NATO’nun Cici Gerillası

NATO ve AB’nin sömürgeci politikalardan kopmak ve kendi özgünlüğünde bir seyir izlemek, hem Stalinist hem de ulusalcı karakteriyle maruf PKK-KCK liderlik kadrolarını çok üzmüş olmalı.

KENAN ALPAY yazdı:

PKK’nın Soyunduğu Yeni Rolün Koordinatları 

Üzerine basa basa “bütün uluslararası güçlerin hayranlıkla izlediği Kobanê direnişini” vurguluyor. Öyle ki “Kobanê direnişi giderek büyüyor ve bütün Kürtleri kapsadı” iddiasını yüksek sesle dillendirirken hiç tereddüt etmiyor. Gerekçesini de bir cümlede özetliyor: “Başından beri DAİŞ’e karşı savaşan Kürtler”.

ABD öncülüğündeki “Koalisyon güçlerinin YPG ile ilişki kurmaları doğru bir tutumdur” dedikten sonra “bu ilişkinin uzun bir yol arkadaşlığına dönüşebileceğini” de yine o deklare etmişti. Bu uzun ve samimi yol arkadaşlığını hazırlayan zemini dünya devletlerinin nasıl gördüğünü ise şu gelişmeye bağlıyordu: “Kürtler artık belirleyici güçtür; Kürtler olmadan siyaset yapılamaz, statü oluşturulamaz sonucuna varmış durumdalar”. Üstelik “Kürtsüz bir şekillenmenin olamayacağını” hem küresel güçler (ABD-AB ve Rusya) hem de bölgesel güçler (İran-İsrail) görmüşler. Kürt Yüzyılı, Kürt Zamanı böyle bir duygunun tezahürü olsa gerek.

Bölge ve Dünyanın Merkezi Değişiyor

Çok ama çok yüksek perdeden deklare edilen bu beyanlar PKK liderlerinden Cemil Bayık’a ait. PKK medyasının önemli yayın organlarından Sterk televizyonuna yaptığı konuşmada daha birçok vurgu yer alıyor. Bayık’ın konuşması analiz kadar propaganda tehdit ve şantaj kadar açık-örtülü itiraflar da içeriyor. Öncekiler gibi bu konuşmasının da belli bölümleri ilgi gördü. Elbette PKK-HDP temsilcilerinin verdiği beyanatlarda her şeyden önce ciddi bir tutarlılık sorunu var. Ancak buna rağmen 6-7-8 Ekim Kobani provokasyonunun ardından Bayık’ın sarf ettiği sözler üzerinde yine de dikkatle durulması gerekiyor.

Adı konulmadan önce de adı konulduktan sonra da Çözüm Süreci epeyce bir badire atlattı. Fakat her yeni dalga bir öncekinden daha güçlüydü. Stalingrad direnişinin çağdaş versiyonu sayılıp hem iç hem de uluslararası zeminde Ortadoğu sorununa eşitlenen Kobani Kantonu’nun hikâyesi görünen o ki; sadece çözüm sürecini değil aynı zamanda AK Parti Hükümeti’nin NATO ve AB’ye rağmen işleyen siyasetini önce bloke etmek sonra da felç edip tamamen ortadan kaldırmak üzere bir kaldıraç gibi kullanılmak üzere devreye sokulmuş durumda.

PKK-HDP temsilcilerinin ne halkların kardeşliği diye ne de anti-emperyalist mücadele diye bir dertleri olmadığının elbette birçok göstereni var. Lakin bu çirkin maskelerin düşmesinde Kürt ulusalcılarının geliştirdiği söylemlere ve soyundukları rollerin iyice teşhir edilmesine ihtiyaç var. Çünkü PKK-HDP adına konuşan temsilcilerin kimi Aysel Tuğluk gibi “seküler güçleri” devreye girmeye davet ediyor. Kimi de Cemil Bayık gibi ABD hatta NATO adına Türkiye’ye İlerleme Raporu yazmaya kalkışıyor.

Kürt ulusalcıları içinde yer alan benzerleri gibi Aysel Tuğluk’un da pür laik-seküler ve İslam düşmanı vasıflarıyla Kemalist Kürt karakteri malum. Ancak Cemil Bayık’ın Sterk’e verdiği beyanlar PKK-HDP açısından daha üst mecralara iştahla, hevesle, şevkle soyunulduğunu ortaya koyuyor. (...)

YAZININ DEVAMI >>>

 

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm