Ne de olsa baba ocağı

Yıldıray Oğur

Ne bitmez bir kredisi varmış bu CHP’nin. 90 yıldır harcamadığı adam kalmadı bu ülkede ama ona açılan kredi harca harca bitmiyor.

Son genel başkanı bombaladığı Dersim’den çıkmış bir partiden bahsediyoruz.

Böylesine dört ayağı üstüne düşen, böylesine sonsuz ümit kaynağı bir partiden.

Kemal Kılıçdaroğlu “devrim”, “halk”, “işsizler”, “fakirler” dedi, kafasına bir kasket taktı, üzerine de mavi bir gömlek (Prada olsa ne yazar mavi ya) giydi ya yine her şey unutuldu, yine temiz bir sayfa, yine bir yığın karşılıksız kredi açıldı. Ne prestijli, kodaman bir müşteri bu.

Ezkaza Kılıçdaroğlu’nun da önüne bir prompter konulsaydı ondan da Erdoğan’ın açılım toplantılarından yaptığı türden Dersim Katliamlı, Ahmet Kayalı, Ece Ayhanlı damardan bir konuşma gelseydi, bu devrimci heyecanla 33. CHP Kongresi, 5. Enternasyonal’e bile benzetilebilirdi.

İnsan ister istemez kızıyor. CHP’yi sola çekmek Haydar Baş, Cem Uzan’dan apartma üç kuruşluk dört laf etmekten geçiyorsa ne istediniz Baykal’dan ki. Hem o halka daha iyi tüyü bitmemiş yetimleri anlatırdı, hatta hepimizi ağlatırdı. Mavi gömlek de sekiz köşe kaskette de ona daha çok yakışırdı.

Şimdi sosyalisti, solcusu, sosyal demokratı, Radikal İki yazarına yine baba ocağı yolları gözüktü.

Kılıçdaroğlu bir işaret çaksa kızıl bayraklılar, içerde Süheyl Batum’un, Mehmet Faraç’ın, Necla Arat’ın kurulduğunu unutup Söğütözü’deki CHP Genel Merkezi’ne doğru kortejler halinde yürüyüşe geçecek ve binanın içinde de bir daha hiç biraraya gelmemek üzere olaysız dağılacak.

Artık ne Kılıçdaroğlu’nun baş kılıçdarlarından biri olduğu şanlı 301. Madde savunması, ne 27 Nisan muhtırası sonrası CHP’lilerin sevinç gösterileri ne de Kürt, Ermeni açılımlarıyla ilgili Türkçedeki her türlü kombinasyonuyla kurulmuş içinde ihanet kelimesi geçen taş gibi ağır sözler. Hatırlatmanın zamanı mı şimdi bunları pis AKP’li?

Bunlardan birini AKP’nin herhangi bir taşra ilçe başkanı söylese, Radikal İki sayfalarında AKP’yi sonsuza kadar faşist olarak lanetlenmekten, Erdoğan’ın gidip Erivan’daki Soykırım Anıtı önünde diz çökmesi bile kurtaramazdı.

“Daha birkaç ay önce Silivri’de yatmak benim için çocuklarıma bırakabileceğim bir şereftir diyen Kılıçdaroğlu ise artık bir Gandi.

Bu rasyonalitesini yitirmiş devrimci CHP heyecanında bize de susmak düşüyor.

Susmayanlara “Bir şans daha verelim, biraz daha bekleyip görelim” diye mailler yağıyor.

Ne demek tabii ki bütün şanslar, bütün dualar, bütün iyi ruhlar, pozitif enerjiler, bütün karşılıksız krediler CHP’nin olsun. Gerekirse elele tutuşup, çakralarını açalım partinin.

90 yıldır bekliyoruz CHP’nin sosyal demokratlaşmasını, 90 gün, 9 ay daha bekleriz. Yeter ki çocuk sağlıklı doğsun. Cinsiyeti hiç önemli değil.

Ne de olsa CHP, babamızın dedemizin partisi. Bütün laiklerin başına bir hal gelse gideceği sığınacağı son kaleleri. Atsan atılmaz satsan satılmaz. Bakın Kemal Kılıçdaroğlu bu kez Gandi değil Mevlana olmuş açmış kollarını “Sosyalist, sosyal demokrat, faşist, milliyetçi ne olursan ol yine gel yeter ki yaşam tarzı ideolojin ortak olsun” diye sizi bekliyor.

Bence onu daha fazla bekletmeyin. Dönün artık baba ocağınıza.

Bitsin bu gurbet. Bitsin bu siyasal karmaşa.

Herkes kendi evine.

Siz baba ocağınıza dönün, Türkiye’nin solunda da yer açılsın.

Kapıda bekleyenler var...

TARAF