Neşe Düzel’in pazartesi günki Şamil Tayyar mülâkatı, FUTBOL konu olunca beyninde kara delikler oluşuveren beni dahi endişelerin Haydarpaşa Garı’na sevk etti.
Neşe Düzel’in röportajlarıyla bizi herrr hafta mükemmel bir Deniz Feneri gibi yılmadan, usanmadan, yüzünden ince gülümsemesi eksilmeden aydınlatması ise, ayrı bir “Doyamadım Teşekkür Etmelere” haftası konusudur.
Harbiden Başbakan “önderliğinde”: CHP, MHP ve AK Parti’nin (seçmenlerine karşı mahçup liderlerine karşı itaatkâr) vekilleri el ele, kol kola, güle oynaya diyemeyeceğim ümid ederim UTANA SIKILA kendi yaptıkları Şike Yasası’nı şöyle bir altüst edip yeniden (üstüne) yapıp; zart diye geçiriverdiler.
Kamu Vicdanı’nı böylesine mustarip ederek, “Başladılar bununla; yoksa Balyoz’la Ergenekon Davaları’na da mı gelecek sıra?” dedirterek, gözlerimizin içine baka baka ve Cumhurbaşkanı Gül ile de anlaşılan bir nevi “parti içi pazarlık” konusu edip “bağlayarak”, nurtopu gibi bir rezilliğin “yasa” olarak önümüze çıkartılmasını sağladılar!
Bu haliyle “Şike” yasasının üç parti tarafından böylesi iffetsiz bir mutabakatla, yangından yıldırım kaçırırcasına çıkartılmış olması ufukta bizleri bekleyen ağır karanlık bir atmosferin dilerim, umarım, dua ederim habercisi değildir.
“Ergenekon bağlantılarının ortaya çıkarılması için derin operasyonlara ihtiyaç var. Şike operasyonu sürerse Ergenekon’un çok önemli bir finansman ayağı çözülebilir”, diyor Taraf mülâkatında Şamil Tayyar.
Aynı konuşmasında Belarus’a Bedrettin Dalan’a bavulla para götüren “çok mühim bir şahıs”tan söz edip ismini vermiyor.
Keşke verse o ismi!
Ama söz konusu Belarus Dalan birden telefonla bir televizyon programına çıkartma yapıyor! Neden? “Hu huu! Ben Almanya’da, hatta Mannheim’dayım,” demek için. Ayrıca “Alman adaletinin korumasındayım,” da üfürüyor evrene. (Olabilir de!)
Bunca zamandır televizyonlara bağlanı bağlanıvermek için frenlerine abanan B. Dalan’ın Şamil Tayyar röportajının hemen akabinde “Alman adaletinin” koruyucu/ kollayıcı kanatlarının altında olduğunu açıklaması ilginç tabii.
Esasında Ergenekon’un ALMAN AYAĞIYLA da ilgilenilmesi o kadar elzem ve mühim ki!
Diyelim E. Özkök, Almanya’nın feci çok satan gastesi (yegâne arkadaşı Kai’ın büyyük başarısıyla) Bild’e haftada bir kez yazıyor. Belarus’taki bir gazeteye değil. Dikkâtinizi çekerim!
Doğan Grubu’nda bir zart zurtluk mevkiyle DE ödüllendirilmiş olan Kai Diekmann öyle böyle korkunç bir figür değil. Batan News of the World’ün de çok çok “yakiniydi”. Bu tarz Deccal’ler birbirlerini dünyanın dört bir yanından toplaşıp toplanıp muhakkak buluyorlar!
Şamil Tayyar’ın bu röportajı herkes için bu denli uyarıcı ve etkileyici olurken; memleketin en alengirli gaz, sis ve dezenformasyon makinesi Ahmet Hakan DERHAL devreye girip “Güleyim bari! Kimse çakmadı bizim Şamil çaktı,” tarzında hemen “gülünçleştirici”, “ehemmiyetsizleştirici”, “kafa karıştırıcı” soytarı dansını, kareli tulumlarını giyinmiş vaziyette, efendileri için yapmaya başlıyor. (E. Özkök’ten devraldı iyice başsoytarı bayrağını.)
