geçiyor.   

İsrail’in Gazze Şeridi’nde yedi aydan fazla bir zamandır sürdürdüğü savaşın yanı sıra Gazze’yi kuzey ve güney olmak üzere iki parçaya bölmesi ve yaklaşık bir milyon kişinin güneye doğru yer değiştirmesi ışığında, Filistinliler 1948’de atalarının başına geldiği gibi yeni bir Nekbe’den endişe duyuyor.   

Mısır’daki Sina’ya doğru tüm yerinden etme projelerini reddederek, evlerine ve topraklarına dönme haklarını vurgulayan Filistinliler yakın tehlikelerle karşı karşıya.   

Nekbe katliamları

Filistin halkı, 75 yıldan fazla bir süre önce başlarına gelen Nekbe'nin acısını hala yaşıyor. Siyonist çetelerin, bugün işgalci devletin parçası haline gelen 20 şehir ve 400 köyden, 750 bin Filistinliyi yerlerinden etmesiyle hayatları ve tarihleri yeniden şekillendi.   

Nekbe (Büyük Felaket) kelimesi, 1948 yılında o dönemde İngiliz Mandası’nın desteklediği Siyonist çeteler tarafından Filistin halkına karşı yapılan birçok katliam, cinayet ve soykırım sonrasında yaşanan zorla yerinden edilmeyi simgeliyor.   

Söz konusu katliamlar, 10 bin Filistinlinin ölümüne ve on binlercesinin yaralanmasına yol açtı.   

Büyük Dönüş Yürüyüşleri   

Filistin ve dünyanın dört bir yanındaki Filistinliler, Nekbe’yi her yıl farklı şekillerde anıyor.   

İşgal liderlerinin “Yaşlılar ölür, gençler unutur” sloganına yanıt olarak, davaları sonraki nesillerin hafızasında tazeliğini koruyor.    

Nekbe'nin yıldönümlerini anmaları, aynı zamanda geri dönme ve toprağı özgürleştirme haklarına bağlılıklarını da vurguluyor.  

Gazze Şeridi’nde Mart 2018’den bu yana düzenlenen Nekbe’yi anma etkinlikleri arasında, 1948’de İsrail’in işgal ettiği topraklara geri dönme hakkı ve 2007’den bu yana kendilerine uygulanan ablukanın kırılması talebiyle, Gazze halkının barışçıl bir şekilde sınır bölgelerine doğru yola çıkarak başlattığı, “Büyük Dönüş ve Kuşatmayı Kırma Yürüyüşleri” olarak bilinen yürüyüşler yer alıyor.  

Yaklaşık 2,1 milyonluk Gazze Şeridi nüfusunun yarıdan fazlasını mülteciler oluşturuyor.   

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’na (UNRWA) göre Gazze’deki Filistinli mültecilerin sayısı yaklaşık 1,7 milyon kişiye ulaştı.  

Gazze Şeridi’nin kuzey ve güneyindeki sekiz kampta bulunan bu mültecilerin kökeni, Siyonist saldırıların bir sonucu olarak, atalarının kuzey ve orta Filistin’deki şehir ve köylerinden ayrılmak zorunda bırakıldıkları 1948’deki Nekbe’ye kadar uzanıyor.   

Tehcire karşı direniş   

Toplumsal hareketler ve direniş sosyolojisi uzmanı olan araştırmacı Dalal Bajes Fokus+’a yaptığı açıklamada, Nekbe’nin yıl dönümü ve İsrail’in Gazzelileri, Gazze Şeridi’nden çıkarma girişimlerine ilişkin şunları söyledi:   

“Gazze Şeridi nüfusunun yüzde 70’inin 1948’de topraklarından edilen mültecilerden oluştuğunu biliyoruz. Gazzelilerin, özellikle de aralarındaki mültecilerin bir kez daha tehciri kabul etmediğini de biliyoruz. (Dönemin başbakanı Ariel) Şaron’un İsrail yerleşim birimlerinden çekildiği 2005 yılından bu yana, Gazze Şeridi’ndeki direniş projesinin kurumsal biçimiyle tamamlanmasıyla Gazze halkının sloganı şuydu: ‘Bizim köylerimiz, şehirlerimiz ve topraklarımız dışında göç yok’. Gazzeliler, İsrail tarafından vahşice ve kanlı bir şekilde bastırılan 2018’den bu yana Büyük Dönüş Yürüyüşleri aracılığıyla bu sloganı barışçıl yollarla kullandılar ve buna devam ettiler.”  

