HAKSÖZ HABER
Türkiye’deki kurulu vesayet düzenin hala canlılığını koruduğunu gösteren emekli Amirallerin Montrö bildirisi karşıt cenahlar tarafından oldukça ilginç argümanlar üzerinden ele alınıyor. Sol-seküler kesimin yaklaşımı T24 örneği üzerinden incelemiş ve tutarsızlıklarını vurgulamıştık.
Montrö bildirisinde de görüleceği üzere askeriyenin bildiri yazma mantığını belirleyen saiklerin ise Kemalist teamüllerden neşet ettiğini Yurtta Sulh Konseyi ve emekli Amirallerin bildirisini karşılıklı değerlendirerek göstermeye çalışmıştık.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta bildiriyi destekleyen veya olağan/normal bir şeymiş gibi göstermeye çalışanlar için bizzat Atatürk veya Atatürk’ün çağdaşlaşma öğretisi ortak noktayı oluşturuyor.
Böyle bir vasatta Yeni Akit gazetesinde yayımlanan bir yazı oldukça ilginç bir noktaya dikkat çekiyor. Yeni Akit gazetesi yazarı Hacı Yakışıklı dindar muhafazakar kesimin Montrö bildirisini ve onun arkasındaki cuntacı bakış açısı hakkındaki haklı endişelerini dile getirirken enteresan bir yönteme başvuruyor. Montrö’nün tartışmaya açılmasının “Atatürk’ün vasiyeti” olduğunu ileri süren Yakışıklı işin özünde meseleyi muarızları ile aynı zeminden ele alarak kendi ayağına kurşun sıkıyor.
“Mustafa Kemal, “Cumhuriyet’i biz(milletle) kurduk, onu yükseltecek sizsiniz” diyordu. Yani ortada tam tekâmül etmiş, yükselmiş değil; kurulmuş sistem vardı. Sistemi yükseltmek yerine yıllarca manipüle ederek “ezanlarımıza” bile müdahale ettiler. “Atatürk” diye darbe yapıp, “sağdan soldan gençleri” idam ettiler; karşı çıkanları “Atatürk’e düşmansınız” diye yaftaladılar. Velhâsıl sistemi biz kurduk ama onu ele geçirenler zırt pırt bize müdahale etti.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni güncellemek ve Cumhuriyet’i yükseltmek bizim (milletimizin yetkilendirdiklerinin) vazifesidir. Güncellemek ile büsbütün ortadan kaldırmak aynı şeyler değil!”
“Montrö’nün güncellenmesi Mustafa Kemal’in vasiyetidir” başlıklı yazısıyla Hacı Yakışıklı da medyanın ve siyasetin giderek artan ‘Atatürk üzerinden kendini izah etme’ alışkanlığına alet olmuş.
Mustafa Kemal’in dünya ve ahiret hakkındaki görüşleri hatırlandığında vasiyetini yerine getirmenin de dindar muhafazakar kesimlerin işi olmadığı rahatlıkla anlaşılacaktır. Bırakalım onun vasiyetlerini kendi takipçileri yerine getirmeye çalışsın!