Nefsi görünür kılma çılgınlığı

Serdar Demirel

Görselliğin her yeri ve her şeyi istila ettiği bir demde insanlar da hızlıca sanal âlemin kendilerine görünür olma imkânı verdiği sanal mekânlara taşınıyor. Bunun muharrik gücü de yaygınlaşan teknolojinin postmodern dünya görüşüyle buluşması.

Hakikatin göreceliğini savunan postmodernite, sanal dünyanın sihirli gücüyle, sanalı hakikatin yerine ikame etmeyi başarmaktadır. Beşer cinsinin tarihin tabi akış süreci içinde kendini geliştirerek vardığı bir merhaleden bahsetmiyoruz. Teknolojiyi vareden aklın, teknolojiyi hayatımızı değiştiren bir kurguyla üretmesi ve yaygınlaştırmasından bahsediyoruz. Süreç bir yere kadar tarihin normal akışını ifade etse de bir yerden sonra tamamen kurgudur.

Sanal dünyanın kurucu postmodern aklı, dayandığı dünya görüşünü sunduğu imkânların özüne yedirdiğinden bu imkânlara hayatını açan kişileri parça parça değiştirmektedir. İnsan zaafını tesbiti ve yönlendirmeyi iyi becerdiğini söyleyebiliriz. Bahusus insanın görünür olma iştahını kamçılamakta ve bunu mümkün kılmaktadır. Sanal dünyada görünür olma hevesi bu vasatta kendini meşrulaştırabilmektedir.

Meşhur Fransız filozof Descartes’ın “Düşünüyorum öyleyse varım / Cogito ergo sum” sözü, yerini “Görünüyorum öyleyse varım” postmodern vehme bırakmıştır. Bundan da en fazla gençler etkilenmektedir. Dijitalleşen dünyada hayatlar hız ve görünteye indirgenerek mânalı kılınmaya çalışılmaktadır.

Pusulasını yitirmiş insan, hakikat sandığı, güç ve mutluluk vehmettiği sanal dünyanın önceliklerini kendi hayatının önceliği addederek sürü psikolojisiyle hareket edebilmektedir. Sürü psikolojisini bilirsiniz, bir koyun gerekçesi ne olursa olsun kendini uçurumdan attığında arkasından gelen yüzlerce koyun da onu takip ederek kendilerini uçurum boşluğuna bırakmaktalar. Bilimin nedenini açıklamakta hâlâ zorluk çektiği bu topluca intihar eylemi sürüye uymak dürtüsünden kaynaklanıyor olsa gerek. En azından toplum böyle kabul etmektedir.

Görünür olmayı düşlemek, görünür olmayı varlık nedeni kılmak, görünür olduğu kadar var olduğunu hissetmek türünden postmodern hâller, ne yazık ki kişinin mahremini dahi sosyal paylaşım sitelerinde görücüye çıkarmasına neden olmaktadır.

Sürü psikolojisine kapılarak mahremini görücüye çıkarmak toplu ahlâk intiharlarına sulanmaktır. Bu çılgınlıktan mütedeyyin câmianın âzade olduğunu düşünmeyin sakın. Birbirlerine olan aşklarını sık sık facebook üzerinden ilan eden mütedeyyin karı-kocalar, mahrem sayılacak türden fotoğraflarını herkesle paylaşanlar, sevincini ve öfkesini görüntüyle yansıtanlar, daha evlenmemiş mütedeyyin gençlerin karşı cinslerine serenat yapmaları...

Dindarlığını bile dindarlık adına görünür kılma çabasında olanlar var...

Dindarlığını görüntüleyerek paylaşanlar diğerlerine göre çok masum bir amelde bulunduklarını, belki de dindarlığı teşvik ettiklerini düşünebilirler. Coca Cola’nın İslâmileştirilmesi gibi bir şey bu! Hani “Qıble Cola”, “Zemzem Cola”, “Mekke Cola”, “Cola Turka” gibi ürünlerle Coca Cola’ya alıştırdık ya insanları, o cinsten. Sonuçta kârlı çıkan Coca Cola firması oldu..

Oysa İslâm gösterişi yasaklar. Hele de ibâdetlerde. Riya, gizli şirktir. “Sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek” prensibini esas alan İslâm, sağ elin verdiğini gözlere sokan ve hatta vermediği hâlde sanal dünyanın sunduğu imkânlarla veriyormuş gibi gösteren çözücü bir vasatı kabul eder mi?

Son birşey daha; İslâm’ı görünür kılmakla nefsini görünür kılmak aynı şey değildir.

YENİ AKİT