Neden tesettürlü insanlardan "tiksiniyorlar"?

Bursa’da yaşanan çirkin saldırı laik-seküler kesimin kimlik kodlarını ifşa ediyor!

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Türkiye’de modernleşme baskıcı metotlarla gerçekleştirildi. Modernliğin doğasında yer alan çatışmacı zihniyet siyasi idarenin gaddarlığı ile birleşince Türkiye örneğinde olduğu gibi ortaya despotik laiklik dediğimiz ceberut sistem çıkıyor.

Türkiye’de Kemalist modernleşme öğretisini kabullenen insanlar için değişim toplumsal bir zorunluluk olarak görülüyor. Değişmesi gereken şey ise İslam’ın toplumdaki yansıması olan ne varsa ondan ibaret!

Başörtüsü ise burada oldukça kilit bir rol oynuyor. İslam topraklarında despot rejimlerin kadınların dönüşümüne dair esaslı programları vardır. Buradaki esas gaye kadınların değişimi üzerinden gelecek nesillerin akıbetini belirlemektir. Bu sebeple cumhuriyetin ilk yılları balolar ve kadın dans okulları ile doluydu. İnsanlar giyecek giysi yiyecek ekmek bulamazken devlet yatırımını baleye yapıyordu!

Bu açıdan bakıldığında 28 Şubat var olan başörtüsü nefretinin zirve yaptığı bir nokta sadece. Dindarlar için sembolik ama laik-seküler kesim için sadece bir duraktan ibaret. Şimdi ise artık modernliğin “özgürlükçü” yüzü ile karşı karşıyayız.

Artık herkes istediğini yapabiliyor. Teşhircilik bir salgın gibi yayılırken özgürlükler hala bir tek tesettürlü insanlar için geçerli olmuyor. Bursa’da yaşanan ve epeyce gündem olan hadise bu bağlamda laik-seküler kesimin kimlik kodlarını ifşa etti.

Bursa'da toplu taşıma aracında çarşaflı bir hanıma "sizden tiksiniyorum" diyen bir kadın tepki ile karşılaştı. Kendisi gibi olmayan insanlara “senden tiksiniyorum” diyebilen bir özgüvenle karşı karşıyayız! Bu tepkinin "doğallığından" anlıyoruz ki tesettürlü insanlardan tiksinmek onlar için bir sineği elleriyle kendilerinden uzaklaştırmak kadar kolay bir şey... Çünkü bu Cumhuriyetin kodlarında İslam düşmanlığından beslenen ideolojik dayatmalar yatıyor!

Türkiye’de ortalama bir dindar için bu tarz bir dışavurum oldukça şaşırtıcıdır. Hoşlanmasa yüzünü çevirir, ortamı terk eder ama “tiksiniyorum” cümlesini kurabilmek çok farklı bir seviyeye işaret ediyor. Bu tarz hadiseler aslında Türkiye’de çok sık yaşanıyor. Her gün dindar insanlar ve hassaten başörtülü kadınlar laik-seküler kesimin saldırılarına maruz kalıyor. İş görüşmelerinde dindar kimlikleri sebebiyle ayrımcılığa uğrayan başörtülülerin yaşadıkları en büyük ayrımcılık ise yüzlerine karşı rahatça  “tiksiniyorum” sözünü söyleyebilen nefret dolu insanlar aynı toplumda yaşamak zorunda kalmaları.

Türkiye’de çıplaklığı tartışamadığımız bir vasatta birileri alçak zihniyetlerini rahatça ifade ederek başörtülülere nefret kusabiliyor. Ancak Bursa’daki hadisede alıştıkları tavırlarla karşılaşmadılar. Genelde İslam düşmanlıklarının karşılığında sessiz bir kınama ile işin içinden kurtulurlardı. Bu sefer ise özür dileyerek geri adım atmak zorunda kaldılar. Bu sebeple Bursa’daki olay hem ahlaksızlıklara hem de ahlaklı insanlara ders niteliğinde özellikler taşıyor!

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası