Mustafa Yeneroğlu Araziye Uymamanın Bedelini Ödüyor

Yazısında önce AK Parti ve sonra da İçişleri Bakan yardımcısının Mustafa Yeneroğlu’na yönelik haksız tutumunu konu edinen Akif Beki, gelişmeleri ironik bir dille yorumlamış.

Akif Beki’nin Karar’da yayımlanan “Susmadı Gitti Yeneroğlu da!” başlıklı yazısının (05 Kasım 2019) konuyla alakalı  kısmı şöyle:

Dur durak dinlemiyor, nerede bir vukuat, Mustafa Yeneroğlu orada.

Pazar günü, İçişleri Bakan Yardımcısı Muhterem İnce ile münakaşalarına denk geldim. Muhatabını tuşa getirmiş, yerden yere çalıyordu.

Konu ne mi?

Gaziantep emniyeti, barışçıl bir gösteriye niçin müdahale ettiklerini, anayasal bir hak olan eylemi ne demeye zor kullanarak dağıttıklarını izaha soyunmuş. Bunun gayreti içine girerken ağızlardan birtakım tuhaf cümleler kaçmış. Göstericileri ‘dini istismar eden bir oluşumun sözde liderine destek’ vermeye çalışmakla suçlayan ifadeler...

Furkan Vakfı kurucusu Alpaslan Kuytul’un ‘haksız tutukluluğu’nu protesto eylemi bu.

Yeneroğlu, polisin hem eyleme müdahalesini hem de gerekçesini eleştirince İçişleri Bakan Yardımcısı çileden çıkmış. Yoksa kendisinin atanmış bir memur, onun ise AK Parti’den istifa etmiş olsa da hala seçilmiş bir milletvekili olduğunu unutmaz, laf yetiştirmenin kendisine düşmeyeceğini pekala bilirdi.

Çileden çıkınca da göz kimin dengi, hangi ayarda, kaç kırat gibi detayları görür mü!

İnce, ağzına ne gelirse saydırıyor Yeneroğlu’na. Gözünü kin ve nefret mi bürümemiş, savcılık iddianamesindeki ‘dini istismar’ ifadesini kullandı diye polise getirdiği eleştiri kifayetsiz ve çarpıtma mı değilmiş, demediğini bırakmıyor.

Fakat Yeneroğlu’nun istifini bozmadan verdiği okkalı karşılık daha da sinir bozucu. Çıldırtmak mı istemektedir, deliye döndürmenin gayreti içerisine mi girmektedir ne!

Kimin dini istismar ettiğine karar verme yetkisinin poliste, savcıda olmadığını hatırlatıyor hala.  28 Şubat günlerinin keyfi  uygulamalarına benzetiyor, mahkeme hükmüne dayanmayan bu tür tespitlerle işlem yapılmasını...Gemileri yakmış olmalı, susacağı yok, öğrenemeyecek araziye uymayı.

Ne var oysa polise yardımcı olsa, madem ‘din istismarcıları’nı arıyorlar, hazır şarlatan ve hokkabaz din taciri avı başlatılmış, bir hizmeti geçse, onları nerelerde bulabileceklerini söylese, saklanmadan ortalıkta dolaşan onca hurafeci bezirgan var, Ankara’yı mesken tutmuş da cirit bile atıyorlarmış, hiç mi birine rastlamadı, bildiklerinin sıralı tam listesini verse!...

Ama nerede! Oturduğu yerden elini taşın altına koymadan eleştirmek kolay tabii, sırtında yumurta küfesi yok ki.

Ayrıca nereden bilecek kalecinin penaltı anındaki endişesini, kurulduğu tribünden çıkışıyor, oh ne ala!  ‘İki koyun mu gütmüş ömrü hayatında, bir dikili ağacı mı var’, lastik top mu değmiş sanki ayağına!

Hayır, Af Örgütü’nün ‘Şikayet Edemem’ başlıklı raporundan bile bihaber daha. Bir de ona serbestmiş gibi şikayet edebileceğini sanmasın mı!

Kulağıma geliyor, Yeneroğlu’nu arayıp dostça ikaz eden AK Partili arkadaşları bile çıkıyormuş. ‘Bak biz konuşuyor muyuz, hadi sen de sus artık, konuşunca konuşmayanları zorda bırakıyorsun, bu hiç de adil ve ahlaki değil’ diye uyarıyorlar, ‘itaat et rahat et’ ilkesine davet ediyorlarmış ama nafile.

Niyaz edelim de mevla sabr-ı cemil ihsan etsin, böyleleriyle imtihan zor zira.

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!