Ne bitmek bilmez nefretmiş...

Ali Karahasanoğlu, sol-Kemalistlerin Sivas Davası mazlumlarına yönelik bitmek bilmeyen nefretini inceliyor.

Ali Karahasanoğlu / Yeni Akit

“Gelin canlar, bir olalım!”

Dün Sivas davasında, onlarca cezaevinde yatan insanın yanında, üç kişiyi daha içeri tıktırmak için duruşma yapıldı..

Mahkeme, olayın üzerinden 30 yıl geçtiğini, zamanaşımının dolduğunu ve bu sebeple “düşme kararı verildiği”ni açıkladı.. Dikkat buyurun..

Sivas davasının tamamı düşmedi. Halen cezaevinde yatan onlarca insan var.. 

Onlar suçsuz da olsalar, yatmaya devam edecekler.. Ama üç kişi, olaylardan sonra tutuklanmışlar, bir süre sonra, CHP’li Seyfi Oktay Dede’nin Adalet Bakanlığı koltuğunda oturmasına rağmen, hakimlerin, “bu adamların suçu ne ki?” diyerek, tahliye ettikleri üç kişi..

Sonrasında.. “Seyfi Dede’nin adaletine inanmıyoruz” deyip, yurtdışına gitmişler..

Bir daha da gelmemişler..

Dün zamanaşımına uğrayan dava, sadece bu üç kişinin davası..

İddianamede, bu üç kişi için, Seyfi Dede’nin savcısının bile hangi suçlamayı yaptığını, yapabildiğini birebir aktaracağım..

Ama önce, dünkü düşme kararından sonra, Sözcü’nün, Cumhuriyet’in, odatv’nin haber başlıklarını size aktarayım, kindarlıklarını görün..

Hoşgörüden bahseden Aleviliği istismar edenlerin, kindarlıklarını görün..

Cumhuriyet ile başlıyorum..

“Bu dava mahşere kalmaz”

Devam ediyor haber: “Pir Sultan Abdal Derneği Genel Başkanı Cuma Erçe ‘Bu saatten sonra saflarımız daha net olacak. Kiminle savaşacağımıza, kiminle barışacağımıza biz karar vereceğiz.’” 

CHP’den milletvekilli de yapılan Şanal Sarıhan’dan da demeç almışlar:

“15 bin kişi varken gözaltına alınan yargı önüne götürülen çok az kişi oldu.”

Yani diyor ki Şanal hanım, 2 Temmuz günü, sokağa çıkan herkesi idam sehpasında sallandırmalıyız ki, kindarlığımız dinsin..

Sözcü şöyle yaptı haberi: “Madımak katliamına zaman aşımı”..

Ne anlarsınız bu başlıktan.

Madımak davası sebebi ile tüm şüpheliler hakkında dava düşürülmüş. Hiç kimse cezaevinde kalmamış..

Öyle mi, değil..

100’e yakın insan Sivas davasında sanık yapıldı.. Bunlardan sadece üçü hakkındaki dava dün zamanaşımı sebebi ile düşürüldü..

Odatv’yi de vereyim: “30 yıldır sönmeyen ateş... Dava düştü yüreklere ateş düştü”..

Vay be.. Ne kindarmışsınız da, haberimiz yokmuş..

30 yıldır ateşleri yanıyormuş.. Şimdi de yüreklere ateş düşmüş..

Biliyorum, bu Cumhuriyet’in, Sözcü’nün, odatv’nin tahriklerine aldanan Alevi kardeşlerimiz, bana “sen ne kadar vicdansız bir insansın, bir otel yakılmış. Otelde kalan insanlardan 33 kişi ölmüş. Sanıklar hakkında dava düşürülmüş. Sanıkların cinayetleri yanlarına kâr kalmış. Senin yazdıklarına bak” diyorlar..

Bakalım, gerçekten öyle mi?

Vicdansız kim, buyrun birlikte görelim..

Dün haklarındaki dava düşürülen üç kişinin isimleri ne?

Murat Songur, Eren Ceylan ve Murat Karataş! Biri gençliğinin baharında, 21 yaşında, diğeri hakeza 22 yaşında. Diğeri de 26 yaşında.. bugün 51, 52 ve 56 yaşındalar..

Üçü de hayatında karakol nedir bilmeyen gençler.. Üçü de Sivas’ın yerlilerinden.

Birinin kundura dükkanı var, ekmeğini ordan çıkarıyor, kendi halinde bir esnaf. Diğeri kahvehanesinde rızık temininde. Diğeri inşaatlarda çalışan bir kalfa..

Ne işleri olur, otel yakma ile. Ne işleri olur, adam öldürme ile. Olmamış da zaten..

