Ne oldu da Türkiye Arap dünyasına model oldu?

Serdar Demirel

Önce Tunus’ta ve arkasından Mısır’da Soğuk Savaş döneminden kalma diktatörler beklenmedik halk ayaklanmalarıyla devrilince, diktatörlerin binbir hile ve baskıyla kontrol altında tuttuğu Müslüman muhalafet güçleri Batı’yı tekrar korkutmaya başladı.

Acaba neden Müslüman muhalefet güçlerinin iktidara gelme ihtimali onları bu derece korkutuyor dersiniz?

Bunun cevabını 54. Erbakan Hükümeti kurulduğunda kimi muhaliflerin medyaya düşen beyanlarından öğrenmiştik. Çoğumuz dindarların ülkeyi batıracağından korktuklarını sanıyorduk. Meğerse değilmiş. Onlar, dindarların başarısızlığından değil, başarısından korkuyorlarmış. Takunyalılar diye küçümsedikleri kesim başarılı olursa bir daha onları iktidardan uzak tutamayız korkusu kahrediyormuş.

Dindarlar başarılı olursa Oryantalist söylemlerin yardımıyla oluşturdukları “İslâm terakkiye mânidir” propagandasının bir safsatadan ibaret olduğu ayan beyan ortaya çıkacaktı da ondan.

Bu propaganda Müslüman dünyadaki bütün seküler siyasilerin ağzında. Bundan olsa gerek son yıllarda Müslüman muhalefetin en önemli argümanını Ak Parti icraatları oluşturuyor. Dindarlığın kalkınmaya karşı olmadığını, aksine bize uygun kalkınma modelinin Müslümanlıkla irtibatlı olduğunu Ak Parti tecrübesiyle söyleme imkânı elde ettiler. Bu benim şahsi görüşümü değil, Müslüman dünyada oluşan algıyı anlatır. Ak Parti icraatları onları sevindirirken, Batı’yı ve onların yerli uzantılarını da rahatsız ediyor.

Kısa süre önce düşürülen ve şimdilerde tahtları sallanan diktatörlerin en önemli görevi kendi ülkelerini Batı adına kolonize etmek ve Müslüman muhalefeti iktidardan uzak tutmaktı. Yöntem önemli değildi, insan haklarını çiğnemek, seçimlere hile karıştırmak, muhalif medyayı susturmak vs. hepsi serbestti.

Ama son gelişmeler artık klasik baskı yöntemlerinin fazla işe yaramadığını göstermeye yetti. Halk iradesinin birliği ve kararlılığı karşısında diktatörlerin en azından belli ülkelerde devrinin kapandığını Batı’ya da gösterdi.

Bunun üzerine Batı dünyası özellikle de Mısır’da çekindiği İhvani Muslimin hareketine Ak Parti’yi, ülkeye de Türkiye’yi model olarak göstermeye başladı. Hâlbuki “Yeni Osmanlıcılık” tartışmalarıyla Türkiye modelinden de ziyadesiyle rahatsız olduklarını ortaya koymuşlardı.

Yazının başlığına uygun gördüğümüz “Ne oldu da Türkiye Arap dünyasına model oldu?” sorusu bu zeminde önem kazanmıştır. Daha 23 Ocak’ta bu köşede yayımladığımız “Yeni Osmanlıcı kodlaması” başlıklı yazının mürekkebi kurumadı. Orada şöyle demiştik:

“Fitili Amerika’da ateşlenen ve sonra Ortadoğu medyasına yansıyan ‘Yeni Osmanlıcı politikalar’ tartışması içerik olarak da konsept olarak da Türkiye’nin bölgesinde geliştirmiş olduğu eşitlik esasına dayalı yeni siyaset tarzını ve bunun belirlediği gelecek vizyonunu hedef almaktadır.

Tartışmanın en bâriz özelliği operasyonel niteliğidir. Osmanlı vurgusuyla Batı ülkeleri Türkiye’ye karşı ortak bir cepheye dâvet edilirken, dün Osmanlı’nın temel unsurlarını oluşturan ve bugün bağımsız olan ulus devletler ise endişeye sürüklenmek istenmektedir.”

Buna rağmen nasıl oldu da Türkiye’yi model göstermeye başladılar sorusuna bizim cevabımız; basit Batı pragmatizmi diye özetlenebilir.

ABD halkın taleplerini ciddiye almadan Soğuk Savaş dönemi kalıntıları diktatörlerle devam edemeyeceğini anlayınca alelacele gelecek stratejisinin içinde yeni kodlamalar yapma zarureti hissetti. Öncelikle bu ülkelerin bir oldu bittiyle İslâmcılığa doğru kaymasını önlemeye, sonrasında ise süreci kontrol etmeye yönelik bir taktik izliyor.

Batı bu noktaya kerhen gelmiş durumda. Yoksa Türkiye’nin içine girdiği trendin kendi çıkarlarını tehdit ettiğini elbette bilir.

YENİ AKİT