Ne kadar ırkçılık o kadar etkileşim!

Ersin Çelik ırkçılığın söylem gücüne dikkat çekerken dezenformasyona karşı dikkatli olunması çağrısı yapıyor.

Ersin Çelik / Yeni Şafak

Ne kadar ırkçılık o kadar etkileşim!

Avrupa ülkelerinde, Müslümanlara ve Türklere yönelik ırkçı söylemleri konu edinen bir Tweet’in altına yazılan; nefret, hakaret ve küfürlü yanıtı Twitter’a şikâyet ettim geçenlerde. Tüm sosyal medya platformları kullanıcılarına bu hakkı tanıyor ve teşvik de ediyor.

Örneğin Twitter’da; ırk, etnik köken, ulusal köken, sosyal sınıf, cinsel yönelim, cinsiyet, cinsel kimlik, dini inanç, yaş, engellilik durumu ya da önemli hastalığa dayanarak diğer kişilere karşı şiddeti destekleyemez, doğrudan saldıramaz veya tehditlerde bulunamazsınız. Yani Twitter ‘biz böyle söylemlere asla müsaade etmeyiz’ diyor. Tüm kullanıcılarına, tam olarak kelimesi kelimesine bu taahhütte bulunuyor. Ancak benim yaptığım şikâyete geri bildirim yapan Twitter, ırkçı söylemler ve küfürler olan paylaşımı nefret suçu kapsamında değerlendirmediğini, paylaşımı kaldırmayacağını ama dilersem o hesabı engelleyebileceğim tavsiyesinde bulundu.

Bakmayın, muhatap alınmış gibi yazdığıma. Bana gelen otomatik mesajdı. Yani incelenmesini istediğim paylaşımın bir çift göz tarafından okunmadığını söyleyebilirim. Zaten mümkün değil. Milyonlarca kullanıcısı olan bir platform her mesajı nasıl incelesin? Böyle bir denetleme mümkün değil. Fakat mekanizması var. Yapay zeka maharetiyle gayet de işliyor. Hatta geçtiğimiz aylarda bu mekanizmaya takıldım ve Instagram paylaşımım kaldırıldı. Ukrayna’ya savaşmaya giden Çeçenlere dair yazdığım metinde Cahar Dudayev, Şamil Basayev ve Aslan Mashadov isimleri geçtiği için Instagram anında yaptırım uyguladı. Hem paylaşımımı kaldırdı hem de gösterimimi düşürdü. Üstüne üstlük hayalet hesap oldum, yani aramalarda Ersin Çelik yazınca çıkmıyorum. Yetmedi, ceza da almışım, 26 Mayıs’a kadar markalı içerik paylaşımı yapamayacakmışım. Evet, evet paylaştığım metinde Çeçenistan direnişinin efsane komutanlarını zikrettiğim için başıma geldi bunlar. Instagram gönderimi, şiddet ve tehlikeli örgütlerle ilgili kuralına aykırı buldu. Yani yapay zeka tespit etti. Görüldüğü gibi istenirse takır takır işleyen bir sistem var. Fakat hiç adil değil bu sistem. Konu da ben değilim zaten. Sadece edindiğim tecrübeyi aktardım.

Sosyal medya platformlarının sınırsız ifade özgürlüğü, her fikre, düşünceye, inanca, etnik kökene eşit olma taahhüdü tamamen göz boyamadan ibaret. Önceki gün yayınlanan bir rapor bu adaletsizliği tüm dünyanın gözüne soktu adeta. Sosyal medya şirketlerinin Müslüman karşıtlığıyla ilgili şikâyetlerin yüzde 89›unu duymazdan geldiği rapor edildi. ABD’de bulunan Dijital Nefretle Mücadele Merkezi (CCDH) tarafından hazırlanan rapora göre; Müslümanlara yönelik nefret söylemleri karşısında sosyal medya platformlarına yapılan her 10 şikâyetten dokuzu hakkında işlem yapılmamış.

Washington’da ofisi bulunan CCDH’nin açıklamasında, “Bu rapor, Facebook, Instagram, TikTok, Twitter ve YouTube dahil olmak üzere sosyal medya şirketlerinin kendilerine bildirilen Müslüman karşıtı nefret ve İslamofobik paylaşımların yüzde 89’unda harekete geçmediğini ortaya koyuyor” ifadeleri yer aldı. Müslümanları karikatürler, komplolar ve asılsız iddialarla hedef alan 530 gönderiyi mercek altına alan uzmanlar ve bu gönderilerin en az 25 milyon kez görüntülendiğini tespit etmiş.

Çeçen komutanların ismi geçen paylaşımı tehlikeli örgütlerle ilgili değerlendirip kaldıran Instagram, #deathtoislam (İslam›a ölüm), #islamiscancer (İslam kanserdir) gibi etiketlerin kullanılmasına izin vermiş. Aynı etiket Twitter ve TikTok’ta da yayınlanmış ve yapılan paylaşımlar en az 1,3 milyon görüntülenme almış.

Sosyal medya şirketleri sadece “söylem taşıyıcılığı” yapmıyorlar. Irkçı, İslam karşıtı paylaşım ve etiketlere izin vererek hem şiddeti teşvik edip hem de nefret suçunu meşrulaştırıyorlar. Bunlara ek olarak, kendi koydukları kuralları çiğneyen içeriklerden etkileşim elde edip para da kazanıyorlar. Bu kazanç, sosyal medya şirketlerinin kaos ve etkileşim denklemi üzerine kurguladıklarının ispatı aynı zamanda. Kaosun olmadığı yerde etkileşim olmaz. Etkileşim yoksa reklam geliri olmaz. Sosyal medyada sistem tam olarak böyle işliyor. Algoritmalar bu yüzden kaosu destekliyor. Irkçılık, nefret ve İslam’a saldırı bu yüzden yapay zekanın radarına takılmıyor.

Sosyal medyadaki ırkçılık, nefret söylemi ve şiddete teşvik pastasının Türkiye’deki diliminin ne kadar büyük olduğunu ise Ramazan Bayramı haftasında gördük. Ülkemizde yaşayan Suriyeliler ve diğer milletlerden insanlara sosyal medyada başlatılan cadı avı, kim ne derse desin amacına ulaştı.

Bundan sonrası çok daha sert geçecek ve 2023’e giderken Türkiye’de yükselen ırkçılığın merkezi ve politik güç devşirme merkezi sosyal medya platformları ve özellikle de Twitter olacak.

Haber Haberleri

Suriye yeni bir hikayeye başlarken bize düşen sorumlulukların farkında olmalıyız!
Sistematik bir katliamı "Bahane" olarak görme hezeyanı
Türkiye’deki Suriyeli muhacirler Halep’e dönmeye başladı
Şeyho Duman vefat etti
BM temsilcisine Hamas protestosu