Neden Sokağa Çıkma Yasağı İlan Edilsin İstiyorlar?

Hayra fren, şerre motor olmayı misyon edinmişlerin tutturduğu “sokağa çıkma yasağı ilan edilsin” türküsünü değerlendiren Rasim Bolbol, bunların gerçek niyet ve amaçlarını analiz ediyor.

Rasim Bolbol’un Yeni Akit’te yayımlanan konuyla alakalı yazısı (09 Nisan 2020) ilginize sunuyoruz:

Sokağa Çıkma Yasağı Gelmeli mi?

Farkındasınızdır, ülkemizde belli bir kesim, neredeyse koronavirüs belasıyla tanıştığımız günden bu yana hep aynı şeyi tekrarlayıp duruyor. Hayra fren, şerre motor olmayı benimsemiş malum tipler, ağızlarını her açtıklarında “Hükümet daha neyi bekliyor? Neden sokağa çıkma yasağı ilan edilmiyor?” diye bas bas bağırıyor.

Peki nedir bunların derdi? Sokağa çıkma yasağının yürürlüğe girmesini niçin bu kadar arzuluyorlar?

Aslında bunun cevabı çok açık.

İstedikleri şey öncelikle ekonominin büyük bir darboğaza girmesi. Bunun sonucunda da milyonlarca insanın işini kaybetmesi.

Hiç şüpheniz olmasın, şimdilerde “Kriz çıkarsa kendimizi nasıl kurtarıcı olarak ortaya atarız”ın planlarını yapıyorlar.

Milletin acısından menfaat devşirmek için her türlü fırsatı kolluyorlar.

Ama bu ihanetleri kurgularken farkında olmadan bir yandan da kendi ayaklarına kurşun sıkıyorlar.

CHP’nin yaptırdığı “Türkiye’nin Gündemi Araştırması” mesela...

Baksanıza, adamlar bir yandan “81 ilde 2 bin 605 kişinin katılımıyla yaptırdığımız ankete göre, halkın büyük çoğunluğu  sokağa çıkma yasağını destekliyor” diyor, diğer yandan ise “Anketimize katılanların yüzde 95’i zorunlu olmadıkça dışarı çıkmadığını söylüyor” ifadeleriyle koronavirüsün üstesinden sadece sokağa çıkma yasağı gibi katı uygulamalarla değil, gönüllü karantinayla da gelinebileceğini itiraf etmiş oluyor.

Bir taraftan “Yasak da yasak” diye tutturuyorlar, lakin diğer taraftan “Anketimize iştirak edenlerin kahir ekseriyeti, koronavirüsle mücadele kapsamında şu ana kadar alınan önlemleri doğru bulduğunu ifade etti” sözleriyle kendi tezlerini çürütüyorlar.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu Allah aşkına?

Türkiye’de sosyal izolasyon yüzde 90’lara varan bir oranda başarı ile uygulanıyorken, sokağa çıkma yasağında ısrar edenleri gerçekten anlayamıyoruz. Görüyorsunuz, ülkemiz gerekli tedbirleri peyderpey aldı, almaya da devam ediyor.

Eğitim-öğretim kurumlarını tatil ettik, insanların yoğun olarak bir araya geldiği mekanları kapattık, sanatsal ve sportif etkinliklere ara verdik, 65 yaş üstünün ve 20 yaş altının evde kalmasını sağladık, 30 büyükşehir ve Zonguldak’a giriş çıkışları durdurduk…

Söylesenize, bugün salgının pençesinde kıvranan ülkelerin hangisi bu türden tedbirleri bizim gibi zamanında hayata geçirdi?

Unutmayın. İtalya ilk vakadan 39, İspanya 40, İngiltere 47, Almanya ve Fransa ise 49 gün sonra okullarını tatil etti. Türkiye ise bu kararı koronavirüsle ilk karşılaştığı tarih olan 11 Mart’tan hemen bir gün sonra aldı.

Biz sosyal mekanların kapatılması veya sınırlı sürelerde açık tutulması hususunda da ilk vakanın görülmesinin 4 gün sonrasında harekete geçerken, Avrupa ülkeleri 40 günden önce hiçbir adım atamadı.

Bugün koronavirüs Türkiye’de pek çok ülkedekinin aksine kabul edilebilir bir seyir izliyorsa, elbette bunda yukarıda sıraladığımız yerinde ve zamanlı tedbirlerin önemli payı var.

Bu yüzden hiç ümitsiz olmayalım.

Hem test sayımız her geçen gün artıyor. Hastalarımız da birer birer şifa buluyor. Yoğun bakımdaki ve entübe durumdaki vaka sayımız ise öyle korkutucu boyutlarda değil. Bunun yanında, şu an vaka sayısına göre ölüm oranlarında dünyanın en iyi ülkelerinden biriyiz.

Ezcümle, ortada henüz geniş kapsamlı bir sokağa çıkma yasağını gerektiren hiçbir durum yok. İnşallah olmaz da.

Gündem Haberleri

Gantz Netanyahu'yu esir takası müzakerelerini sabote etmekle suçladı
Suriyelilerin ülkelerine dönüşlerini kolaylaştıracak yeni adımlar devrede
Şanlıurfa’da cinsel sapkınlık programı tepki çekti
AK Parti'de yeni İstanbul İl Başkanı belli oldu
“Şam fehedildiyse Kudüs'ün de fethi yakındır"