Tunus Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi, siyasi partinin dini alanda vesayet kurmasında ve dini alanın da siyasetle ilişkili olmasında bir fayda bulunmadığını söyledi.
Tunus'ta Nahda Hareketi’nin 10'uncu Genel Kongresi öncesi açıklama yapan Gannuşi, "Siyasi partinin dini alanda vesayet sağlamasının bir yararının olmayacağından bahsediyoruz. Dini alanın da siyasetle ilişkili olmasının bir faydası olmayacaktır. Çünkü siyasetin inişleri çıkışları değişimleri vardır. Bizler bir alanın diğer alana vesayet kurmasını istemiyoruz. İstediğimiz örgütsel, planlarıyla ve yöneten kişileriyle bağımsız gerçek bir bağımsız alanlar istiyoruz." ifadesini kullandı.
İslami hareketin totaliter devlet karşısında kapsamlı bir proje olarak başladığını ifade eden Gannuşi, şimdi bu gerekçenin ortadan kalktığını diktatörlük ve aşırı laiklikle karşılaşmak gibi bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti.
Gannuşi bu konuda şunları söyledi:
"Bizler dini ilkelerden kopmuş bir siyaset istemiyoruz. Bilakis maksatlar, İslami değerler ve motiflerle birlikte bir siyaset istiyoruz. Biz bu konuda 'ayırma' değil 'farklı özellik', 'temayüz' ve 'uzmanlık' sözcüklerini kullanmayı tercih ediyoruz. Bizlerin kastı burada farklı özellik, temayüz ve uzmanlıktır."
"TUNUS BİZİM İÇİN YÖNETMEKTEN DAHA DEĞERLİDİR"
Gannuşi, "Yönetmek, ölümüne yönetmek otoritede kalmak değildir. Bizler yönetimden ülkenin yararına olanı, demokratik dönüşüme faydalı olanı alıyoruz. Bizim yönetimde kalmamız demokratik gidişatı tehdit ettiğinde ‘Tunus bizim için yönetmekten daha değerlidir’ deriz." ifadeleriyle Nahda’nın parlamentodaki üstünlüğüne rağmen hükümetin başına geçmek istenmemesinin gerekçesine açıklık getirdi.
Tavizler verildiğine dair yöneltilen eleştirilere cevap veren Gannuşi, "Bu, doğru değil. Bizler uzlaşı yararına bazı siyasi durumlardan feragat ettik ancak ne İslami, ne devrim ilkelerden taviz verdik. Bizler yönetimden uzlaşı yararına çekildik. Yönetimde kalmamız dini bir mesele değildir." dedi.
"DEPREME BENZEYEN BİR DEVRİM SONRASI"
Gannuşi Tunus’ta yaşanan devrim sonrası dönemi depreme benzeterek, "Bizler ülkeyi istikrarı ve demokrasinin devamını düşünüyoruz. Bizler içinden geçtiğimiz geçiş sürecinin tamamen bilincindeyiz. Bu dönemlerde daha çok kırılgan ve karışıklık oluşur. Siyasi güçlerde dağılma yaşanır. Çünkü depreme benzeyen bir devrim sonrasını yaşıyoruz. Böyle durumlarda nasıl topoğrafik yapıda değişiklikler oluşur böylece sürekli kayan ve değişen bir durum devam eder ve son şeklini alamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Tunus’un 5 yılda 6 hükümete tanık olduğunu belirten Gannuşi, "Kalkınmanın istikrara ihtiyacı vardır. Nahda kendisini bu istikrarın garantisi olarak görüyor. Böyle olmayla birlikte istikrarın temel garantisi değildir. Tunus’taki siyasi durumun istisna olarak nitelenmesini sağlayan şey, kargaşa, bölünmüşlük ve patlamış bir bölgesel çevrenin uygun olmayan şartlarında demokratik deneyimini sürdürebiliyor olmasıdır." diye konuştu.
GENEL KONGREYE HAZIRLIK
Nahda Hareketi’nin 10’uncu Genel Kongresine ilişkin konuşan Gannuşi şunları söyledi:
"Hareketin içinde çok sayıda düşünce var. Genel Kongre için çok ince elenip sık dokunarak hazırlık yapıldı. Hatta ben şöyle demiştim, Nahda’nın değirmen taşı ağırdır, gider gelir taki daneleri iyice öğütene dek. Bizler yerel, bölgesel, mesleki olmak üzere 350 ayrı toplantı düzenledikten sonra bu kongreyi yapıyoruz. Bundan dolayı da kongreye gelen konular tam olgunlaşmış konulardır. Tartışmalar sonucu bazı düzenlemeler hazırlandı bunlar sunulacak, bunlara itiraz olabilir elbette. Farklı konularda farklı görüşler vardı, ancak sonunda gelen konular üzerinde genel uzlaşı vardır. Ayrıca kongre kendi kendisini yönetecek. Bu konularda icma vardır demiyorum ancak uzlaşı vardır yani geniş çoğunluğun oluru bulunuyor."
