Nekbe’nin 71. Yıldönümü ve Arap Rejimleri

Yazısında Nekbe’nin 71. Yıldönümünü  değerlendiren Ahmet Varol, Filistin halkı direnmeye devam ederken Arap rejimlerinin gelinen noktada işgalci İsrail ile yakınlaşmak için takla atmaya devam ettiğini söylüyor.

Ahmet Varol’un Yeni Akit’teki köşesinde yayımlanan yazısı (16 Mayıs 2019) şöyle:

Nekbe’nin 71. Yıldönümü

15 Mayıs 1948 Filistin topraklarında “İsrail” adında bir işgal devletinin resmen kurulduğu tarihtir.

Filistinliler bu olayı Nekbe (Büyük Felaket) olarak adlandırıyor ve yıldönümünü anarak işgal gerçeğini dünyaya tanıtmaya çalışıyorlar. İşgal devleti ise kuruluş yıldönümü olarak kutluyor.

Siyonist işgal devletinin kuruluşu sadece Filistinliler açısından değil tüm İslâm âlemi hatta insanlık açısından bir felakettir.

Burada öncelikle vurgulanması gereken husus Nekbe ile kastedilenin Siyonist işgal devletinin ilk kuruluşu olduğudur. Bu da Filistin halkının Siyonist işgali esastan ve kuruluşundan itibaren reddettiği anlamına gelir.

İsrail’in kuruluşunun büyük felaket olarak adlandırılmasının sebebi bu olayın bir halkın toprağından, yurdundan, ülkesinden çıkarılmasına sebep olmasıdır. Yani siyonist devletin kurulması, dünyanın değişik ülkelerinde olduğu gibi bir halkın bağımsızlığını ilan etmesi anlamına gelmiyor. Bu sebeple siyonist işgal devletinin kuruluşundan, “istiklal, bağımsızlık” olarak söz edilemiyor. Sadece siyonist terör örgütlerinin resmiyette “devlet” sıfatı kazanmalarıdır. Bu örgütlerin devletleşmesinden sonra da onların kurduğu devletin hâkimiyetine verilen toprakların asıl sahibi durumundaki halk yurdunu terk etmeye zorlanmıştır. Bu yüzden siyonist terör örgütlerinin devletleşme deklarasyonlarını ilan etmelerinin hemen ardından en az 650 bin insan öz yurdunu terk etmek zorunda bırakılmıştır. Bunun yanı sıra normalde bir devletin kuruluşu çoğunlukla bir savaşa son verirken siyonist işgal devletinin kuruluş deklarasyonunun ilanı bir savaşın patlak vermesine sebep olmuştur. Çünkü bu ilan hem bir halkın topluca sürgünü hem de bir ülkenin, vatanın terör örgütleri tarafından gasp edilmesi sonucunu doğuruyordu.

Siyonist işgal devletinin kuruluş deklarasyonu haksız bir gasp ve bir halkın toptan sürgünü anlamına geldiği halde BM teşkilatı söz konusu kuruluş ilanını onaylayan bir karar çıkardı. Görünüşte elli yıl, yüz yıl belki daha fazla geri giderek toplu sürgün olaylarının üzerine gittiğini, toplu sürgünlerde hakları gasp edilenlerin haklarını aradığını ileri süren BM, Filistin halkının böyle topluca sürgün edilmesini, topraklarının haksız bir şekilde gasp edilmesini onayladığı gibi aradan geçen 71 yıl içinde de bu halkın hakkını arama konusunda ciddi bir girişimde bulunmamıştır. Siyonist işgal devletinin kuruluşu gasp ve işgal temelli olduğu için geçen 71 yıllık tarihinin tamamen savaş, zulüm, saldırı, tehdit, cinayet ve baskın olaylarıyla dolu olduğunu görürüz. Çünkü Amerikalı ünlü gazeteci Helen Thomas’ın da dile getirdiği üzere o topraklar sahipsiz değildi, oraları gasp eden işgalciler de vatansız değildi. Sorun tamamen siyonist ideolojinin, dünyanın değişik bölgelerine yayılmış yahudileri bir yere toplamak amacıyla “vaadedilmiş topraklar” söylentisini istismarından kaynaklanıyordu.

Nekbenin yani büyük felaketin 71. yıldönümü münasebetiyle Gazze’de “Ablukayı Kırma ve Büyük Dönüş Yürüyüşü” programı çerçevesinde büyük bir gösteri ve yürüyüş düzenlendi. Bu gösteri, yürüyüş ve Nekbe’nin 71. yıldönümü münasebetiyle yapılan etkinlikler, açıklamalar ve bu açıklamalarda vurgulanan hususlar Filistin halkının aradan geçen zamana rağmen davasını unutmadığını, yurda dönüş hakkında ısrarlı olduğu ve işgali kesinlikle onaylamadığını ortaya koymaktadır. Ama ne yazık ki küresel emperyalizmin bütün kanatları siyonist işgalin arkasında dururken Filistin halkı yalnızlaştırılmış durumdadır. Bu halk haklarına kavuşmak için mücadele ederken Arap dünyasındaki yönetimler işgal rejimiyle ilişkilerini normalleştirmek amacıyla takla atmaya devam ediyorlar.

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!