Nasıl da yalan söylüyorlar!

104 Amiral Muhtırası karşısında Avrasyacı Perinçekgillerin pragmatist hesaplarla giriştiği manipülasyon tam bir şark kurnazlığı. Avrasyacılıkları paçalarından akan amiralleri Atlantikçi diye lanse etmek de bu tayfanın son kuyruklu yalanlarından.

HAKSÖZ-HABER

Doğu Perinçek ve tayfası yalan ve propaganda işinde son derece mahir. 104 Amiral Muhtırası olayında da maharetlerini ortaya koyan bu tayfa o kirli Avrasyacı zihniyetlerini temize çıkarmak için tutturmuş bir amiraller Atlantikçi türküsüdür gidiyor.

Hükümetle giriştikleri pragmatist ilişki ve hesaplar sonucunda darbe süreçlerinin açıktan içerisinde yer alamayan Perinçekgiller tayfası utanmasa tıpkı 15 Temmuz’un bertaraf edilmesini kendileri ve patronları Rusya’ya mal ettikleri gibi aynı şekilde amiraller başarılı olacaklardı ama biz bertaraf ettik diyecek! Amirallerin Atlantikçi olduklarına ilişkin vurgularında o kadar ısrarcılar ki neredeyse muhafazakar medya ve AK Parti tabanından kendilerine alıcı bulacaklar. Öyle ya 15 Temmuz sonrası hükümetle girdikleri pragmatist ilişkiler temelinde nasıl olsa darbecilikle işlerinin olmadığına ilişkin birilerini konjonktürel de olsa inandırdılar. O gün bugündür öyle bir hava estiriyorlar ki sanki İslam düşmanlığının ülkedeki sancaktarları ve 28 Şubat darbesinin bileşenleri arasında onlar yoktu! Darbecilik ve İslam düşmanlığı denilince sicillerinin bu noktada son derece bozuk olduğuna nihai kertede bir tek kendilerini inandırabilirler ki bunun da farkında değiller!

İşte 104 amirale ilişkin siyaset, medya ve kamuoyunda oluşan tepkiyi Perinçekgiller tayfası yine kendini gündemleştirmenin aracı olarak kullanıyor şimdilerde. Yine kendilerinden başka kimsenin bilmediği, bilemeyeceği müthiş teorilerle! Neymiş efendim; bu amiraller var ya bu amiraller bunlar Atlantikçi. Bakmayın öyle ulusalcı göründüklerine. Bunların alası Amerikancı, NATO’cu. 15 Temmuz’a 103 gün kala muhtıra vermelerini de kendilerine bu üst akıl söylemiştir.

Garip olan sadece bu söylemin basitliği değil. Aydınlıkçıların vaziyeti kurtarmak için ürettikleri bu malzemenin kimi troller ve trolleşmiş yazarlar eliyle dolaşıma girmesi daha beter.

Oysa Atlantikçilik suçlamasının Avrasyacıların vaziyeti kurtarmak için giriştiği bir yalandan öte anlam taşımadığını Yıldıray Oğur gayet açık şekilde ortaya koymuş.

Yıldıray Oğur’un Karar gazetesindeki “Söz konusu vatansa teferruat olma sırası...” başlıklı yazısının (7 Nisan 2021) konuyla alakalı kısımları şöyle:

“Peki, en çok ABD’nin rahatsız olması beklenen Montrö’yü savunmak,  pek çoğu açık açık NATO’dan çıkılmasını gerektiğini söylemiş, Rusya ve Çin’le ittifak yanlısı bu emekli amiralleri nasıl bir imzayla Atlantikçi yapabildi?

O da Aydınlıkçıların el mahareti.

Her komutanın CV’sinde olan 90’larda Brüksel’de NATO Karargahı’nda görev yapmasından başladılar, Global İlişkiler Forumu üyesi olmasından çıkıp, oradan ABD’ye bağladılar.

Meğerse Global İlişkiler Forumu, ABD Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) Türkiye’deki şubesiymiş.

Peki bundan CFR’nin ve Global İlişkiler Kurumu’nu 2009’da kuran Koç Ailesi’nin haberi var mı?

O kurulun üyesi olan onlarca işadamının, diplomatın, siyasetçinin akademisyenin, mesela Aydınlık’ın manşetlerinden düşmeyen o kurulun üyesi Murat Ülker’in, Ulusal Kanal’da da sık sık görünen o kurulun üyesi ulusalcı diplomatların, siyasetçilerin? 

Peki nasıl bağlayıverdiler?

CFR, dünyadaki 18 ülkedeki think tank ile birlikte çeşitli konuları konuşmak için Konseylerin Konseyi adlı bir proje başlatmış. Türkiye’den buna davet edilen think tank de Global İlişkiler Forumu’ymuş. Üstelik bu 18 ülke içinde Aydınlıkçıların bayıldığı Çin’den ve Rusya’da da think tankler var.

Koç Grubu’nun desteklediği Global İlişkiler Forumu’nun onlarca üyesinden biri olan Ergun Mengi, böylece Atlantik’e bağlanınca, Montrö ve laiklik mesajı veren ve 5 sene önce bir Doğu Perinçek yazısı olabilecek bildiri de NATO, CIA ve ABD projesi oluverdi.

Üstelik 2007’de emekli olmuş Mengi’nin emeklilikten sonra mesaisi Genelkurmay SAREM, Avrasya Stratejik Araştırma Merkezi ASAM ve Ümit Özdağ’ın kurduğu 21. Yüzyıl Enstitüsü’nde geçmiş. Yani ulusalcılığın, Avrasyacılığın Türkiye’deki fikri merkezlerinde…

Ama o kadarına kim bakar. Aydınlıkçıların vaziyeti kurtarmak için ürettikleri malzeme, çoktan AK Partili troller ve trolleşmiş yazarlar eliyle dolaşıma girdi bile.

Zaten bir kaç hafta öncesine kadar “Mavi Vatan’ın fikir babası”, “FETÖ’ye karşı mücadele eden amiraller” olarak televizyonlarda ağırlanan, Türkiye’nin dış politikasıyla, FETÖ ve PKK’yla mücadelede fikirleri alınan emekli amiraller için şu anda atış serbest…

Gözaltındaki emekli amirallerden birinin son kitabında “jeopolitik direniş cephesinde başta Rusya ve Çin’den başka dayanağımız olmadığını anlamakta hâlâ zorlanıyoruz” dediği Rusya ve Çin’den ise uğradıkları bu muameleyle ilgili hiçbir açıklama gelmedi.”

*

Doğu Perinçek'in 104 Amiral Muhtırasını Atlantikçilik üzerinden değerlendiren konuşmalarına bir örnek:

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!