Ben söylemiyorum.. CHP koalisyon ortaklığında, CHP’li Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın atadığı savcının iddianamesinden Murat Songur’un suçunu size aktarıyorum:

“ .... Murat Songur, ...’ın polis barikatını yarıp otele ulaşmak, araçları ters çevirmek, otel içerisindeki tahripkar hareketleri nedeni ile görevlilerin ... ve ...’ın eylemlerini yeterince engellemek ve müdahale edilmemesini sağlamak suretiyle, bu asli maddi faillerin fiillerine yardım müzaharet ve muavenet olarak tavsifi gereken bu eylemlerinin uyduğu TCK 65/3 madde yolu ile ... 62 madde uyarınca 45 kez ve görevli valiye hakaretleri nedeni ile ... uyarınca ayrı ayrı cezalandırılmaları,”

Murat Karataş da aynı suçu işlemiş.. Onu da şöyle yazmışlar, iddianameye:

“ ... Murat Karataş, ...’nın bir önceki paragraftaki sanıklar gibi polis barikatını yarıp otele ulaşmak, araçları ters çevirmek, otel içerisindeki tahripkar hareketleri nedeniyle Halil ibrahim Düzbiçer ve Erkan Çetintaş’ın eylemlerine engelleme yönünde yeterince müdahale edememesini sağlamak suretiyle bu asli maddi faillerin fiillerine yardım, müzaharet ve muavenet olarak tavsifi gereken bu eylemlerini uyduğu ...”

Evet, yanlış okumuyorsunuz..

Dün haklarındaki dava düşürülen iki kişiye, iddianamede dahi, oteli yakma diye bir suçlama yok..

Gezi isyanında onlarcasını gördüğümüz, araç ters çevirme isnadı var.. Ki o gezi isyanındaki gibi polis aracı falan değil, özel araç.

Valiye hakaret edildiği söyleniyor.

Ama Sözcü’nün, Cumhuriyet’in, odatv’nin pek makbul gördüğü İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bile, valiye de hakaret etti, YSK üyelerine de hakaret etti de, kimse “Bu dava mahşere kalacak” diye haber yapmadı.. “Düşünce özgürlüğü” dediler, kapatmak istediler...

Ve üçüncü sanık hakkındaki suçlamayı okuduğunuzda, hepten küçük dilinizi yutacaksınız..

“ .... Eren Ceylan, (...) ...’ın topluluk içerisinde sürekli yinelenen içeriği itibarıyla ciddi korku ve endişe doğurucu nitelikli, zarar gören tarafından da duyulan ‘Sivas Aziz’e mezar olacak!’ şeklindeki sözleri söylemekten eylemlerinin uyduğu TCK. 191/2. madde uyarınca, ayrı ayrı cezalandırılmaları, “

Evet, evet..  Eren Ceylan’ın da suçu bu..

“Sivas, Aziz Nesin’e mezar olacak” diye bağırmış..

Yani ben size, futbol maçlarından başlayın.. Nice siyasi parti mitinglerine kadar..

Yüzlerce defa, binlerce defa bu sloganın atıldığı canlı yayın görüntülerini gösteririm.

Bir kişi, “Sivas, Aziz Nesin’e mezar olacak” diye bağırdı diye.. Hakkında dava açılır mı? O dava 30 yıl sürdürülür mü? O dava düştüğünde, “Yüreklerimize ateş düştü” diye vicdansızca tahriklerle, ülkenin bir kısmı, diğer kısmına düşmanlığa tahrik edilir mi?

Söyleyin canlar.. Söyleyin dostlar..

30 yıldır siz, “Vali istifa” diye bağıran Eren Ceylan’ı mahkum ettirmek için mi, koşturuyordunuz.

“Sivas, Aziz Nesin’e mezar olacak” diye bağıranları cezaevine tıktırmak için mi, her duruşmada, “Sivas insanlık suçudur” diye bas bas bağırıyordunuz..

Vali istifa demek suç ise..

Siz binlerce defa, valisinden siyasetçisine, yüzlerce kişinin istifasını, binlerce defa istediniz..

Ben de bir valiye “şerefsiz” denilmesini makul görmem ama..

Sizin belediye başkanlarınız, valiye “İt” dediğinde, ayağa kalkıp alkışlıyordunuz..

Sizin belediye başkanınız, Yüksek Seçim Kurulu üyelerine “ahmak” dediğinde, “Ne var ya, düşünce özgürlüğü yok mu” diyordunuz..

Şimdi ne oldu da..

Bir de bize, Alevilik dersi verirken.. Hoşgörü dersi verirken.. 

Oteli yakanı/yakanları ayrık tutuyorum..

Otel önüne gösteri yapanları cezaevine tıktırmak için, böylesine gözünüzü karartmış, saldırıyorsunuz..

Sivas’ta, anayasal haklarını kullanan insanları, (kimse sözlerimi çarpıtmasın. Oteli yakanı bulun, yargılayın, asın. Ama gösteri yapanları, oteli yakmışlar gibi gösterip, şeytanlaştırmayın..) 30 yıl sonra bile, mahkum ettirmeye çalışanlar..

“Gelin canlar bir olalım” diyemezler..

Pir Sultan Abdal’ın, “Gelin canlar bir olalım” mısrasından sonra yazdıklarını ise, ağızlarına bile alamazlar.. Devamını yazayım mı?

Yok yok, yazmayalım..

Tam da Sivaslıların yaptıkları anayasal protesto hakkına çağırıyor, Pir Sultan Abdal, yüzyıllar öncesinden.. Yine de biz yazmayalım..

Merak edenler, bulup okusunlar..

Yorum Analiz Haberleri

Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?