Hareketin içinde var olduğu söylenen muhalefete ilişkin ise Gannuşi muhaliflerin olacağını ancak kongreye katılacak olan delegelerin kendi çalışma programlarını belirleyeceğini ifade etti.
Gannuşi, "Sonuçları da kongreye katılan delegeler belirleyecektir, belki tümünü reddedeceklerdir. Bu konuların içinde hareketin liderinin seçimi de dahil olmak üzere. Yani kongrede yapmaya mecbur bırakılan bir şey yoktur. Ayrıca tek bir aday da yok, birçok aday bulunacaktır." ifadelerini kullandı.
Ayrıca yurt dışında yaşamış olan Nahda mensuplarıyla devrim öncesinde ülke içinde çeşitli sıkıntılara maruz kalanlar arasında olduğu iddia edilen farklı yaklaşımlara ilişkin Gannuşi, "Yurt dışına çıkmış olanlar ile yurt içinde bulunanlar arasında bir kutuplaşma yoktur. Yurt dışında yaşamış olanlar içerisinde farklı görüşlere sahip olanlar ve yine yurt içinde kalmış olanlar arasında farklı düşüncede olanlar bulunuyor. Yani yurt dışı ve yurt içi şeklinde iki ayrı parça olduğu söylenemez. İnsanlar düşünceler üzerinde ayrılıyor, geçmiş olan tarihi dönemlere göre değil." sözleriyle ayrışmayı reddetti.
NAHDA HER KESİME AÇILACAK
Sufiler ve tarikat şeyhleriyle aralarında bir ihtilafın olmadığının altını çizen Gannuşi, Nahda’nın tüm kesimlere daha fazla açılmaya doğru bir yönelişe geçeceğine inandığını toplumun bu kesimlerinden birinin de sufiler olacağını açıkladı.
Gannuşi, Tunus’un dini kimliği üzerine kanaatlerini şöyle aktardı:
"Tunus halkındaki hareketler sufilere meyyaldir. Bağımsızlıktan sonra gelen devlet sufi tarikatları zayıflatmıştır, ancak Tunus halkı muhafazakar olarak kalmış ve sufi inançlara meyilli olmuş, selefi inanç ve yönelişleri kolay kabul edememiştir."
Selefiliğin Tunus’ta yaygınlaşmasını Zeytune Camii’nin kapatılmasıyla ilişkilendiren Gannuşi, “Selefi yönelişler Zeytune Camii’nin etkinliğinin ortadan kalkmasıyla yaygınlık sağlamıştır. Özgürlüğün ardından gelen devlet Zeytune Camii'ni kapatmıştı. Zeytune Camii’nin sufi bir yönelişi vardır. Tunus’ta dini anlayış 'Eşari akaidi, Maliki fıkhı ve Cüneydi Bağdadi tarikatı' şeklinde özetlenen bir yoldur. Ancak bağımsızlıktan sonra bu kaynak kurutuldu ve kapatıldı, buna bağlı olarak da Tunus’ta dini kaos diyebileceğimiz durum ortaya çıktı. Ardından Zeytune Camii’nin etkinliğinin ortadan kalkmasıyla dini bir boşluk oluştu ve Tunus dışarıdan gelen akımlara maruz kalmaya başladı. Hatta Şia dahi ülkeye girdi. Selefilik girdi. Bunun sonucundan da cihadçı selefilik ortaya çıktı. Bu noktada Nahda'yla bunun arasında bir ihtilaf söz konusu değildir.” sözleriyle açılımın boyutlarına açıklık getirdi.
AK PARTİ KONGRESİNDEN MAHRUM OLDUK
Gannuşi, Nahda Hareketi Partisi ile AK Parti'nin genel kongrelerinin aynı günlerde yapılmasıyla ilgili olarak, "Daha önceki kongrelere katılmıştım ancak kongrelerin aynı günlere denk gelmesi bizi AK Parti kongresine katılmaktan mahrum etti. Ancak Cumhurbaşkanı’nın bir danışmanı buradaki kongreye katılacak." açıklamasında bulundu.
Tunus Nahda Hareketi Partisi'nin bugün öğleden sonra başlayacak 10’uncu Genel Kongresi 22 Mayıs'a kadar sürecek. (Dünya Bülteni)