Ne açıklama ama...

Ahmet Altan

Ordunun bugünkü komuta kademesinin üstünde “27 Nisan muhtırasının” gölgesi var.
Hukuka ve demokrasiye aykırı bir muhtıraydı o.
Hiç üstlerine vazife olmadığı halde kendi görev alanlarının dışına çıkarak cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahale etmişlerdi.
Yasaları çiğneyip suç işlemişlerdi.
Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde ise “367” kararıyla, “türbanı iptal” ederken anayasayı açıkça çiğnemelerinin gölgesi var.
Onlar da anayasayı ihlal ederek suç işlediler.
Asla suça bulaşmaması gerektiği halde suça bulaşmış iki kurumun, iki önemli mensubu gizlice buluşuyorlar.
Ortak bir amaçları bulunuyor bu kurumların.
Ordu, 27 Nisan muhtırasıyla... Anayasa Mahkemesi de “türban değişikliğini” iptal ederken “anayasal sınırlarını” aşarak, halkın iradesini temsil eden parlamentoyu “devreden çıkartmak” istediklerini kesin bir şekilde ortaya koymuşlar.
Halksız ve parlamentosuz bir yönetim biçimi istiyorlar.
Türkiye’yi ve burada yaşayan milyonlarca insanın hayatlarını, sadece kendi arzularına ve inanışlarına göre biçimlendirmek peşindeler.
Böyle bir amacı olan iki kurumun önde gelen üyeleri, Anayasa Mahkemesi’nin hayati kararlar vermesinin arifesinde buluşup ne konuşurlar?
Açıklamalarına göre “Kuzey Irak’ı görüşmüşler” bir saat on beş dakika boyunca.
Siyasete müdahale etmekten kaçınmıyorlar ama bir araya gelince siyaset konuşmuyorlar.
E, bir şey söylemek zorundalar neticede.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, “Kuzey Irak operasyonunu konuştuk” diyor.
Keşke, bir kuvvet komutanının sözlerine gözü kapalı inanabilecek kadar güvensek.
Ama “Hudson Enstitüsü’nde yapılan toplantıyla” ilgi Genelkurmay’ın yalanlaması hâlâ hafızalarda.
O “yalanlamanın” yalan olduğu kısa sürede çıkmıştı ortaya.
Daha kısa süre önce yaşadığımız o olay bize, “yalan söyleyebileceklerini” gösterdi maalesef.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt’ün açıklamaları biraz daha şaşırtıcı.
Üç kere buluştuklarını söylüyor.
Anlaşıldığına göre bizim haber yaptığımız buluşmaları “üçüncü” buluşma.
İlk “buluşmalarında” komutanın görevini kutlamış, üçüncü buluşmalarında “Kuzey Irak operasyonunu” kutlamış ama “ikinci” buluşmalarında ne konuştuklarını, niye buluştuklarını hatırlamıyor.
Kara Kuvvetleri Komutanı ile ne konuştuğunu unutan bir Anayasa Mahkemesi üyemiz var.
Ve, bu üye ülkenin kaderini belirleyecek bir güce sahip.
Osman Paksüt’ün hafızası zayıf.
Rahatça anlaşılıyor.
Bu hafıza zafiyetinin başka sonuçları da çıkar belki ortaya.
Acaba Paksüt’ün hatırlamadığı başka neler var?
Ayrıca, karargâhtaki “kameraların kapatılmadığını” söylüyor Paksüt.
Sayın yargıca çok basit bir soru sormak istiyor insan:
--Nerden biliyorsunuz? Birisi size “kameraları kapatmadık” mı dedi?
Paksüt, bizim haberi “doğrularken” bir de “Beni izliyorlar, bu haber o izlemenin sonucu” demiş.
Yani onu izleyenler bize bu haberi vermiş.
Bilmiyorum onu teselli mi eder yoksa ürkütür mü ama ben işin doğrusunu söyleyeyim ona.
Haber kaynaklarımız, dün de söylediğimiz gibi, Genelkurmay’ın içinden.
Sanıyorum sadece bu gerçek bile tek başına bir “mesaj” içeriyor bu tür “buluşmalara” meraklı olanlara.
Bu işlerden hoşlanmayan birileri var devletin içinde.
Hukuksuzluğu durdurmak isteyen birileri.
Hukuk dışına çıkılmasının devleti ne hale getirdiğini gören ve buranın gerçek bir hukuk devleti olmasını isteyen birileri.
Ve, kararlı gözüküyorlar.
Hukuksuzluk çökertti bu ülkeyi.
Devletin içinden çeteler çıktı.
Yargının en “yüce” zirveleri yasaları çiğneyip toplumu güvencesiz bıraktı.
Avrupa’nın en fakir ülkesi olarak kaldık.
Hukuka ve demokrasiye saygı gösteren ülkeler dörtnala zenginliğe doğru giderken biz hâlâ yoksulluklarla boğuşuyoruz.
Bunlar da kendilerini milyonlarca insandan “daha akıllı ve daha vatansever” sanan bir avuç devlet görevlisi yüzünden oluyor.
Artık biraz abartıyorlar.
Üstelik kendi meslektaşlarını da utandırmaya başladılar.
Çünkü onlar oyunu kaybettiklerini kabul etmeyerek mızıkçılık yapıyorlar.
Böyle “buluşmalara” düşkün olanlar artık gerçeği görmeli, bu iş bitti.
Bu ülke bunlara artık izin vermeyecek.
Vazgeçin.
Yasalara uymak sandığınız kadar zor değil.
Yasalara uyun.
Böylece “unutmak zorunda” kalacağınız buluşmalardan da kurtulursunuz.

Taraf gazetesi