Irak askeri, bulunduğu odadan Dicle Nehri kıyısındaki enkazı seyrediyor ve sessizce fısıldıyor:
"Onların hepsini öldürdük. IŞİD'çiler, erkekler, kadınlar, çocuklar... Herkesi öldürdük."
IŞİD'in şehirdeki son noktası olan bu bölge, savaşın oldukça korkunç günlerine şahitlik etti. Bir zamanların parlak, tarihi bir merkez olan Musul'da şimdi dört bir tarafta kırık taşlar ve enkazın içerisine gömülmüş yüzlerce ceset bulunuyor. 50 dereceyi aşan sıcaklıkta, doğrudan güneşin altındaki cesetler bölgedeki manzarayı daha da dayanılmaz hale sokuyor.
Nihai saldırının geride bıraktığı enkaz ve cesetler halen Musul'da olduğu gibi duruyor.
Musul şehrinde enkazın arasında parçalanmış ayaklar
Geçtiğimiz hafta boyunca bölgede faaliyete geçen iş makinaları ve buldozerler, enkazlar üzerinde gidip gelirken enkaz altındaki cesetleri da paramparça ederek moloz yığınlarıyla karıştırıyor. Yıkıntılar arasında cesetlerden artakalan el, ayak, kafa gibi parçalar görülebiliyor. Cesetlerden "kurtulmayı" amaçlayan bu hamle de başarılı olabilmiş değil.
"Hareket eden her şeyi vurun!"
Bağdat hükümeti ordusundan bir binbaşı şunları ifade ediyor:
"Cesetler arasında oldukça fazla sivil var. Şehrin özgürleştirildiği ilan edildikten sonra, hareket eden her şeyi öldürme emri verildi. Bu yapılacak doğru şey değildi. IŞİD savaşçılarının çoğu teslim oldu. Kendilerini teslim ettiler ve biz de onları öldürdük."
Musul'da şüpheli görülen Sünni erkekler infaz edilmeye götürülüyor:
Are you IS? No, What is your state? Iraq is our state
— Mosul Eye عين الموصل (@MosulEye) 26 Temmuz 2017
Where is your army? Iraqi Army is our army.
Okay, go to the slaughterhouse 'Majzara'. pic.twitter.com/4iukw7K8bD
Binbaşı, bazı Bağdat hükümeti yetkililerinin "Bağdat'taki hapishaneler IŞİD mensuplarıyla dolu, yer kalmadı" ifadelerini de yalanladı: "Bu doğru değil, birçok hapishanemiz var ancak artık esirlere eskiden davrandığımız gibi davranmıyoruz. Savaşın başlarında, birçok IŞİD mensubunu yakalayıp istihbarat servislerine teslim etmiştik. Şimdi ise çok az tutuklama yapıyoruz."
"Artık burada yasa yok"
Pazartesi günü birkaç gazeteci Musul'da boğazından bir iple bağlanmış vaziyette sürüklenen bir tutukluya şahit oldu. Şehrin sokaklarında sürüklenen ve IŞİD mensubu olduğu iddia edilen adamı çeken gazeteciler bölgeden çıkarıldı ve hafıza kartlarına el konuldu.
Binbaşı sözlerine şöyle devam etti:
"Artık burada yasa yok. Her gün IŞİD ile aynı şeyi yaptığımızı görüyorum. İnsanlar susuzluktan ölüyor vaziyette oldukları için nehre iniyorlar ve onlara ateş açarak öldürüyoruz."
Nehir kenarında birçok ceset sıralanmış durumda. Hava saldırılarında, çatışmalarda, yahut açlıktan-susuzluktan ölen, infaz edilen, nehirde boğulanların cesetlerinden, bir kısmının çocuk olduğu anlaşılıyor.
Hükümet askerleri Dicle nehri kenarında. Enkaz altında yüzlerce ceset bulunuyor.
Eski Şehre yönelik hava saldırıları da aralıklarla sürüyor. Neşeli müzikler çalan Bağdat hükümeti askerleri, nehirde yüzerek bölgeden kaçmaya çalışan çaresiz insanları bombalıyor. Yıkıntıların ve ceset parçalarının üzerine bayraklarla poz veren askerler dikkat çekiyor. Bu askerler enkazları silah ve mühimmat, belki de maddi değeri olan bir şeyler bulma düşüncesiyle karıştırıyor.
