Musul’da Ne Değişti?
Ahmet Varol / Yeni Akit
Musul’da IŞİD’in hakimiyet oluşturmasından önce Bağdat’taki Nuri El-Maliki yönetimiyle bölgedeki aşiretler arasında savaş vardı. Aşiretler kendilerine baskı uygulayan Bağdat yönetimini istemiyor ve bu yönetimin Şiileştirme faaliyetlerinin durdurulmasını istiyorlardı. İran’la ve ABD ile işbirliği içindeki Bağdat yönetimi Musul bölgesinde sürdürdüğü bu savaşın gerekçelerini izah etmekte zorluk çekiyordu.
Böyle bir dönemde IŞİD bölgeye baskın yaptı ve Bağdat yönetiminin askerleri bu örgütün milisleri karşısında hiçbir direnç göstermeden bölgeyi tamamen onlara teslim ettiler. Böylece bölgedeki savaş artık IŞİD’e karşı savaşa dönüştü. Savaşın bir tarafında IŞİD diğer tarafında ise Bağdat yönetimi ve ona destek veren uluslararası koalisyon ile İran’ın görevlendirdiği Kasım Süleymani’nin milis güçleri vardı.
Fakat saldırılardan birinci derecede zarar görenler siviller oldu. Bağdat yönetiminin safında savaşan ve IŞİD’in bir kopyası niteliği taşıyan Haşdi Şa’bi milisleri kontrolü ele geçirdikleri bölgelerde sivil halka yoğun bir şekilde baskı yapıyorlardı.
Son dönemde Musul’da IŞİD hâkimiyetine tamamen son verildiği ve kontrolün Bağdat yönetimine geçtiği açıklandı. Bu süreçte daha önce Bağdat yönetimini ve onun Şiileştirme faaliyetini istemeyen aşiretler de elleri kolları bağlı bir şekilde Haşdi Şa’bi milislerine teslim edilmiş oldu.
Irak ordusu sivil halka eziyet eden Haşdi Şa’bi’yle işbirliği içinde. Dolayısıyla bölge halkı açısından değişen tek şey IŞİD’in gitmesi yerini Haşdi Şa’bi’nin alması oldu.
Şimdi bölgede mezhepçi temele dayalı tasfiye politikasının gerekçesi ailelerin IŞİD’le bağlantılarının kurulması. Bir aileden herhangi bir kişinin IŞİD’le bağlantısının kurulabilmesi o ailenin tümünün mahkûm edilmesine ve “rehabilitasyon kampı” olarak nitelendirilen zulüm kampına taşınmasına gerekçe oluşturabiliyor.
HRW’nin yaptığı açıklamalara göre Bağdat yönetimi tarafından, IŞİD’le bağlantısı kurulan ailelerin toplu bir cezalandırmaya tabi tutulması için şimdi özel kamplar oluşturulmaya başlandı. HRW Bağdat yönetiminin bu amaçla ilk kampı 9 Temmuz tarihinde Musul’un 14 km doğusunda Bertele’de kurduğunu, kendilerinin de bu kampı 11 Temmuz tarihinde ziyaret ettiklerini dile getirdi.
Verilen bilgilere göre Bağdat yönetimi bu kampın IŞİD’le bağlantılı ailelerin psikolojik ve fikri yönden rehabilitasyonu için değerlendirileceğini iddia ediyor. Fakat HRW buranın rehabilitasyonla hiçbir ilgisinin olmadığını, buranın tam anlamıyla bir esir ve toplama kampı niteliği taşıdığını dile getirdi. Aileler de buraya rehabilitasyon amacıyla değil toplu cezalandırmaya tabi tutulmak amacıyla getiriliyor.
Musul’daki yargı organları da bazı ailelerin burada güya rehabilitasyona tabi tutulmasına hükmediyor.
Kurulan söz konusu kampa şimdiye kadar 170 ailenin getirildiği ifade edildi. Bunların hepsi Musul’dan değil çevresindeki ikamet bölgeleri olan Enbar, Babil, Diali, Salahuddin ve Ninova’dan da getirilenler var.
Kampta şartların çok kötü olduğu, insanların ciddi eziyet çektikleri ifade ediliyor. Ayrıca verilen bilgilere göre şimdiye kadar yirmi kişinin hayatını kaybettiği tespit edildi. Bunlardan bazıları nakil esnasında bazıları da kampta hayatını kaybetti. Bunların ölüm sebeplerinin çoğunlukla aşırı sıcak ve susuzluk olduğu ifade edildi. Ölenlerin çoğunluğunu da kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
Ayrıca söz konusu kamp sözde rehabilitasyon iddiasıyla kurulması planlanan kampların ilki durumunda. Toplamda 2800 aile için böyle kamplar kurulması planlanıyor.
HRW kurulan sözde rehabilitasyon gerçekte esir kampları niteliğindeki bu kamplarda başvurulan muamelelerin savaş suçları kategorisine girdiğine dikkat çekti.