HAKSÖZ-HABER
“Sağcı, solcu, anti- emperyalist, enternasyonalist, çevreci, hazcı, vur patlasın çal oynasıncı gibi birbirinden farklı gözüken bu kesimlerin gerçek karakteri ne?” diye soran Haşmet Babaoğlu’nun cevabı çok açık ve net: Seküler hayat tarzına meftunluk…
Bu kesimlerde görülen tutarsızlıkların da aslında konjonktürel bir karaktersizliğin çok ötesinde düpedüz karakter olduğunu belirten Haşmet Babaoğlu’nun yazısını okurlarımızın ilgisine sunuyoruz:
*
NE SAĞCI NE SOLCU, HER ZAMAN VE MUTLAKA SEKÜLER
HAŞMET BABAOĞLU / SABAH
Birkaç gün içinde ne çok şeyi ibretle izledik.
Yıllardır önüne gelene "yandaş, yalaka" deyip duran "beyaz solcu" medyanın Joe Biden'ın karşısındaki ezik yalakalıkları...
"Anti-emperyalist ve anti-kapitalist" olduğunu iddia eden örgütlerin destekçisi olmayı marifet sanan kesimlerin birden ortaya dökülüveren oligarşik sermaye sevgisi...
Kurultayın üzerinden bir hafta bile geçmeden CHP'nin hızla HDP'leşmeye başlaması...
Bütün bunlara bakarken "Pes!" dedik içimizden; bu kadar da ilkesizlik olmaz diye düşündük.
Hep öyle yapıyoruz! Ya şaşkınlık aşamasında takılıp kalıyoruz ya da biraz dalga geçip sonra unutuyoruz.
Oysa bu kesimde çelişki gibi, ilkesizlik gibi gördüğümüz şeylerin konjonktürel birkaraktersizlik değil, bizatihi bir "karakter" olduğunu artık anlamamız gerekiyor.
Peki sağcı, solcu, anti- emperyalist, enternasyonalist, çevreci, hazcı, vur patlasın çal oynasıncı gibi birbirinden farklı gözüken bu kesimlerin gerçek karakteri ne?
Cevap açık...
Seküler hayat tarzına meftunlar.
Daha doğrusu, dinin ( cenaze vb işler ve ruhsal buhran anları gibi özel olarak çağrıldığı durumlar hariç) mümkünse hiç ortada görünmediği bir toplumsal hayat istiyorlar.
Sağcılıkları, solculukları falan işin vitrin yanı. Vitrine takılmayıp dükkândan içeri girerseniz, ellerindeki tek malın seküler hayat tarzı olduğunu anlarsınız.
O yüzden yaptıkları ittifaklara, dün öyle bugün böyle söylemelerine şaşırmanın âlemi yok!
Dikkat ettiğinizde görürsünüz ki, fikirleri çeşit çeşittir fakat dinden ve dindarlardan "tiksintileri" hep aynı çizgidedir.
Bu kesimin Batıcılığını da artık aynı çerçevede görüp anlamak gerekiyor.
Çünkü onların Batısı, bir Katolik İtalyan'ın veya aşırı püriten bir Amerikalı'nın Batısı değildir.
Muhafazakârlar "ama ABD başkanı İncil üzerine yemin ediyor" gibi tezlerle bizimsekülerlerin kalplerini yumuşatacaklarını sanıyorlar. Ne yanılgı ama!
Çünkü bizimkiler önce ve sonra ve hep laiktir.
Solcu da değillerdir. Yalan!
Sermayeye neredeyse metafizik bir hayranlıkları vardır. Fakat solun sekülarizminde güvenli bir sığınak bulurlar.
Neden bunları vurguluyorum?
Çünkü "laiklik" meselesinin devrinin kapandığını sanıyoruz. Kapanmadı.
Çünkü birlikte yaşayacağımız yeni bir Türkiye inşa edeceksek, bu gerçeği görmezden gelerek değil, görüp bilerek inşa edebiliriz.