Bölgede canlı kalan bazı IŞİD mesnupları, ayakta kalmış bazı binaların ve genellikle enkazların altından askerlerle çatışmayı sürdürüyor. Bazen ateş açmak, bazen ise el bombaları fırlatmak suretiyle gerçekleşen saldırılarda ölen ve yaralanan Bağdat hükümeti askerleri bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde bir asker, öldüğünü düşündüğü bir IŞİD mensubuna yaklaştığı esnada, ceset sandığı kişi tarafından tabanca ile vurularak öldürüldü.
Enkazların altında canlı insanlar var
Enkazların altında halen canlı olan insanların bulunduğu da ifade ediliyor. Bunlar arasında Iraklı ve yabancı IŞİD mensuplarının da bulunduğu öne sürülüyor. Bölgede bulunan tünellerde de siviller ve IŞİD mensupları ortaya çıkabiliyor. Şehirde henüz açığa çıkarılamamış tünellerin de bulunduğu düşünülüyor. Tünellerdeki, enkazların altındaki ve yıkılmayan bazı binalardaki sivil ya da IŞİD mensubu insanlar bölgeden sağ çıkamıyor.
Hükümet askerleri ve Şii milisler değerli bir şey bulabilme umuduyla enkazı karıştırıyor
Hayatta kalanların yiyecek ve su kaynaklarına erişimi yok. Bu noktalardan çıkmayı başarabilen sivillerin, toplama kamplarından çıkmış gibi bir deri bir kemik kaldığı görülebiliyor. Bölgeden çıkabilen ve akıbetleri bilinmeyen sivillerin 2 haftadan uzun süredir bir lokma yiyecek yiyemedikleri ifade ediliyor. Bölgede açlık ve susuzluktan ölümler yaşanıyor.
Bölgedeki enkazlar ve tüneller için Bağdat hükümetinin bulduğu çözüm ise oldukça korkunç. Buldozerlerle enkazlarda ve tünellerde görülen delikleri kapatan askerler yüzlerce kişiyi bir daha çıkmamak üzere yeraltına gömüyor. "IŞİD mensupları çıkamasın diye" kapatılan delikler sonucu yüzlerce sivil enkazların altında can veriyor.
Sivil ölümleri gizlemek istiyorlar
Ölüm özellikle Eski Şehrin sokaklarında kol geziyor. Yollardaki cesetlerden, bölgeden kurtulabilme umuduyla yola çıkan insanların, yanlarındaki küçük çantalara kıyafetlerini ve ellerinde kalan eşyalarını aldığı görülebiliyor. Artık kararmaya yüz tutmuş cesetler ve kafa, kol, bacak gibi insan cesedi parçaları hayvanlar tarfından yeniliyor. Ölü insaların etleri, şehirdeki kedi ve köpeklere yiyecek olmuş vaziyette.
Cesetler Dicle sularında
Eski şehirdeki insanların cesetlerinden, birçoğunun yakın mesafeden kafalarına ateş edilerek öldürüldüğü anlaşılıyor. Elleri ve ayakları bağlanmış olan bazı cesetlerin sokaklarda sürüklendiği anlaşılıyor. Orduya bağlı iş makinaları, kalan cesetleri parçalayarak enkaza karıştırıyor. Amaçları ise sivil kaybına dair gerçek sayının hiçbir zaman bilinememesini sağlamak.
Eski Şehir'de halen 250 ailenin olduğu düşünülüyor. Dünyanın, Musul'a yönelik saldırı başladığından beri insan hakları ihlallerine karşı sessiz tavrı, bu insanları bekleyen akıbetin de diğer sivillerden farklı olmadığını düşündürüyor. Adeta bir mezarlığa dönmüş olan Musul'un hayatta kalan son sakinlerini de işkenceyle, bombalarla, mermilerle, yahut açlık, susuzluk ve havasızlıktan ölüm bekliyor.
Kaynak: Mepa News