Halife – Padişah Vahdettin’e serenatlar dizerek yürüttüğü bir savaştan sonra ilk ihaneti yine padişaha karşı gerçekleştiren Paşanın kim olduğunu hepimiz biliyoruz. Ve yine emrinde olduğu cumhurbaşkanını sırtından vurup idamı için tüm karanlık mihraklarla kirli ilişkiler ağında debelenen Mısırlı Generalinde kim olduğu malum.
General Sisi, Mısır tarihinin en demokratik seçimlerinde! % 96.7 oyla Cumhurbaşkanı seçildi.
Katılım %11.92 olsada katılımcı demokrasi işliyor.
Hayırlı olsun !
Chp ve F. Gülen’den de behememahal tebrik bekleniyor.
“ Halk Sisi’yi istiyor”
Tıpkı bir zamanlar Mustafa Kemal’i istediği gibi
1923 yılı Ekim ayında ilk defa Türkiye Reisi Cumhuru seçildiğinde Mustafa Kemal’de kendisine gösterilen büyük halk ve meclis desteği karşısında duygulanarak şu ‘nutku’ irad etmişti:
"Hakimiyet ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye müzakereyle, münakaşa ile verilemez. Hakimiyet, saltanat kuvvetle, kudretle ve zorla alınır. Osmanoğulları zorla Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına vaziülyed olmuşlardı. Bu tasallutlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdir. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hakimiyet ve saltanatını isyan ederek kendi eline bilfiil almış bulunuyor. Bu bir emrivakidir. Mevzubahis olan, millete saltanatını, hakimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız meselesi değildir. Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu behemehal olacaktır. Burada içtima edenler meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir."
Bu son derece duygusal seslenişten sonra M.Kemal, 450 üyesi bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisin’den sadece 158 milletvekilinin oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçilmişti.
Sonra nemi oldu ?
1 Kasım 1927’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde uygulanan müspet ve halkçı politikalar netice vermiş, bu sefer Mustafa Kemal % 91.1 oy alarak ve oylarını fena halde artırarak yeniden cumhurbaşkanı seçilmişti.
Kemalistler, Sisi, Mustafa Kemal’den fazla oy aldı diye üzülmesinler. Zira 1 Mart 1935 seçimlerinde M.Kemal’in aldığı oyda tamı tamına % 96 .7 idi.
Demokrasi işte öyle birşeydi ve halkın sevgisini kazanan ‘paşalar’ bir anda jet hızıyla zirvelere tırmanabiliyordu.
Kemalistler için Sisi ve diğerleri, yüce! Atatürk’ün mirasını temsil ettiği için değerlidir. Çünkü bu zevata göre halk için yönetici değil, despot paşalar için uyarlanmış halklar her zaman daha evladır.
Nitekim M.Kemal’de aynen bunu söylemektedir.
"Dedim ki, ben her vakit söylerim, burada da bu vesile ile arzedeyim benim elime büyük selahiyet ve kudret geçerse, ben hayat-ı ictimaiyemizde arzu edilen inkılabı bir anda bir ''Coup'' (darbe) ile tatbik edeceğimi zannederim. Zira, ben, bazıları gibi efkâr-ı avamı, efkâr-ı ulemayı yavaş yavaş benim tasavvuratım derecesinde tasavvur ve tefekkür etmeye alıştırmak suretiyle bu işin yapılacağını kabul etmiyor ve böyle harekete karşı ruhum isyan ediyor. Neden, ben, bu kadar senelik tahsil-i âli gördükten, hayat-ı medeniye ve ictimaiyeyi tetkik ve hürriyeti tezevvuk için sarf-ı hayat ve evkat ettikten sonra, avam mertebesine ineyim. Onları kendi mertebeme çıkarayım, ben onlar gibi değil, onlar benim gibi olsunlar." ( Afet İnan. Karlsbad Günlüklerinden)
Darbeci, tepeden inme despotlar dün ne ise bugünde aynıdır. Halk birşey bilmeyen cahil sürüsü, bu efendiler ise halka rağmen her karanlık odakla işbirliği içerisinde kalsalarda doğru işler yapan Tanrı tarafından seçilmiş kutlu kahramanlar !...
Cahil halk şayet akıllanmayı ve efendilerinin isteklerini yerine getirmeyi seçmezse onların terbiye (tedip) edilme yöntemi ise tüm diktatörlerde benzer yöntemlerle giderilir. Tıpkı 27 Mayıs 1925’ te Şeyh Said’in katledildiği Diyarbakır Meydanı ve 2013 Temmuzunda Rabia Meydanı örneğinde olduğu gibi.
Katiller ise isimleri farklı, fiilleri ve fikirleri müşterek halk düşmanı asker eskisi diktatörler.
Kısaca özetlemek gerekirse Atatürk ölmedi Sisi’de, Esed’te tüm gerçekliği ile yaşıyor. Altın sarısı saçları, deniz mavisi gözleri gibi detaylarda eksiklikler olsada.
Diktatör Erdoğan! Karşısında aslan kesilen kemalistler, yeryüzünün en kanlı iktidarlarından birisini 15 yıl boyunca onbinleri katlederek sürdüren efendileri hakkında en küçük bir eleştiriyi bile vatana ihanet saymakta beis görmüyorlar.
Erdoğan demokrasi denen bayat oyunun haini, ancak ‘ bu halk, hiç bir halttan anlamaz. Onların hiç bir tercihini tanımıyorum. İsteklerime itaat etmeyenler imha edilmeyi hakedenlerdir’ diyen kişi ise vahşi bir diktatör değil, öylemi ?
Sevsinler sizi ve omurgasız demokrasinizi
"Arkadaşlar dedi yaptığımız ve yapmakta olduğumuz inkılaplar için nurun (aydınlığın) yoluna gideceğiz; hedef ve hünerimiz cahil kütleyide aydınlatarak yolumuzda yürütmek ve onu selamete ( esenliğe) çıkarmaktır.cumhuriyetimizi muasır medeniyet seviyesine ulaştırma isteğimizi engelleyecek herhangi bir referanduma gitmek yalnız cehalet değil,hıyanet olur.Yüzde sekseni okuma yazma bilmeyen bir memlekette Inkılaplar Halkın oyu ile olmaz." (11 Nisan 1934.Baki Vandemir.Atatürk’ün cehaletle Mücadelesi.Tarih Dünyası Dergisi.İstanbul 10 kasım 1959 s.f. 171-172 )
"Her faydalı ve yeni şeye karşı mutlaka bir kuvvet çıkar.Buna bizim dilimizde irtica derler.Bütün millet emin ve müsterih olsun ki ınkılabı yapanlar,bu gibi menfi kuvvetleri imha edecek kuvvet,kabiliyet ve tedbire maliktir.Tekrar ve katiyetle tekrar ederim ki milletin hakimiyeti ebedidir.." (tek adam.cilt 3. s.f 71)