Bedrettin Dalan kadar mühim bir numara olmasa da (birtakım bağlantılı generaller dışında) yurtdışına kaçmayı “becermiş” diğer bir figür olan Turhan Çömez’in, Ahmet Hakan’ın askere gitmemek için düzenlenen “dalak operasyonunun” başoperatörü olduğu detayını verip, geçiyorum.
Yani Ergenekon Dezenformasyon Birlikleri amiral gemilerinde, sözcüm aydınlıkoda akşamda, basında güvende, televizyon ekranlarında habire habire (kıçlarını kurtarmak için de) sis, gaz saçmaya ve çamur atmaya full güçleriyle devam ederken–
Muhakkak Ergenekon’un kırk ayağıyla bağlantısı olan Futbol Mafyası’nın yaptıklarının yanlarına kâr kalmasını temin edecek ve yine inanılmaz hacimde bir finans kapısı olan bu “sporu” istedikleri gibi kirletmelerine geçit verecek bu acayip mi acayip (yeni kotarılmış haliyle) yasa çıkıveriyor!
AKP’nin askeriyeye karşı duruşu belki de BU KADARDI: Kendi suyuna (girmiş görüntüsünü verecek) kadrolara kavuşuncaya kadar.
En nihayet, cumhurbaşkanına (törenlerde/ mörenlerde) cumhurbaşkanı muamelesi yapacak generallere varıncaya kadar!
• Bir kere: nerdeyse “Aziz Yıldırır Yasası” olarak adlandırılmayı hak eden bu yasanın müsebbibi olan şahıs, NEDEN bu kadar zengin?
NATO müteahhidi olduğu için!
• Kimler “NATO müteahhidi” olurlar; olabilirler bu hayatta?
Askeriyemizin göz ve de öz bebekleri!
• Peki, siz NATO müteahhidi olsanız, bu ülkede olduğu üzere, askerî vesayetin devamını, askeriyenin kadiri-mutlak statüsünün (hem de sonsuza dek) sarsılmamasını ister misiniz?
Hem de nasıl isterim! Bu uğurda elimden geleni de ardıma koymam. Birimiz hepimiz hepimiz birimiz için!
• Ergenekon İdeolojisi ne demek? Kimlere yarar?
Askerî Vesayet Rejimini cebren, hileyle kara ve sarı propagandayla her koşul ve şartta sürdürmeye yeminli Kemalist ve Laikçi kılıflı çıkar çemberlerinin çakma ve takma ideolojisi demek. Bu vesayet rejiminden faydalanmaktan patlayacak kadar şişmiş/ zenginlemiş olanlara yarar.
• NATO müteahhidini kurtarmak için çatılıverilen bu kurtarma yasası Ergenekon davasında da BURAYA KADAR! mesajını, hepimize göz kırpmıyor mu?
Hem de ne biçim kırpıyor. Hatta el sallıyor.
Bu yasayı böyle bir (milli!) mutabakatla çıkartarak futboldan “hüpletilen” bunca kara paranın kontrolünde pek de titiz olunmayacağının mesajını bize yollamakla kalmıyorlar; Balyoz ve Ergenekon’da üstteki köpüğün alınmasıyla yetinilmesini DE mesajlamış oluyorlar.
CHP, AKP ve MHP şöyle demiş olmuyor mu bizlere? “Eski Derin Devlet iyi kötü feshedildi miadını doldurduğu için. Şimdi yeni bir Derin Devlet inşa ediyoruz el ele, kol kola. Daha derin, işlevsel ve modeli geliştirilmiş! Kahrolsun eski Derin Devlet! Yaşasın yenisi: ennn derini!”
TARAF