Bajes’e göre bu kolektif eylem, ikinci Filistin İntifadası ve sonrasındaki neslin benzersiz bir şekilde sosyal ve politik olarak yetiştirilmesi yoluyla edinilen, tehciri reddeden kolektif hafızanın sonucu.   

Bu durum, Gazze halkının gönüllü olarak veya baskı altında tehcir edilmesi fikrini neredeyse imkansız hale getirdi.   

Bajes konuya ilişkin açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü;   

“Gazze halkının, topraklarındaki kararlılıklarının önemi konusunda yüksek bir memnuniyet ve inanç duygusu var. 17 yılı aşkın süredir uygulanan kuşatma sonucunda en zor ve sert koşullara uyum sağlama konusundaki yüksek kabiliyetleri, Gazze Şeridi halkının direniş duygusunu büyük ölçüde artırdı.  Büyük tehlikelerle dolu olsa bile, meydan okuma fikrini bir zorunluluk haline getirdi.”  

Filistin'i insansız toprak parçası haline getirme fikrini yok etme   

Fokus+’a konuşan, Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Direktörü Dr. Ahmed Atawneh ise şu değerlendirmeyi yaptı:   

“Filistin’deki Siyonist projenin kökeni ve fikri, Filistin halkının topraklarından çıkarılması, ‘topraksız bir halk için halksız bir toprak olması’ fikrine dayanmaktadır. İsrail’in kuruluş fikirlerinden biri, Filistin halkının olmadığı, yalnızca göçmenler ve Siyonist sömürgecilerin yaşadığı bir toprak olması gerektiğidir.”  

Dr. Atawneh, Filistinlileri topraklarından tehcir etme fikri hala mevcut olmasına rağmen, Filistin halkının bu fikre ilk günden beri direndiğine, bunu engellemeye ve Siyonist harekete fırsat vermemeye çalıştığına dikkat çekti.   

Dr. Atawneh, 1948’de Filistinlilerin üçte birinin kendi topraklarında kalmasıyla Filistin halkının bu fikri engellemeyi başardığının ve o tarihten bugüne kadar bir daha tehcire izin verilmediğinin de altını çizdi.  

Aksa Tufanı Operasyonu’nun, Filistin halkının topraklarına ne kadar bağlı olduğunun ispatı olduğunu ifade eden Dr. Atawneh, maruz kaldıkları tüm katliamlara ve cinayetlere rağmen, Filistinlilerin vatanlarını terk etmeyi reddettiklerini ifade etti.   

Bugün, Nekbe’nin yaşanmasından 76 yıl sonra, Gazze Şeridi Ekim 2023’ten bu yana İsrail’in saldırılarına maruz kalıyor.   

İsrail güçlerinin Gazze’de gerçekleştirdiği onlarca katliam sonucu bazı ailelerin tamamının nüfus kayıtlarından silindi.  

Söz konusu saldırılarda 35 binden fazla kişi şehit oldu, on binlerce kişi yaralandı ve binlercesi hala enkaz altında kayıp durumda.  

Yorum Analiz Haberleri

2024 senesinde coğrafyamızdaki siyasi olaylar
Birleşmiş Milletler neden yeni Suriye'de rol almamalı?
Suriye Devrimi'ne Kur’an penceresinden bakış
İran kendi ipini çekiyor…
Ekran karşısında beyni çürüyen bir nesil...