NATO zirvesi ve kafalarda oluşan soru işaretleri

Ahmet Varol, NATO zirvesinde Türkiye'nin kazanımları yanında tartışmalara konu olacak meseleler olduğuna dikkat çekiyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

NATO zirvesi

Kısa adı İngilizcede NATO, Fransızcada OTAN olan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne üye ülkelerin liderleri 11-12 Temmuz tarihlerinde Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta bir zirve toplantısı düzenledi. Bu seferki  zirveye üye ülkelerin liderlerinin yanı sıra üyeliğe davet edilen ülke sıfatıyla İsveç’in başbakanı ve teşkilatı yakından ilgilendiren bir olayın yaşandığı ülkenin lideri sıfatıyla Ukrayna Cumhurbaşkanı da katıldı. 

Zirvede ortak toplantıların yanı sıra ikili ve üçlü görüşmeler de gerçekleştirildi. Bu görüşmeler de üye ülkelerin kendi aralarındaki meselelerini görüşmelerine, ilişkilerini geliştirmeleri için müzakerelerde bulunmalarına fırsat vermiş oldu. 

NATO’nun bu seferki zirvesinin en çok öne çıkan iki konusu İsveç’in üyelik talebinin onaylanması ve üyelik sürecinin başlatılmasıyla, Ukrayna’daki savaş ve bu savaş devam ederken Ukrayna’nın da NATO’ya üyeliğinin mümkün olup olmadığı hususuydu. 

Bilindiği üzere şimdiye kadar İsveç’in üyeliğinin önünde en önemli engel Türkiye’nin itirazıydı. Türkiye’nin itirazının birinci sebebi ise ülkenin güvenlik ve istikrarı açısından tehdit oluşturan PKK ve FETÖ gibi örgütlerin çalışmalarına geniş imkanlar vermesi hatta yerine göre maddi destekte bulunmasıydı. Ayrıca son zamanlarda İsveç’in Kur’an-ı Kerim yakma eylemlerinin önünü açması hatta bu eylemlere fırsat tanırken karşı çıkanlara engel olması Türkiye’yle arasındaki ihtilafın biraz daha kökleşmesine neden olmuştu. 

Ancak NATO Zirvesi öncesinde Türkiye’nin İsveç karşısındaki tavrında bir yumuşama gözlenmeye başlandı. Sonrasında Türkiye’nin AB üyeliğinin önünün açılması karşılığında İsveç’in NATO üyeliğinin önünü açabileceği yönünde açıklamalar yapıldı. Bunu belki Türkiye’nin Avrupa’daki konumunu güçlendirme amaçlı bir siyasi manevra olarak değerlendirmek mümkündür. Ama hadiseye genel çerçeveden bakıldığında bizim kanaatimize göre Türkiye, İsveç’e karşı sergilediği tavrında öne sürdüğü gerekçelerde ısrar etseydi daha isabetli olurdu. Bu konudaki tavrından vazgeçmediği, hatta İsveç’i bu konuda nispeten hizaya soktuğu, bu ülkenin yöneticilerinin Kur’an yakma eylemlerini suç sayan bir yasa çıkarma hazırlığı içinde olduklarına dair açıklamalarda bulundukları, PKK’nın faaliyetlerini de engelleme sözü verdikleri söylenebilir. Ancak görüldüğü kadarıyla bu ülkenin verdiği söz ve vaatlerin bir kesinliği bulunmuyor. Ayrıca bizim daha önce bir yazımızda da dile getirdiğimiz üzere İsveç, PKK bağlantılı örgütlere ve bu örgütlerin sözcülüğünü yapan medya organlarına LGBT örgütlerine destek iddiasıyla el altından para akıtmaya devam ediyor. 

Zirvede Rusya işgalinden dolayı Ukrayna’ya destek ve bu ülkenin NATO üyeliğinin mümkün olup olmayacağı konusu üzerinde de detaylı olarak duruldu. NATO Genel Sekreteri Ukrayna’nın her zamankinden daha fazla NATO’ya yakın durduğuna dikkat çekti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski de kendilerine yardım eden herkese teşekkürlerini dile getirdi. 

Teşkilatın ileri gelenleri ve üye ülkelerin liderlerinin birçoğu Rus işgali karşısında Ukrayna’ya özellikle silah desteği sağlanmasından yana tavırlarını izhar ettiler. Ancak savaşın devam ettiği sırada bu ülkenin teşkilata üye yapılmasının mümkün olamayacağına, bunun stratejik açıdan tehlikeli ve sakıncalı olacağına dikkat çektiler. Çünkü Ukrayna’nın üye yapılması NATO’nun fiili olarak savaşta taraf haline gelmesi ve kendini bilfiil savaşın içinde bulması anlamına gelecektir. 

Diyebiliriz ki NATO Zirvesi bu kez, öncekilerden çok daha fazla dikkatleri üzerine çekti ve tartışmalara konu oldu. Zirvede ele alınan konular ve dile getirilen görüşler bu teşkilatın artık sadece üye ülkelere yönelik tehlikeler karşısında harekete geçen bir askeri ittifak olmakla kalmayıp dünya jandarmalığında etkili bir güç birliği olma konusunda yeni adımlar atma niyetinde olduğunu gösteriyordu. Ama “NATO’nun dünya jandarmalığı insanlığın ne kadar lehine olacaktır?” sorusunu da kendimize sormamız ve bütün boyutlarıyla ele alıp tartışmamız gerekiyor.

Yorum Analiz Haberleri

Daha çok konuşun da hanginize daha çok güvenemeyeceğimizi bilelim
Görsel kültürün fıtrata etkisi
Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”