31 Ağustos Pazar sabahı Gazze’deki en-Nasr Çocuk Hastanesi’nde Muhammed Abdulal Ebu Fetayir isimli bir bebek doğumdan birkaç saat sonra sağlık sorunları sebebiyle yoğun bakıma alındı. Fakat onunla ilgilenmesi gereken doktor, sağlık personeli grevine katıldığını ileri sürerek söz konusu bebeği öylece bırakıp gitti. Adı geçen bebek de kendisiyle ilgilenilmemesi ve yoğun bakımda öylece bırakılması sebebiyle hayatını kaybetti.
Doktorun katıldığını iddia ettiği sağlık personeli greviyle ilgili bilgi ve değerlendirmeleri aşağıda dikkatinize sunacağız. Ama burada düşünmek gerekir. Gerekçesi ne olursa olsun, kendisi için hayati tehlike söz konusu olmadan, ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olan bir bebeği kasten öylece bırakıp görevi ihmal eden ve bu yolla güya protesto eylemi gerçekleştirdiğini söyleyen, sonuçta da bebeğin ölümüne sebep olan bir doktor dolaylı bir şekilde o bebeğin katili olmaz mı?
Söz konusu doktorun destek verdiğini söylediği sağlık personeli grevi Abbas yönetiminin ve Ramallah’ta onun güdümünde çalışan meslek sendikalarının çağrısıyla gerçekleştirilen grevdi. Abbas yönetimi Gazze ahalisini her yönden kıskaca almayı ve bu halkın boğazını sıkarak teslim olmaya zorlamayı amaçlayan kuşatmaya her yönden destek veriyor. Son olarak da muhtelif alanlarda boykot ve grev silahını kullanarak kuşatmanın etkili olmaqı için çalışmaya başladı. Bu amaçla önce eğitim hizmetlerinin aksamasına sebep olmak istedi ve Gazze’de öğrencileri de öğretmenleri de yeni dönemde dersleri boykot etmeye çağırdı. Çağrının öğrenciler arasında hiçbir etkisi olmadı ve yeni öğretim döneminin başladığı 24 Ağustos Pazar gününden itibaren bütün öğrenciler sınıfları doldurdular. Fakat öğretmenlere, boykota katılmamaları durumunda hesaplarına gönderilen maaşların kesileceği tehdidinde bulundu. Düşünün ki Gazze’de evlerinde yatıp Abbas’ın çağrısına kulak verenler ondan maaş alacak ama Filistin halkının çocuklarına hizmet edenlerin maaş alma hakları olmayacaktı. Öğretmenleri böyle bir şeye zorlayan zihniyet ancak ve ancak Filistin halkına düşman, işgalci ve emperyalist güçlerle işbirliği içinde bir zihniyet olabilir.
Bu tehdit kısmen etkili oldu ve ilk günlerde bazı öğretmenler derslere girmedi. Ama İsmail Heniyye hükümetine bağlı Eğitim ve Öğretim Bakanlığı, onlardan oluşan açığı yedek öğretmenlerle ve gönüllülerle kapattı. Görevlerinin başına dönmeyenlerin de bunda ısrar etmeleri durumunda görevlerini tümüyle kaybetmeleri riskinin olduğunu, çünkü yedek öğretmenlerin yerlerine temelli atanacakları hatırlatması yaptı. Dolayısıyla Abbas’ın boykot çağrısı bu alanda etkisini gösteremedi.
Bunun üzerine sağlık sektörüne darbe vurmak için harekete geçti. Bu kez kendisi sanki işin içinde yokmuş, meslek kuruluşları ve sendikalar protesto eylemi düzenliyorlarmış gibi bir hava vermek amacıyla güdümündeki meslek kuruluşlarını devreye soktu. Ama maaş kesme, bağlı bulunduğu meslek kuruluşundan ihraç tehdidini onlar da kullandılar.
Gazze’de işgalci Siyonist devletin ambargo ve kuşatması sebebiyle zaten sağlık alanında büyük sıkıntılar yaşanıyor. Siyonist devlet hastaların dışarı çıkmalarını ve dışarıdan ilaç veya tıbbi malzeme sokulmasını engelliyor. Sırf bu sebeple hayatlarını kaybeden hastaların sayısı 240’ı geçti. İşbirlikçi Abbas yönetimi buna bir de sağlık personeli grevini ilave ederek Gazze ahalisini yavaş katliama maruz bırakma planına bütün gücüyle destek vermek için harekete geçti.
Ramallah’ta Abbas yönetiminin güdümünde hareket ederek boykot çağrısı yapan meslek kuruluşlarının ve sendikaların kullandığı gerekçe ise HAMAS hükümetinin kötü muamelede bulunduğu iddiasıydı. Oysa bu her türlü delilden yoksun ve insanlık dışı bir grevi gerekçelendirmek amacıyla ortaya atılan iftiraydı. HAMAS hükümetinin sağlık sektöründe çalışanlarla ne meselesi vardı ki onlara kötü muamelede bulunsun!
Abbas yönetiminin yönlendirmesiyle gerçekleştirilen İslâmî hareket aleyhtarı kampanyalarda bundan önce de benzer iftiralardan ve yalanlardan yararlanılmaya çalışılmış, ama yapılan araştırmalar iddia edilenlerin aksini gözler önüne sermişti.
Fetih militanları 25 Temmuz günü gerçekleştirdikleri vahşi bombalamada sebep oldukları katliam yüzünden yapılan tutuklamalarda da işkence gördüklerini ileri sürerek yoğun bir yıpratma faaliyeti yürütmüşlerdi. Oysa bu kampanyayla aslında söz konusu vahşi bombalamanın üstünü örtmek ve kendilerini masum göstermek istiyorlardı. Heniyye hükümeti bu iddiaların araştırılması için Arap ülkelerinin tarafsız bir soruşturma heyeti oluşturmasını ve bu heyetin her iki tarafta da tutuklamaları sorgulamasını istedi. Ama bu talep yerine getirilmedi. Çünkü bağımsız bir sorgulama neticesinde kimin hukuka uygun hareket ettiği, kimin işkence yaptığı ortaya çıkacak ve işbirlikçilerin yüzkaralığı bir kez daha teşhis edilecekti.
Söz konusu görevlilerin maaşları neden Abbas yönetimi tarafından veriliyor sorusunu cevaplandırmak ve hadisenin dış boyutlarını tahlil etmek için de müteakip yazımızda bilgi vermeye çalışacağız inşallah.
VAKİT