Ne zaman anlayacaksınız!

Abdurrahman Dilipak

Ergenekon ne kadar çok direnirse, başına o kadar büyük işler geleceğini söylenmedi mi? Şunu anlamalısınız, bu iş AK Parti’yi de aşan bir iş.. Türkan hanım niye direniyor ki? Buyurun bu meydan okumalara verilen cevap ortada.

Dalan şimdi dönsün bakalım dönebilirse..

Askeri birlikle sınır komşusu olan; karşı karşıya oturan Dalan, evinin bahçesine lav silahları, el bombaları depolamış..

Toprağa gömülen bu silahlar, silah merakının ürünü olmasa gerek. Ya da herhalde silah ticareti yapmak için de değil.

Peki niçin?

Dalan’la birlikte uzun zamandır ortak çalışmalar yürüten emekli paşalarımız buralarda olup bitenlerden hiçbir şey sezinlemediler mi?

Durun daha, bu ne ilk ve ne de son.. Dahası var. Daha bu ne ki!

Bundan sonra neler olacak dersiniz? İSTEK Vakfı’nın okullarının bundan sonraki geleceği de tartışılacaktır.. İSTEK Vakfı içinde tek hukuk dışılık ele geçen bu silahlarla ilgili değil. 28 Şubat öncesinde de 7 Tepe gündemdeydi.. Koman’dan Bir’e kadar emekli vali, paşa, büyükelçi, işadamı, gazeteci uzun bir liste şimdi şaibe altında.. Birçok öğrenci ve akademisyen bu kirli ilişkiler ağının içine yuvarlanmış gibi sanki..

Hadi Türkan Saylan’ı ve Haberal’ı savunmaya devam edin. Ziyaretlerinizi sürdürün..

Bana kalırsa birileri “şecaat arz edeyim derken cürmünü itiraf ediyor” sanki..

Bakmayın o coşkulu destek gösterilerine, bir süre sonra yelkenleri suya iner..

Korku ve suçluluk psikolojisi ile ve biraz da yalnız kalmamak için örgütten medet umaraktan, son bir çırpınışla başkalarını da yanlarına alıp meydanlara döküldüler. Ama şimdi işin ciddiyetini biraz daha anlamışlardır sanırım.

Anlamadılarsa, anlayana kadar bu işler böyle devam eder gider ve bir gün anlamak zorunda kalırlar..

Bu arada yaptığınız ve söylediğiniz her şey aleyhinizde bir delil oluşturur..

“Şecaat arz eylemeye” devam

Bu arada jandarma envanterinde olması gereken silahlar, karşıt örgütler tarafından birbirine karşı ve başkalarına karşı da kullanılmış. Peki buna ne demeli?..

Arkası da gelecek bu işlerin. Daha örgüt arşivleri de ortaya çıkacak. Yeni tanık ifadeleri, yeni ses kayıtları düşecek gündeme.. Bunlar kehanet değil, özel bir bilgiye de gerek yok. Göreceksiniz.. Görünen köyün hikayesi bu!

Türkan hanım, “Bize rağmen hiç kimse bir şey yapamaz, Sonunda biz ne istiyorsak o olacak” diye yüksek perdeden konuşurken, bundan sonra artık yavaş yavaş yelkenleri suya indirecek..

Bizim şu ulusalcıların toplandıkları yerlere bakar mısınız? Kiliseler Birliğinin maddi desteği ile yardım kampanyaları düzenleyen bir dernek, Türk Ortodoks Kilisesinde toplanan emekli subaylar, Patalya Otelde bir araya gelen iktidar ve muhalefete mensup milletvekilleri, eski-yeni bakanlar, belediye başkanları.. Patalya ne demek biliyor musunuz? “iki küreği birden bir kişi tarafından çekilen, birden üç çifteye kadar kürek taşıyan savaş gemisi sandalı.”

Bu sandalda kimler var yavaş yavaş öğreniyoruz..

Bir başka kaynağa göre Patalya, Pontus Krallığında “kutsal fahişe”lerin çalıştığı özel eve verilen ad.

Bir de Pontus maskesi çıktı başımıza..

Baykal doğru söylüyor, demir dağı eritip Ergenekon’dan milletçe alnımızın akı ile çıkacağız..

Baykal çok agresif ve aceleci.. Dışarıdan birinin bu avukatlık görevini sürdürmesi gerek.. Bahçeli de Baykal’ın izinden gidiyor..

Haberal konusunda bazı CHP ve bazı MHP’lilerin aynı çizgide buluşması hiç de şaşırtıcı değil. Bu çatının altında herkes var aslında AK Partilisi, ANAP’lısı, DSP’lisi fark etmiyor..

Bu işin ucu gün gelip parlamentoya uzadığında aslında mecliste tam bir deprem yaşanacak.. Parlamento aritmetiği allak bullak olacak..

Köşeye sıkışan birileri tehdit ve şantaja başvurup, elindeki bilgi, belge, ses kaydı ve video görüntülerini servis edecek..

Keşke bu iş daha bir sükûnetle halledilse.. Çeteler direndikçe hem kendilerine, hem de ülkeye zarar veriyorlar..

Oysa artık geri dönüş mümkün değil ve başarı şansları sıfır..

Gelen günler, geçen günleri aratacak.. Her geçen gün bu işin maliyeti artacak.. Bunu görmek için biraz dikkatli bakmak, olayları doğru okumak yeter..

Dalan’ın arazilerinde yeni silahlar bulundu.. Öyle anlaşılıyor ki, dahası da var bu işin ve sıra cesetlere de gelecek.. Sonunda Necati Doğru da gerçeği görmek zorunda kaldı. Görmek istemeyenler de görecekler..

Selâm ve dua ile.

VAKİT