Maung Zarni, Natalie Brinham / AA
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ile Myanmar hükümeti 6 Haziran’da bir protokol imzaladı.
Birleşmiş Milletler’in (BM) Yangon’daki yetkilisi Knut Osby, Twitter’dan yaptığı açıklamada “Genel Sekreter Antonio Guterres, anlaşmayı memnuniyetle karşılıyor. ifadesini kullandı.
Birçok uluslararası insan hakları kuruluşu ise BM’nin iyimser açıklamalarının aksine anlaşma hakkındaki şüphelerini tamamen ortaya koyan açıklamalar yayımladı.
Anlaşmanın içeriği Myanmar’ın en önemli devlet sırrı gibi gizli tutuluyor.
Sahadaki koşullara bakıldığında Arakanlı Müslümanların topraklarına geri dönmeleri durumunda, herhangi bir fiziksel güvenlikleri olmayacağı görülüyor.
Myanmar hükümetinin, vatandaşlık hakları ellerinden alınan Arakanlı Müslümanları, ülkenin toplumsal yapısına entegre edeceğine dair de herhangi bir gösterge bulunmuyor.
Arakanlı Müslümanlar da ölüme tanık oldukları Myanmar topraklarına geri dönmek konusunda tereddütlü.
BM kuruluşları, 1978’den bu yana süren zulümler neticesinde topraklarını terk eden Arakanlı Müslümanların geri dönüş süreçlerine dâhil oldu ancak geri dönüşlerde gönüllülük ilkesine uymadı. Arakanlı Müslümanlar bu nedenle de ülkelerine geri dönüşe cesaret edemiyor.
Myanmar’da faaliyet gösteren BMMYK ve diğer BM kuruluşlarının ofisleri, yazılı olmasa bile açık bir şekilde tüm çalışanlarına Myanmar hükümetinin Arakanlı Müslümanlar için “Rohingya” teriminin kullanılmaması ilkesine uymalarını söyledi. Bu nedenle Myanmar’da faaliyet gösteren BM çalışanları, Myanmar yetkilerinin gördüğü ya da duyduğu tüm iletişimlerinde “Rohingya” kelimesini kullanmaktan kaçınıyor.
Öte yandan BM, uluslararası insan hakları örgütlerini ve Arakanlı Müslümanların haklarını savunanları memnun etmek için uluslararası alanda “Rohingya” adını kullanıyor.
Bunun yanında Dünya Gıda Programı, Arakan’da 25 Ağustos 2017’de başlayan şiddet dalgasından sadece bir ay önce yayımladığı ve 5 yaşından küçük 80 bin Arakanlı Müslüman çocuğunun yarı aç yaşadığına dikkat çektiği raporu Myanmar hükümetinin “ricası” üzerine geri çekti.
Ayrıca, BM’nin eski Myanmar Koordinatörü Renata Lok-Dessalien, “BM’nin Arakan Eyaletindeki Rolü” başlıklı bir ön rapor hazırlamıştı. Raporda, BM’nin Arakanlı Müslümanlara karşı olası bir toplu saldırı durumunda hazır olmadığı belirtiliyor ve BM’ye Myanmar hükümetinin Arakan’da yaptığı korkunç hak ihlallerine karşı daha sert bir tavır alması çağrısı yapılıyordu. Rapor daha sonra iptal edildi ve Lok Dessalien Myanmar’daki görevinden alındı.
BM, daha sonra Myanmar’daki bütçesini arttırdı ve bölgeye Genel Sekreter Yardımcısı olan Knut Osby’i atadı.
BM’nin Bangladeş’ten Myanmar’a geri dönüşler için üstleneceği her rol riskli çünkü geri dönüşler, yeni bir toplu saldırı dalgasına, toplama kamplarında geçirilecek yıllara ya da kasti olarak açlığa yol açabilir. BM kurumlarının, bu defa bu insanları korumaya odaklanması gerekiyor.
BM halihazırda Uluslararası Ceza Mahkemesi ve uluslararası hukuk çevreleri gözünde şüpheli durumundaki Myanmar’da ordu kontrolündeki Ulusal Demokrasi Ligi (NLD) hükümetinin hep yaptığı gizlilik isteklerini açıkça yerine getiriyor.
Protokolün detaylarını kamuoyuna duyurmayan BM, Arakanlı Müslümanları protokolün müzakerelerinin herhangi bir sürecine dâhil etmedi.
BMMYK, Arakan’a geri dönüşler için sürekli kullanılan “gönüllü, güvenli ve onurlu” kalıbına “sürdürülebilir” sıfatını da ekledi. Bu dördüncü sıfatı uygulanabilir kılmak için BM’nin Arakanlı Müslümanların sesine kulak vermesi gerekiyor.
[Maung Zarni, Özgür Rohingya Koalisyonu adlı sivil toplum kuruluşunun Stratejik İlişkiler koordinatörüdür.]
[Natalie Brinham, Londra’daki Queen Mary Üniversitesi’ndeki Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Konseyi’nde öğretim görevlisi ve 2014 baharında Pacific Rim Law and Policy dergisinde yayımlanan “Myanmar’da Arakanlı Müslümanlara Yavaşlatılmış Soykırım” makalesinin yazarlarından birisidir.]