Bahadır Kurbanoğlu / Haksöz Haber
Son iki üç gündür manşetlerden “Özgür Basın” nidaları eksik olmuyor. Boy boy Ahmet Hakan ve Aydın Doğan resim ve açıklamaları Doğan medyası başta olmak üzere pek çok gazeteyi kaplamış durumda. Hatta mezkur basın organları son iki gündür ne Silvan’ı, ne Nusaybin’i, ne de Suriye’deki gelişmeleri görmekteler. Görenler de zaten hadiseler üzerinden hükümete yönelik eleştiri furyasını güçlendirmekle meşguller. Ölüm haberleri, “Devletin sivilleri katletmesi” ve faili hükümet olan bir çatışma ve savaş ortamının yaratılmış olmasına dair. Rusya müdahalesiyle birlikte derinleşen Suriye krizi ise, yine ya “hükümet politikalarının iflası” retoriği üzerinden gündemleşmekte ya da İslamofobik değerlendirmelere konu olmakta.
Demirtaş’ın “PKK ayrı HDP ayrı” mealindeki açıklamalarının iç sayfalarda büyük puntolarla manşetleştirenlerin mesela “Rahip’in eşcinselliği”ni görüp Silvan’daki gelişmeleri birinci sayfadan hiç görmemeleri bir yana, ufak bir haber dahi yapmamaları gayet manidar. Bu minvalde Ahmet Hakan’a saldıranların kimliklerini hiç merak etmemek ve direkt olarak daha evvel silahlı saldırıya uğramış gazete patronları ve Star gazetesinin yazarlarının hedef gösterilmesi de cabası. Aydın Doğan’ın açıklamalarında da es geçilen en önemli hususların başında faillerin kimliğinden ziyade, kimlerin fail olarak ilan edilmesi hususu başta gelmekte.
Hedef göstermekte yıllara dayalı ustalıkları bilinen Doğan medyası ve Paralel uzantılarının, AKP’den başka failler olabileceğine dair en ufak bir imada bulunmamaları, üstüne üstlük bombalama ve kurşunlamaya maruz kalan medya organlarını “emniyeti hiç sıkıştırmamak ve failleri hiç merak etmemekle suçlamaları” da cabası.
“Özgür Basın Susturulamaz” diye yürüyenlerin yaptıkları haberler kadar, yapmadıkları ve görmedikleri ile takip edildiklerinde asıl niyetlerinin ve algı operasyonlarına ilişkin ortak yönlendirmelerinin hangi seyri izlediğini kavramak da mümkün olmakta.
İşte birkaç örnek: