Kenan Alpay'ın daha önce Haksöz-Haber için kaleme aldığı Çanakkale zaferi ve Mustafa Kemal'in bu bağlamdaki konumu hakkındaki yorum-analizi gündemin önemine binaen bir kez daha ilginize sunuyoruz:
Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki kahramanlığı mevzusu ancak 1926’dan sonra tarih kitaplarına girer. Zaten Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıkışı 19 Mayıs 1919’a rastlar. Kaldı ki 1923-24’ten itibaren yazılan ders kitapları Milli Mücadele’yi tarihe eklerken şöyle söyler: “Mustafa Kemal ve arkadaşları Samsun’a çıktılar.” Görüldüğü gibi çoğul ifade kullanılır ancak Nutuk’ta bu konu “1335 senesi Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım” şeklinde tekil bir ifadeye dönüşür.
İzmir Suikasti planı davası bahanesiyle İstiklal Mahkemeleri marifetiyle Milli Mücadele’nin askeri ve siyasi liderleri tümden tasfiye edildikten sonra Mustafa Kemal hem Çanakkale kahramanı hem de Tek Adam/Ulu Önder olur.
Aynı yıl yani 1926’da bu Tek Adam/Ulu Önder oluşun en önemli siyasal sembollerinden biri olarak Sarayburnu’na devasa bir Heykeli dikilir.
Resmi İdeoloji ve Resmî Tarih bütün kazanım ve kahramanlıkları Mustafa Kemal merkezli olarak inşa etmiş ve eğitim öğretimin temel kanunu haline getirmiştir.
Üzerinden bir asır geçmiş olmasına rağmen 18 Mart’ta Çanakkale Savaşı’nın neden çıktığı da kimler tarafından komuta edildiği de dürüstçe anlatılmıyor hala.
İlk evvela Çanakkale söylendiği üzere kara değil deniz savaşıydı. Conk Bayırı ve Anafartalar’da çok ciddi bir mücadele verdiği doğru olsa da Mustafa Kemal’in savaşın kaderini etkileyebilecek bir rütbesi, gücü ve sahası yoktur.
Mustafa Kemal’i eşsiz bir lider, yenilmez bir kahraman, ulus yaratan efsanevi önder gibi vasıflarıyla inşa etmek üzere tarih, Nutuk esas alınarak adeta dogmatik bir metne dönüştürüldü.
Bu yanlış ve yanıltıcı ezberler üzerine sürdürülen resmî törenler ve beyanlarla Türkiye toplumu ve siyasetini maalesef esaret altında tutmaktadır. Savaşın en önemli liderleri ve olayları hafızalardan, tarihten resmen silinmiştir. İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak dışında Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Rafet Bele gibi bütün lider kadro tarih kitapları ve anlatılarından silinip atılmıştır.
Tek Adam ve Tek Parti rejiminin kurucu metinlerinden biri de Çanakkale Savaşı’na dair ideolojik seferberlik ve teamüllerdir.
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, siyasi partilerin lider ve sözcüleri Mustafa Kemal’e şükranlarını arz etmeden, Ulu Önder’in şahsı manevisi önünde saygıyla eğilmeden cümle kuramamaktalar hala.
Mustafa Kemal’in efsanevi rolünü vurgulamayan basın açıklaması, makale hatta hutbe ve vaaz dahi makbul sayılmıyor. Bu nasıl bir dogmatizmdir, bu ne türlü bir otoriter ve totaliter ideolojidir böyle. Tıpkı korkunç bir deli gömleği gibi tam bir asırdır devlet imkanlarıyla üzerimize giydirmişler ve çıkarmaya teşebbüs edeni derhal ezmeye yelteniyorlar.
Çanakkale Savaşı’nın Muzaffer Komutanları’nı resmeden bir tablo
Mustafa Kemal, unutulmasın ki Çanakkale Savaşı'nda Yarbay rütbesiyle 19. Tümen komutanıydı. Yarbay Mustafa Kemal'in komutanının komutanının da komutanı olan asker Harbiye Nazırı ve Başkomutan Vekili Enver Paşa'dır.
Çanakkale’de Zafer kazanılınca Enver Paşa muzaffer komutan ilan edildi.
Sonrasında Enver Paşa I. Dünya Savaşı’ndaki ağır mağlubiyetle birlikte tarihten silindi ve onun yerine Çanakkale Savaşı’nın muzaffer komutanı, Milli Mücadeleyi başlatan ve kazanan tek komutan olarak Mustafa Kemal yazıldı.